yazar-28
İki İyilikten Biri…
Halk arasında hasta olan ve kendisinden fazla ümit beklenmeyen hastalar için “iki iyilikten biri” derler. Bu bir temenni aynı zamanda da bir çözüm yoludur. Eğer siyaset kendi marazlarıyla yaşamaya devam edecek olursa bizim temennimiz de seçim sonrası iki iyilikten biri olmasıdır. Demokrasinin mihenk yaşı olan seçim o kadar sıkıntılı ve aceleye getirildi ki, yine lider egemenliği ve merkezin rolü olacak. Her şey Ankara’da dudaklardan çıkacak bir söze bağlı. Çekirdek kadro ne derse o olacak. Adaysın veya değilsin. Taşrada çalışanlar, terleyenler uğraşanların pek rolü olmayacak. Bu sebepten bana göre bir garanti almadan kimsenin yerinden ayrılmaması gerek.
Siyasi partileri tek tek eleştirmenin anlamı yok. Adları ve yapıları ne olursa olsun, kurallar aynı. Siz mesela Almanya gibi partiye sıradan bir üye olarak kaydolduktan sonra başbakan olmaya kadar uzan bir yolu kateden bir partili gördünüz mü ? Bizim ülkemizde asla göremezsiniz. Çünkü sistem kendini yönetecek kişilerden sürekli olarak kaçar. Sistem kendini yönetecek değil, kendinin yöneteceği kimseler konusunda hassas. Bu sebepten hep engeller vardır. Bu duvarları da aşmak son derece zordur. Yorar, yıpratır..
Liderler güçlerini hep halktan aldığından bahsederler. Oysa halkla pek ilişkileri yoktur. Halkın sıkıntıları pek gündemde olmaz da, mesela TUSİAD bir söz söyleyecek olursa hemen cevap vermek hatta çözüm bulmak ihtiyacını hissederler. Çünkü bir söz bin laftan üstündür. Bir hayır, milyonların hayırından önemlidir de ondan. Zavallı millet. Tarla sürmek, askere gitmek, vergi vermek gibi işleri yapar sonra da sırtı sıvazlanır ve efendilikten bahsedilerek hadi oyunu ver ve demokrasiyi kurtar derler. Onunda ne yapacağı malum…
Ben bu manzaranın Özal sonrası değişmeye başladığına inanıyorum. Oy verenler artık dünyayı tanıyor. Arabaya su koyarak yürüten liderlerin neler yaptığını biliyor. Bana bu seçimde tavrını koyacak gibi geliyor. Eğer listeler kendi istekleri doğrultusunda oluşmazsa partilerin işi zor. Yanlış yapanlara bu seçim için iki iyilikten birini tavsiye edecek, hesabı görecek. Bütün partiler bu sefer dikkatli olmak zorundalar. İllerde listeler yapılırken teşkilata hâkim olanlara değil, vatandaşa hâkim olanlara rol vermezlerse sonuç vatandaş için hayırlı olacak, oy vermeyip bu liderleri bu sefer tedavülden kaldıracaklar.
Bu seçimin yeni bir seçime aday olacağını düşünsem bile, bu düşünce beni erken seçim fikrine sıcak tutuyor. Bu seçim bir ayıklama seçimi olacak. Bazı liderler halktan gelecek mesajı anlayamazlarsa, silinip gidecekler. Blair mesajını verebilecek olgunlukta pek lider görülmediğinden her halde halk onları verdiği mesajlarla odalarından atacak. Bize de alkış tutmak kalacak.
Bir de fıkra gerekir diye düşünüyorum. Bir gün büyük bir fabrikanın en önemli makinesi arızalanır ve fabrikanın sahibi telaşla şehirdeki en iyi tamirci olarak bilinen genç ustayı
fabrikaya getirtir. Genç usta makineyi sakin gözlerle süzdükten sonra alet çantasından bir çekiç çıkartarak makineye iki defa hafifçe vurur. Koca makine bir süre sonra fabrika sahibinin şaşkınlık dolu bakışları arasında sanki hiçbir şeyi yokmuş gibi çalışmaya başlar. “Bin lira vermeniz yeterli olur” der. Bu kadar ufak bir iş için istenen parayı fazla bulan fabrikatör tam olarak ne yaptığını anlatan ayrıntılı bir fatura göndermezse bu parayı vermeyeceğini söyler. Siyah uzun saçları bilge alnına düşen usta sesini çıkarmadan fabrikayı terk ederek ertesi gün tam da kendisinden istenilen faturayı fabrikatöre gönderir. Faturada şunlar yazmaktadır. “Çekiçle vurmak 1 lira, Nereye vuracağını bilmek 999 lira. Toplam bin lira.”
Seçimlerde çekici vuracağı yeri bilenleri seçmeye çalışın ama bu kişilerin Amerika, Avrupa, Barzani ve Kıbrıs Rumlarının destek verdiği kişiler olmamasına dikkat edin.