Yücel Kemendi
İpi çekecek cellât kim?
Bugünlerde İktidar mensupları tehdit altındalar, Hepsi 13 yıllık hizmetlerinin karşılığında övgü beklerken, Adnan Menderesin sonuyla tehdit ediliyorlar. Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanı da dışarıdan beslenen bir medya gurubunun aynı şekilde tehdit’iyle karşı karşıya kaldı.
Tamam, Cumhurbaşkanı Darağacına gönderilecek, sonu Adnan Menderes gibi olacakta, İpi kim çekecek? Yani cellât kim?
Cellât belli, cellât PKK ve onun meclisteki uzantısı Demirtaş. Çünkü bu ihale istese de istemese de PKK ve HDP nin üzerinde kaldı.
Bu yıllardır ülkemizde oynanan kirli seçim oyunlarından biridir, bu oyunun sonucunda olacak, her on yılda bir gördüğümüz gibi, karışıklık ve askeri darbedir.
27 Mayıs darbesi sonucunda Başbakan Adnan Menderes'i idam ettiler ve bu idam olayını bu ülkede yıllarca "Demokrasi ve Hürriyet Bayramı" olarak ta bize kutlattılar. Bugün 27 Mayısı özleyenler 27 Mayıs türü anti demokratik güçlerle iktidara gelmek için çalışıyorlar. Bu isteklerini de seçim yarışı adı altında "Demokrasi ve Hürriyet" oyunu diye sahneye koymak istiyorlar
Amaçları ülkeyi 27 Mayıs 1960’ta olduğu gibi kargaşalığa itmek, insanlara korku salmak sonrada iç savaş ve ülkemizi bölmek.
Bunu neye dayanarak yazıyorum, tabiî ki belirli konulardaki açıklamalardan, takınılan tavırlardan elde ettiğim bilgilere yaptığım değerlendirmelerden yazıyorum. Çünkü Cumhurbaşkanını, Menderesi hatırlatarak yapılan eleştirilere karşı duranlara cevap, ABD ve Bizi korumaktan başka görevi olmayan NATO”dan geliyor.
Bende bur dan sadece Merak ettiğim için soruyorum; NATO, ve ABD ne yapmak istiyor? ABD Adnan Menderese 1950 yılında başlattığı desteğe, 1960 yılında son vermiş ve zamanın başbakanını ipe göndermişti ya. Bugünde aynı senaryoyu oynamak istiyor dersem, alacağım cevabı biliyorum. Hocam o köprünün altından çok ama çok suların aktığı şeklinde olacaktır. Ama yapılmak istenen maalesef bu, bende bunu yazmak ve söylemek istiyorum.
7 Haziran seçimleri öncesi yapılanlar, yıllar önce rahmetli Turgut Özal”a yapılanın da aynısı, o dönemde olduğu gibi şimdide Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı siyasi olarak zayıflatacaklar. O gün başrolde Sayın Demirel vardı, Mesut Yılmaz vardı, bugünde başrolü PKK ve Demirtaş'ın HDP'si üstlendi.
Eski Türkiye’nin tüm figüranları yine işbaşında, bütün bu paragöz ve hain güçler Demirtaş'ı desteklemek için seferber edilmiş ve sahaya salınmışlar.
Seçim sonrası ilk gelecek hamle ise Ak Parti ile Tayip Erdoğan'ın arasını açmak olacaktır, ardından da darağacına götürmek için başlatılan çalışmalar tavan yapacaktır. Bu tehdidi ilk görenlerden biride Başbakan Ahmet Davutoğlu olmuş olacak ki, Ulusal bir basına bu konuda sayfalarca röportaj verdi. Biriz beraberiz bundan önce böyleydik bundan sonrada böyle devam edeceğiz dedi.
Bu günlerde Cumhurbaşkanını yalnızlaştırmak için milletle olan beraberliğini kesmeye çalıştırıyorlar. Ak parti içinde vekilliği biten bazı “zatı muhteremler” bile Tarafsız Cumhurbaşkanı dayatmasına su taşıyorlar. Neymiş efendim Cumhurbaşkanı meydanlara çıkınca Ak Partinin oyları düşüyormuş. Bunu söyleyenler ya kör ya da satılmışlar kendilerine verilen görevi yerine getiriyorlar. Kendilerini vekil yapanında, bugün Ak partinin düşen oy oranını yükseltenin cumhurbaşkanı olduğunu bilmiyorlar mı?.
Bunlar bu davranışlarıyla idam sehpasının kurulmasına katkı sağlamaktan başka hiçbir iş yapmıyorlar. Tarihimizin en büyük reformları yapan Kürtlere çözüm sürecini başlatan milletinden % 52 oy alan Türkiye’de akan kanı durduran Erdoğan'ı, Mısırın seçilmiş lideri gibi devirerek, Adnan Menderes gibi Darağacına gönderip, bu ülkeyi yıllarca içinden çıkamayacağı bir kaosa sürüklemek istiyorlar.
Ülkemiz bir uçurumun eşiğinde, milletin iradesi yine hiçe sayılmak isteniyor, bu günlerdeki kararsızlık ve kafa karışıklığı vahim sonuçlar doğurabilir.
Bu darbe koalisyonunun başarıya ulaşması demek ülkenin eski günlerine dönmesi demektir, bunu engellemek millet iradesinin sandıkta tecelli etmesini sağlamaktan geçer.
Bu tarihi sorumluluk bugün bizlerin omzundadır.