yazar-11
İlaç alım koşulu belli oldu
15 Mayıs 2006 tarihinden itibaren Türkiye’deki tüm vatandaşlarımızın, ilaçlarını hangi koşullara bağlı olarak alacakları belli oldu.
29 Nisan’da yayımlanan talimatta önemli hükümler var. Bu talimat, bundan böyle tüm sosyal güvenlik kurumlarını kapsıyor. İlaç tedavilerinde 7 günlük sınır belirleyen talimatın en önemli maddelerinden birsi, ilaç kullanım raporlarının artık tek uzman hekim tarafından verilebileceğidir. Zira ülkenin her yerinde yeterince uzman hekim bulunmamakta ve özellikle taşrada yaşayan vatandaşlarımız için büyük sıkıntılar meydana gelmekte idi. Bu yönüyle iyi bir gelişme olarak görünüyor.
Ancak bazı ilaçlar için çok özel sınırlamalar getirilmiş. Bu sınırlamaların ülkenin her yöresinde sağlıklı bir şekilde uygulanabilir mi? Bu konuda biraz tereddüdüm var. İlaç alım koşulları her yıl Resmi Gazetede yayımlanır. Ancak konunun esas muhataplarının birçok değişikliklerden haberi olmaz. İlacı hastaya temin eden ve veren eczacılar, bu talimatları ezberlerler adeta. Ama doktorların Talimattan çoğu kez haberi olmaz.
Hal böyle olunca da olan en çok hastalara ve eczacılara olur. Hastalar hekime gider, muayenelerini olurlar ve yazılan reçetelerindeki ilaçları almak için eczaneye giderler. Eczacılar, reçeteleri kontrol ederler ve değişen koşullar olduğu için ilaçları vermezler ve tekrar doktora gönderirler. Doktorun polikliniğinin önü ana baba gibidir. Sırada onlarca hasta beklemektedir. Doktor hastasını muayene mi edecek, reçeteyi mi düzeltecek, şaşırır kalır. Bazen hastayı tersler, kimi zaman eczacı ile gereksiz yere tartışır, bazen de hastaya eczacının zorluk çıkardığını söyleyerek eczanesini değiştirmesini söyler. Bu ve buna benzer durumlarla oldukça sık karşılaşılmaktadır. Aslında burada kimse kusurlu değildir. Esas sorun, sistemin iyi kurulmamasından kaynaklanmaktadır.
Artık 72 milyon vatandaşımız sosyal güvenlik şemsiyesi altındadır. Kimi vatandaşımız memur, kimi SSK’lı kimi Bağ-Kurlu, kimi de Yeşil Kartlı’dır. Şimdilerde her vatandaşımız hekime ulaşabilme imkânına sahiptir. Bu durum çok büyük bir koordinasyonun kurulmasını gerekli hale getirmiştir. Bilgi iletişim teknolojilerinin kullanılmasından başka bir çare bulunmamaktadır. Sağlık uygulamalarında kâğıdın ortadan kaldırılması artık zorunlu hale gelmiştir. Herkese tahsis edilen TC kimlik numaralarının esas alındığı dijital ortama geçilmeden, böylesine büyük bir sistemin sürdürülebilmesi oldukça zorlaşmıştır.
Elektronik işlemler nasıl bankacılıkta, adalette, emniyette, nüfus işlemlerinde ve askerlik alanında büyük bir rahatlama sağladı ise, sağlık alanında da bir an önce devreye sokulması gerekmektedir.
Bizim insanımız birinci sınıf muameleye layıktır. Bunun koşulu da imkânları, bireyin rahat edebileceği şekilde hazırlamaktan geçer. Devletin her yıl belirlediği koşulları, elektronik ortam kullanarak çok daha kolay oturtması için hiçbir engel yoktur. Sağlık ve ilaç hizmetlerinin aksaksız yürütülmesinin temel şartının elektronik reçeteden geçtiği görülmektedir.
Yoksa bu kadar yoğun bir hizmet talebine, sağlık alanında ne eczacı, ne doktor, ne hastaneler ne de sosyal güvenlik kurumları sağlıklı bir şekilde cevap verebilir.