Prof. Dr. Ali Akpınar
Hz. Peygamberin rüyası
Hz. Peygamberin rüyası bir kez daha gerçekleşti
Geçtiğimiz hafta sonu (9-10 Ekim 2010) İstanbul’da Peygamber Yolu adlı uluslar arası bir sempozyum yapıldı. Yeni Ümit ve Hira dergilerinin ortaklaşa düzenledikleri bir sempozyum. Arapça adıyla Hedyü Hayri’l-Ibâd. Yani Kulların en hayırlısının yolu. Tabii ki konu Yüce Rabbimizin son peygamberi, evrensel elçi Hz. Muhammed olunca her şey güzel oluyor. Mısır Müftüsü Ali Cuma, Fas Âlimler Akademisi Direktörü Abbâdî, Ramazan el-Bûtî, Vehbe ez-Zuhaylî gibi yurt dışından ve yurt içinden tanınmış ilim adamlarımızın katıldığı bu sempozyuma, Diyanet İşleri Başkanımız, İlahiyat Fakültesi Hocalarımız, Diyanet Müftü ve Hocaları, ülkemizin farklı bölgelerinden çok sayıda Kanaat önderi, gönül adamı da katıldı. Halkımızın teveccühü ise Fırat Kültür Merkezi’nin içini ve dışını doldurup taşırdı.
Sempozyumun en güzel taraflarından biri de İlahiyat ve Diyanet Hocaları ile Kanaat Önderlerini buluşturması idi. Evet dinin en temel konusunun işlendiği bir ilim şöleninde elbette bu insanlar bir arada olmalı, birbirlerini görmeli, bakışlarıyla olsun birbirlerine mesajlar vermeli ve birbirlerinden fikir alış verişi yapmalı idiler. Zira onlar ortak uğraş ve hedefin adamı idiler.Açılış Kur’ân Ziyafetinde okunan Fetih ve Hucurat suresinden seçilen şu ayet cümleleri sempozyumun mahiyetini, amacını ve heyecanını da en anlamlı bir şekilde ortaya koyuyordu:
Andolsun ki Allah, peygamberinin rüyasını gerçekleştirdi…
O, bunun ötesinde de yakın fetihler müyesser kıldı…
O, dininin gerçekliğini bütün diğer dinlere göstermek için peygamberini, hidayet ve hak din ile gönderdi…
Allah şahit ki Muhammed Allah’ın Rasülüdür…
O’nunla beraber olanlar…
İşte onların Tevrat’taki ve İncil’deki misalleri…
Ey iman edenler! Allah ve Peygamberinin önüne geçmeyin!
Ey iman edenler! Sesinizi peygamberin sesinin üstüne çıkarmayın!
Biliniz ki aranızda Allah’ın peygamberi bulunmaktadır…
Rabbimizin bu mesajlarından sonra konuşmalara geçildi. Hakkında ne söylense az olan o güzel insanın yolu ile alakalı çok anlamlı şeyler söylendi. Onların hepsini burada zikretmek mümkün değil. İşte orada söylenen hakikatlerden bizim notlarımıza yansıyan birkaç cümle:
Hz. Peygamber bizlere hayat düsturu olan bir yol gösterdi. O yolu bize öğretti ve kendi yaşayışı ile bize model olarak sundu. Ne hazin ki uzun zamandır bizler, kendi evimizin içine bile hâkim değiliz! İşte yeniden evimizin içine ve dışına hâkim olabilmemiz için Peygamber yoluna dönmemiz gerekmektedir. Bunun için onu doğru bir şekilde anlamalı, yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Kâinatta olan her şey doğuştan vahiyle yüklenmiş olarak dünyaya gelir ve yaratılış gayesine uygun hareket eder. İnsan ise vahye yatkın olarak dünyaya gelir, sonra o, vahye muhatap olur, onu öğrenir, anlar ve yaşar. İnsan, peygamberlerin mesajı ile şekillenir ve Rabbinin istediği kıvama gelir, gerçek anlamda insan olur ve o halini muhafaza eder. Bunun için cehd ü gayret gerek. Doğru yolu bulmak, o yolda kalmak ve o yolda ilerlemek için çokça çalışmak gerekir.
Evrendeki her şey gibi insan da vahiysiz olamaz. Yüce Allah, yarattığı insanı başıboş bırakmamış, peygamberler göndererek onunla iletişim kurmuş, insanın hakikatte kalması için bütün delilleri ortaya koymuş ki artık insanın Rabbine karşı bir bahanesi, mazereti kalmasın!
Allah’ın Rasülü bizim hayat rehberimizdir. Hangi konumda olursa olsun, herkes kendine şu soruyu sormalı: Benim yerimde Allah’ın Rasülü olsaydı neyi nasıl yapardı? Ve insan bu soruya vereceği doğru cevap ile yapması gerekenleri yapmalıdır.İnsanlığın Yeni Ümidi Hira Mağarasında doğdu ve oradan tüm cihana yayıldı. İnsanlık bugün de aynı ışığa muhtaç. Bu ışıktan nasiplenebilmek için ise aynı kaynağa alıcısını çevirmek zorundadır.
Öteki ile birlikte yaşama konusunda da Peygamberimiz en güzel modeldir. Bu bağlamda Onun hayatını dört kısımda ele alabiliriz:
1. Müşriklerle ve onların yoğun baskısı altında yaşadığı Mekke Dönemi.
2.Peygamberimizin yönlendirmesi ile bir kısım müslümanın hicret edip Hıristiyanlarla birlikte huzur içerisinde yaşadığı Habeşistan Dönemi.
3. Kitap Ehli ve müşriklerin de bulunduğu ve onlarla anlaşma ve işbirliği içerisinde yaşadığı Medine Açılım Dönemi.
4. Müslümanların bütünüyle sosyal ve siyasal hâkimiyeti ellerine alıp Adalet ve hakkaniyetin bütünüyle hâkim olduğu ve II. Medine Dönemi.
Bugün farklı şartlarda yaşayan Müslümanlar, Peygamberimizin yaşadığı bu dönemlerden çok önemli mesajlar çıkarabilir, problemlerine çözümler bulabilirler.
Peygamberimiz döneminde Mescid, hem ilim, hem irfan, hem ibadet yeri idi. O gün mescid, aynı zamanda bir kışla, hastane, misafirhane idi. Sonraları bu hizmet merkezleri fizikî olarak ayrıldı. Fizikî ayrılık, manevî ayrılıkları da beraber getirdi. Oysa fizikî ayrılıklar, amaç ve faaliyet ayrılıklarına dönüşmemeli, topluma hizmet veren tüm kurumlar mescid önderliğinde hizmetlerini sürdürmelidirler.
Peygamber yolu, Kur’ân yoludur. Kur’ân’ın hayata geçirildiği, hükümlerinin uygulamaya konulduğu, en hayırlı kuşak sahabenin yoludur. Bugün bizlerin o yolu doğru bir şekilde tanımaya ve o yolda olmaya ihtiyacımız var. Bu, bizim dünya ve ahret mutluluğumuz için kaçınılmazdır.
Ve Peygamber Yolunun tevhid ilkeleri, iman esasları, fert ve devlet ilişkisi, kadın-erkek ilişkileri, ilim-irfan ilişkisine dair pek çok konu üzerinde duruldu. Evet, gerçekten Allah Rasülünün rüyası bir kez daha gerçekleşti. İstanbul’un Avrupa yakasında. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş pek çok güzel insanı bir araya getirerek. Aynı sevda etrafında onları buluşturup konuşturarak. Peygamberin yoluna Müslümanlar başta olmak üzere tüm insanlığı bir kez daha çağırarak… Zira Onun rüyası, insanlığın hidayeti, gönüllerin fethi, Allah’ın hidayetine açılmasıydı.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyor, benzeri toplantıların periyodik aralıklarla ülkemizin diğer merkezlerinde de yapılmasını arzu ediyoruz. Daha önemlisi de sempozyum süresince konuşulan hakikatlerin hayata geçirilmesidir elbette.