yazar-2
Her doktor odasına bir bilgisayar yazıcısı
Türkiyede bilmem kaç milyon SSKlıdan biri de benim. 30 yaşımda başlayan SSKlılık serüvenimde bugüne kadar kaç kez devlet hastanelerine yolum düştü, sayamadım. Her defasında hastanelerin bir köşesinde evraktan problem yaşamışlığım vakidir. Bu bazen de doktor beş dakikalığına dışarı çıktı, hemen gelecek şeklinde tezahür eder. Muayene öncesi sıra beklemek ve sonrasında ise ilaç kuyruğuna takılıp kalmak adettendi. Bereket versin hükümet bu işe bir çare buldu da ilaçlarımızı eczanelerden alabiliyoruz.
Burada şöyle bir problem yaşanıyor. Doktorun yazdığı ilaçların şurup mu yoksa tablet mi olduğunu eczacı kalfası arkadaşlarımız anlayamıyor. Bir defasında 4 yaşındaki oğluma şurup yerine tablet veren eczacıya, Bunu nasıl içecek, çocuk? diye sorduğumda Çocuk muydu hasta? cevabını almıştım. Sonra öğrendim ki, doktorun yazdığı ilacın karşısındaki ayrıntının şurup mu tablet mi okunmayacak şekilde yazılmış. Eczacı da bu yüzden ne vereceğini bilememiş. Söylemek istediğim şey, reçetelerin başlı başına problem olduğu. Doktorlar, reçetelere düştükleri önemli notların, ne kadar hayati önemi haiz olduğunun bilincinde, bunda şüphe yok. Ancak bir alışkanlık gereği kargacık burgacık yazılardan vazgeçemiyorlar. Hasta reçeteleriyle ilaç prospektüsleri nedense bu şekliyle birbirine benziyor.
Alışkanlıkları değiştirmek zordur, biliriz. Tiryakilik yapan sigara ve diğer kötü alışkanlıklardan kurtulmak da zordur. Güçlü irade ve inanç ister. Sigara tiryakiliğini bırakabilen doktorlara rastlıyoruz ama yazılarını değiştirmek için çaba gösteren doktorlarla hiç karşılaşmadık. Bizde nedense bazı alışkanlıklardan cezai yaptırımlarla vazgeçiliyor.
Amerika'da, Doktorlara reçete cezası kesilmeye başlandığını duyunca, Türkiyede uygulanabilir mi? diye düşünmedim, değil. Okunması zor reçete yazan doktorlara, 500 dolar ceza kesiyorlarmış. Bütün bu cezalar, Bu adamlar da rahatsızlık veren şeyleri, ceza ile çözüyorlar diye peşin bir hükme götürüyor sizi. Yasaklar ve cezalar ülkesi haline gelen Amerika ve Avrupa Birliği, sağlık, eğitim, trafik gibi insan yaşamıyla doğrudan ilgili yerlerde Toplum huzuru ve sağlığı için bazı caydırıcı tedbirler alıyor. Biz de düzeltemediğimiz bazı alışkanlıklarımızı, AB uyum yasaları çerçevesinde yeni cezai yaptırımlarla değiştirme yoluna gidiyoruz, bugünlerde. Yeni TCKnın satır aralarında böyle toplumsal cezai müeyyidelere rastlayabilirsiniz.
Türk Tabibler Birliğinin doktorlara her hangi bir uyarısı oldu mu bilmiyorum ama Eczacılar ve Eczahaneler hakkındaki yönetmeliğe göre, eczanelerde yalnızca tabipler, diş tabipleri ve veteriner hekimler tarafından yapılmak üzere yazılan reçetelerin kabul edildiği ve okunamayan reçetelerin düzeltilmesi için, ilgili tabiple irtibat kurulması gerektiği belirtiliyor. İyi de bugün kaç eczacı, ilgili tabibi arayıp Doktor bey, bu yazdığınız ilaç da neyin nesi, okuyamadık vallahi diyor. Devede kulak misali. Bir türlü okunamayan el yazıları yüzünden, hastaların sağlığının tehlikeye atıldığını doktor da eczacı da kabul etmeli. Bu konuda Bakanlıktan mütemadiyen gönderilen uyarıların ne kadar takip edildiği ve denetimlerin ne kadar sıkı tutulduğunu bilmiyorum.
Reçeteleri okunaklı yazmaları hususunda yazılı olarak uyarılan Hekimlerimiz, yüksek tahsil görmüş insanların bile okumakta zorlandığı reçeteleri, kaç yıllık okul döneminde ders takibinin sağlıklı olması için hızlı not tutmaya mecbur olmaları bahanesiyle açıklamasınlar.
Sorunu konuştuğumuz eczacılar, kötü yazılan reçeteler yüzünden, zaman zaman mağduriyetlerin yaşandığını belirtiyor "Hekimlere para cezası verilmesini önermiyoruz. Ancak, kötü yazı yüzünden meydana gelen yanlışlıklar, mağduriyete neden oluyor. Hekime tekrar ulaşılıyor, tekrar yazdırılıyor. Sonuçta bu çağda reçeteler bilgisayar ortamında yazılabilir" diyorlar.
Reçeteyi okunaklı yazmamak için direnen doktorlar tespit edilirse uyarılsın. Reçete yazımı sorununun ceza ile değil, doktorların Doğru Türkçe/Düzgün yazı eğitimine tabi tutularak çözülsün. Olmadı, bilgisayardan hangi hasta, hangi zamanda muayene olmuş ve kendisine hangi ilaçlar verilmiş, bunları takip eden devlet, doktor odalarına da birer yazıcı koysun, sorunu kökünden halletsin