Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
I.Din Hizmetleri Sempozyumu
03-04 Kasım 2007 tarihlerinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ANKARA/ Kızılcahamam’da düzenlediği I. Din Hizmetleri Sempozyumu yapıldı. Yaklaşık 72 bildirinin tartışıldığı bu bilgi şöleninde pek çok konu masaya yatırıldı.
Din hizmetlerinin alanıyla sınırlandırılan bu sempozyumda cami odaklı ve cami dışı din hizmetleri bütün yönleriyle dile getirilerek pratik çözüm önerilerinde bulunuldu. Biz bu toplantıda şunu da tespit ettik. Din görevlilerimiz sadece namaz memuru değil; tarlada, evde, düğünde, cenazede, asker uğurlamada, kız istemede, bayramda, sünnet merasimlerinde, pazar açılışlarında vb. hayatın her alanında 24 saat görev icra etmektedirler. Onların yaptığı bu hizmetlerin kahır ekseriyetini de cami dışı din hizmetleri oluşturmaktadır.
Bizim insanımız ister camiye gitsin, isterse gitmesin, dindardır. Özellikle din adamlarına büyük saygısı vardır. Birilerinin propaganda ettiği gibi “hoca sadece camide değildir”, sosyal hayatın her alanında gece-gündüz hizmet vermektedir.
Son yıllarda cami cemaati profili büyük değişim göstermiştir. Cami cemaati, sadece yetişkinlerden değil, toplumun her kesiminden oluşuyor. Özellikle camiye gelen gençlerde büyük artışlar gözlemleniyor. Dindarların ekonomik ve kültür düzeylerinin artışlarına paralel olarak okuma ve araştırama oranlarında da bir yükselme kaydediliyor. Tabiri caizse, artık cami cemaatine yönelik “ne söylersen gider” mantığı geçerliliğini yitirmiştir. Karşımızda, sorgulayan, inancını akli ve bilgisel temellere oturtmaya çalışan ve bilinçli bir şekilde ibadet etme arzusu taşıyan insanlar vardır.
Modern zamanlarda dindarların eğitim ve kültür düzeylerinin yükselişi, camilerde din hizmeti veren vâiz ve İmam-Hatiplerimizin yetişme ve hizmet verme kalitelerini artırmayı zorunlu kılıyor. Dolayısıyla bu ihtiyaç, Diyanet’e büyük sorumluluklar getiriyor. Bunların başında, hizmet verilen kitlenin bilgisel düzeyi, zafiyetleri ve ihtiyaçlarının iyi etüt edilmesine bağlı olarak irşat hizmetlerinin kalitesinin artırılması gerekiyor. TESEV’in 2005 yılında yaptığı bir alan araştırmasında yeni kuşak cami cemaatinin bilgi ve kültür düzeyinin çoğu din görevlilerinden ileride olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bu araştırmaya ihtiyatla yaklaşmak ve sonucu genelleştirmemek gerekiyorsa da, bu duruma kayıtsız kalmak da doğru değildir. Çünkü bu tespit, din görevlilerimizin ‘imaj’ sorununu gündeme getirmektedir. Din hizmeti veren cami aktörlerimizin kültürel düzeyleriyle ilgili yapılan bu tespitin çeşitli sebepleri vardır. Bunun başında ‘maaş ve özlük haklarının’ iyileştirilmemesi gelmektedir. Tatmin edici ücret alamayan bir kimse, kendi alanıyla ilgili literatürü, yani kitap ve dergileri nasıl takip edecektir? Son yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın din görevlilerine ücretsiz kitap dağıtması, yayınlarında % 50 indirime gitmesi sevindirici olmakla birlikte yeterli değildir. Kültür düzeyi yüksek olan cemaat karşısında din görevlisinin ezilmişlik psikolojisi taşıması ondan istenecek olan hizmet performansını düşürmekle kalmayacak, toplum gözünde din görevlimizin manevi ağırlığını da azaltacaktır. Bir an önce, Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Yasası çıkarılmalı ve din görevlilerimizin aleyhine işleyen mevcut konum tersine çevrilmelidir.
Din görevlileri, din hizmetlerinin baş aktörleridir. Bu nedenle, nasıl ki, devlet her yıl okullar açılırken öğretmenlere kırtasiye yardımı yapıyorsa, hiç olmazsa bütün din görevlilerimize de her yıl düzenli bir şekilde Ramazan ayı öncesi hizmete teşvik yardımı yapmalıdır. Böylece din görevlilerinin sosyo-ekonomik durumlarının değişmesi doğrudan hizmet alanlarındaki başarı çıtasını yükseltmeye yansıyacaktır. Bu durum, din görevlisinde özgüven duygusunu artıracak, hizmetin yanında ekonomik durumu düzeltmek için başka alanlarla uğraşmanın, başka kurumlara geçiş yapma düşüncesinin önünü kesmekle kalmayacak, din görevlimizin şahsında hem Diyanet’in ve hem de kendisinin toplum nezdindeki saygınlığını daha da artacaktır.
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, I. Din Hizmetleri sempozyumunun açılış konuşmasında Diyanetin kamu görevi yaptığını ifade etti. Kapanış konuşmasında da Türkiye’de sadece bu görevi kendilerinin yapmadığını, sivil alanda da bu hizmetlerin devam ettiğini dile getirdi. Konuşmasını Sivil Din Hizmetleri Sempozyumu temennisiyle bitirdi. Gerçekten çok faydalı ve verimli bir sempozyum oldu. Umarım, başkanın temennisi çok yakın bir zamanda yankı bulur.