İçişleri Bakanı Soylu: (3)
"Komşu şehrimiz Gümüşhane'nin kıymetli evladını (PKK'lı teröristlerce katledilen sınıf öğretmeni Necmettin Yılmaz) bugün geçtiğim Pülümür yolunda şehit edenler haklı, biz haksızız. PKK haklı, biz haksısız. Bu, nasıl adalettir? Bu, nasıl taksimdir? Bu, nas
BAYBURT (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Komşu şehrimiz Gümüşhane'nin kıymetli evladını (PKK'lı teröristlerce katledilen sınıf öğretmeni Necmettin Yılmaz) bugün geçtiğim Pülümür yolunda şehit edenler haklı, biz haksızız. PKK haklı, biz haksısız. Bu, nasıl adalettir? Bu, nasıl taksimdir? Bu, nasıl bir değerlendirmedir?" dedi.
AK Parti İl Başkanlığında partililerle bir araya gelen Soylu, yaptığı konuşmada, 5 Temmuz'da Adalar Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Büyükada'da 2'si yabancı uyruklu 10 şüphelinin gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Soylu, şunları kaydetti:
"Büyükada'da toplantı yapacaklar, her şeyi konuşacaklar. 'Polis telefonlarımızı alırsa içindeki kayıtları nasıl sileriz? Nasıl bunu polise vermeyiz? Hangi mahallere dağılırız, hangi mahallerin içerisinde oluruz, hangi eylemleri yapabilme kabiliyetine sahip olabiliriz?'
Bizim aklımızla alay ediyorlar. Sanki biz Gezi olaylarını, 6-7 Ekim olaylarını, 17-25 Aralık'ı yaşamadık. Bu ülkede 15 Temmuz olmadı ve bunlar başka ülkelerin insanlarıyla bir araya geliyorlar."
İnsan haklarının ne olduğunu bildiğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"Elbette ki insan hakları konusunda yapılan değerlendirmeleri, toplantıları saygıyla karşılarız ama insan haklarıyla yapılan toplantılarda, değerlendirmelerde sanki Gezi olaylarının bir penceresini, bir tarafını ortaya koyan ve bu konuda Türkiye'yi, güvenlik kuvvetlerini hasım gören, Türkiye'nin birliğini ve beraberliğini hasım gören bu değerlendirmeleri yapanlar haklı, savcı, güvenlik kuvvetleri, hukuk haksız. DHKP-C haklı, biz haksız. Bunlar haklı, biz haksız.
Komşu şehrimiz Gümüşhane'nin kıymetli evladını bugün geçtiğim Pülümür yolunda şehit edenler haklı, biz haksızız. PKK haklı, biz haksısız. Bu, nasıl adalettir? Bu, nasıl taksimdir? Bu, nasıl bir değerlendirmedir?"
Soylu, Cemil Meriç'in, "Bizim medeniyetimiz iftiraya uğramış bir medeniyettir." sözünü anımsatarak, "Neden ayağa kalkmamızı istemiyorlar?" diye sordu.
Soylu, şunları dile getirdi:
"Neden? Bundan 300, 400, 500 yıl önce kendi değerlerini bütün dünyaya anlatmaya çalışan ve bunda başarılı olan, insanlık, hakkaniyet, adalet, kardeşlik nedir ve yaratılmışların en şereflisine davranış nedir, bütün bunları anlatmaya çalışan, bu kültürle bütün dünyayı bezemeye çalışan o güçlü devlete yeniden dönüşmemizden endişe ediyorlar. Bütün dertleri budur.
Başka hiçbir anlayışları söz konusu değildir."
- "AK Parti iradesi, sadece bir siyasi parti iradesi değildir"
Soylu, bir taraftan da DEAŞ'la terbiye edilmeye çalışıldıklarını söyledi.
"DEAŞ'ın İslamiyetle ne alakası var?" diye soran Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kendileri büyüttüler, yetiştirdiler, palazlandırdılar, kendi adamlarını gönderdiler, işi bize fatura etmeye çalıştılar. Bu kadar açık ve nettir ama Allah'a çok şükür, bin yıllık devlet aklımızla, bu milletin aklıyla ve şu iradeyle 21. yüzyılın ortaya koyduğu en önemli iradelerden bir tanesi de AK Parti iradesidir. AK Parti iradesi, sadece bir siyasi parti iradesi değildir.
Şu sokaktan bir gün ayrılmamıştır, kulağını çekmemiştir. Gittiği yolda, istikamette eğer bir yol sapması söz konusuysa bunu millete danışmış, kendi yolunu, istikametini ona göre ortaya koymuştur. Bugün geldiğimiz tablo nettir, yürüdüğümüz istikamet de bellidir."
Türkiye'nin hedeflerinden saptırılmaya çalışıldığına dikkati çeken Soylu, kendilerine "Siz büyük ve güçlü devlet olmayın." denildiğini belirtti.
Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar haklı çünkü biz '25 bin dolar' dememeliydik. Onlar haklı çünkü biz 'Kendi uçağımızı yaparız.' dememeliydik. Onlar haklı, biz 'Milli üretim' dememeliydik. Onlar haklı, biz ihracatımızı 500 milyar dolar hedefine kilitlememeliydik. Onlar haklı, etrafımızda yangın varken aynı onlar gibi davranmalıydık.
Televizyonalara çıkıp, 'Ah, vah' demeliydik, sırtımızı dönmeli, 'Evet, Suriye'ye yardımcı olabiliriz. Evet, diğer ülkelere yardımcı olabiliriz.' deyip yüksekten konuşup hiçbir şekilde oradaki vahşete el uzatmamalıydık."
- "Burası bir güven şemsiyesidir"
Soylu, Türkiye'nin mağdur ve mazlumlara elini yüz yıllardan beri uzatmaya devam ettiğini vurguladı.
Sokakta yürürken Afganlar ve Özbekleri gördüğüne işaret eden Soylu, şöyle konuştu:
"Bunlar, burayı kendilerine emin bir yurt olarak bildikleri için buradalar. Bayburttalar, Bursadalar, Tatvandalar, Adanadalar, ülkenin her noktasındalar. Burası bir güven şemsiyesidir. Bu, bizim bugün oluşturduğumuz bir yol değildir, tarihimizin bize emanet ettiği ve yarına taşımak zorunda olduğumuz en önemli hasletlerimizden bir tanesidir ama biz onları yapmamalıydık. Biz tecavüz edilen kadınlar sınırımıza geldiğinde, 'Ey Tayyip Erdoğan, namusumuza sahip çık.' dediğinde sınırlarımızı kapatmalıydık.
Biz tarihimize, medeniyetimize, aynı kıbleye dönüp beraber namaz kıldığımız, aynı tabutun altına omzumuzu yasladığımız ve 400 yıl aynı sancağın altında millet olduğumuz o insanlara sırtımızı dönmeliydik. Bugün burada bu salonun içinde birbirimize özgür ve hür bakıyorsak bunların bize tavsiyelerini yerine getirmediğimiz içindir.
Bizim çizgimizi bugüne kadar belirlemeye çalışanlar gaflettedir. Bizim çizgimiz nedir ve nerede yürüyeceğimiz açık ve nettir."
Soylu, Bayburt'a uzak olmadığını, bölgenin yaylalarında büyüdüğünü belirterek, Maliye Bakanı Naci Ağbal gibi kendisinin de Bayburtluların emrinde olduğunu söyledi.
AK Parti İl Başkanı Hakan Kobal, konuşmasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tablo hediye etti.
(Bitti)
AA
Kaynak: