"İslam ülkeleri arasında sağlık alanında dayanışmaya ihtiyaç var"
SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya:- "(Anne çocuk ölümleri) Bin yıllık kalkınma hedeflerinden çocuk ölüm oranının azaltılması ve anne sağlığının iyileştirilmesi hedeflerini İslam ülkelerinin çoğu tutturamadı"- "Aşı üretebilen İslam ülkesi sayısı çok az. B
ANKARA (AA) - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU - İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC) Genel Direktörü Musa Kulaklıkaya, İslam ülkelerinde sağlık alanında geçmişe kıyasla çok önemli gelişmeler kaydedildiğini ancak anne çocuk ölümleri gibi konularda İslam ülkelerindeki durumun, İİT üyesi olmayan gelişmekte olan ülkeler ve dünya ortalamasıyla karşılaştırıldığında hedeflerin altında kaldığını belirtti.
Kulaklıkaya, İslam ülkelerinde sağlık alanındaki son durumu, iş birliği imkanlarını ve İİT 2017 Sağlık Raporu'nu AA muhabirine değerlendirdi.
SESRIC'in 5-6 Aralık'ta Suudi Arabistan'da düzenlenen "İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 6. Sağlık Bakanları Konferansı"nda sunduğu İİT Sağlık Raporu'nun, İslam ülkelerinde bulaşıcı hastalıklarla mücadeleden sağlık hizmetlerine, sağlık alanına ayrılan paydan sağlık personelinin eğitimi ve sayısına kadar birçok alandaki son durumu ortaya koyduğunu belirten Kulaklıkaya, İslam ülkelerinin gelişmişlik düzeylerine göre sağlık hizmetleri durumunun da farklılık gösterdiğini vurguladı.
Raporda İslam ülkelerindeki sağlık durumunun, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle ve dünya ortalaması ile karşılaştırıldığını kaydeden Kulaklıkaya, İslam ülkelerinin Birleşmiş Milletler'in (BM) bin yıl kalkınma hedefleri ile 2015-2030 arasındaki sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ne kadarını hayata geçirebildiğinin de incelendiğini ifade etti.
- İİT Sağlık Strateji ve Eylem Planı
İslam ülkelerinin çözmek zorunda olduğu sorunların ve çözüm önerilerinin raporda ortaya konulduğunu dile getiren Kulaklıkaya, ayrıca 2014-2023 yılını kapsayan İİT Sağlık Strateji ve Eylem Planı'nın da SESRIC koordinasyonunda hazırlandığını vurguladı.
Bu eylem planında İslam ülkelerinin üzerinde daha çok durması ve iş birliği geliştirmesi gereken altı temel alan seçildiğini, bu altı alanının her birinde lider ülkeler belirlendiğini ve bunlara ilişkin stratejik eylem planı yapıldığını söyleyen Kulaklıkaya, lider ülkelerin bir yandan kendi kapasitelerini geliştirirken, göreceli olarak iyi oldukları alanlarda diğer ülkelerle tecrübe paylaşımı yapacağını bildirdi.
Kulaklıkaya, Türkiye'nin sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, Bahreyn'in hastalıklardan korunma ve kontrol, Suudi Arabistan'ın anne, yenidoğan ve çocuk sağlığı, Malezya ve Endonezya'nın tıbbi hizmetler, aşılama ve tıp teknolojileri, Sudan'ın acil sağlık hizmetlerinde ihtiyaçlara cevap verme, Fas'ın kamuoyunun bilgilendirilmesi, araştırma, eğitim ve propaganda alanlarında lider ülke olarak belirlendiği bilgisini verdi.
- İİT Sağlık Raporu
Sağlık Bakanları Toplantısı'nda sunulan raporun geçmişle kıyaslandığında İslam dünyasında sağlık alanında çok önemli gelişmelerin sağlandığını ortaya koyduğunu belirten Kulaklıkaya, şunları kaydetti:
"Örneğin İslam ülkelerinde 1990 yılından bu yana anne ölümleri yüzde 42, çocuk ölümleri de yüzde 52 oranında düştü. Göreceli olarak iyi bir gelişme ancak dünya ortalaması ile karşılaştırdığımız zaman durumumuz çok parlak değil. Anne çocuk ölümlerinde 20 yılda bu oranda seyreden azalma, iyi bir gelişme ancak bu konuda bin yıllık kalkınma hedeflerinin çocuk ölüm oranının azaltılması ve anne sağlığının iyileştirilmesiyle ilgili hedeflerini İslam ülkelerinin çoğu tutturamadı. Örneğin dünya ortalamasında her 48 kadından biri hamilelik veya doğum sonrasında hayatını kaybederken İslam ülkelerinde bu oran 34'te 1. Ayrıca 5 yaş öncesi çocuk ölümlerinde dünya ortalaması 22’de bir iken İslam ülkelerinde bu oran 15'te bir. İslam dünyasında hamile kadınların sadece yüzde 54'ünün doğum öncesi bakım hizmetlerinden faydalandığını görüyoruz."
Raporun ortaya koyduğu verileri paylaşan Kulaklıkaya, İİT üyesi ülkelerde doğumların sadece yüzde 63'ünün kalifiye sağlık personeli gözetiminde yapıldığını, bu oranın dünyada yüzde 73, İİT üyesi olmayan diğer gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 80 olduğunu söyledi.
Kulaklıkaya, difteri, tetanoz, boğmaca gibi hastalıklara karşı bağışıklık kazandırma açısından bakıldığında ise İslam ülkelerinde çocukların yüzde 22'sinin aşıyla önlenebilir hastalıklara karşı savunmasız durumda olduğunu belirtti.
SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya, "Aşı üretebilen İslam ülkesi sayısı çok az. Batı'ya, gelişmiş ülkelere bağımlılık var. Söz konusu aşı olunca, ön yargılar da devreye giriyor. Batı'dan alınan aşıların iyi niyetli olmayacağı kanaatini taşıyan, aşıya ulaşabilse bile tercih etmeyenlerle de karşılaşıyoruz." dedi.
İslam ülkelerinde 2015 yılında belli bir etkene bağlı ölümlerin yüzde 58'inin bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklandığını dile getiren Kulaklıkaya, "Bu ölümlerin ezici bir çoğunluğu, yüzde 47 oranıyla kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor. Bunun temelinde de yaşam koşulları ve beslenme bozukluğu yatıyor." diye konuştu.
İslam ülkelerinde tütün ve tütün mamullerinin kullanımının da yüksek olduğuna dikkati çeken Kulaklıkaya, "Tütün kullanımı, 2016 yılında yüzde 18 oldu. 2015'te bu oran yüzde 19’du. Bir puanlık bir düşüş var gibi görünse de bu oran yine de çok yüksek." ifadesini kullandı.
Fiziksel aktivite oranının da İslam ülkelerinde yüzde 27 olduğunu aktaran Kulaklıkaya, "Yetersiz beslenme ve yetersiz aktivite sonucu obezite sorunu ortaya çıkıyor. 2006 yılında yüzde 15 olan bu oran, 2014 yılında yüzde 17'ye yükseldi." dedi.
- "İslam ülkelerinde hala sıtma ve verem var"
İslam ülkelerinde yaşayan nüfusun sadece yüzde 67'sinin 2015 itibarıyla ıslah edilmiş kanalizasyon şebekesine sahip olduğunu belirten Kulaklıkaya, şöyle devam etti:
"2008 yılında kayıtlara geçen sıtma vakası 3,8 milyon iken bu sayı 2015 yılında 45 milyonu geçti. Hala sıtma gibi yıllarca insanlığın başına bela olan bir konuda gerekli tedbirlerin alınamaması nedeniyle sıtma vakalarında artış devam ediyor. Vereme yakalanma oranı 2007 yılında 100 bin kişide 164 iken 2015 yılında bu sayı 100 bin kişide 121'e düştü."
Kulaklıkaya, ilaç üretimindeki dışa bağımlı durumuna dikkati çekerek, İslam ülkelerinin 2016'da 8,1 milyar dolar tutarında ilaç ithal ettiğini, buna karşılık sadece 700 milyon dolar tutarında ilaç ihracatı yaptığını söyledi.
İslam ülkelerinde sağlık teknolojileriyle ilgili ulusal politikaların geliştirilmesinin önemine işaret eden Kulaklıkaya, şunları kaydetti:
"2013-2014 yıllarında 48 İİT üyesi ülkeden sadece 23'ü bu konuda ulusal politikalarını geliştirirken, 25 ülkenin hiçbir çalışması yok. Her 1 milyon kişi başına 144 tıbbi cihaz düşüyor. Bilgisayarlı tomografi cihazı bulunan çok az sayıda ülke var. Yetersiz ve sürdürülebilir olmayan mali kaynaklar, yetersiz kalifiye olmayan sağlık personeli ve sağlık altyapısı nedeniyle İslam ülkeleri olarak kat etmemiz gereken çok mesafe var. İslam ülkelerinde 2014 yılında kişi başına 202 dolar sağlık harcaması yapılmış. İİT üyesi olmayan gelişmekte olan ülkelerde ise 338 dolar harcanmış."
Kulaklıkaya, İslam ülkelerinde çoğunlukla genel sağlık sigortasının olmadığını, genel sağlık harcamalarının yüzde 36'sının hastalar tarafından karşılandığını, dünyada bütün harcamaları kendi cebinden karşılayanların oranının ise yüzde 18 olduğunu bildirdi.
SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya, "Dünya standardına göre ülke ve bölgelerde temel sağlık hizmetlerinin verilebilmesi için kritik eşik oranına göre 10 bin kişiye 23 sağlık personelinin düşmesi gerekir. İslam ülkelerinde ise bu oran bu kritik eşiğin biraz üzerinde, her 10 bin kişiye 26 sağlık personeli düşüyor. Bunun 8'ini doktor, 18'ini hemşire ve ebe oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu sayı 39, dünya ortalaması 48, gelişmiş ülkelerde ise bu sayı 125." dedi.
2017'de 50 çatışmadan 30'unun İslam ülkelerinde meydana geldiğini belirten Kulaklıkaya, "Son 40 yılda İslam coğrafyasında meydana gelen doğal afetlerde de artış görülüyor. 1990'lı yıllarda 681 doğal afet yaşanırken, 2000-2016 arasında meydana gelen doğal afetlerin sayısı bin 747. Tüm bu olumsuz tablolar dikkate alındığında bu alanlarda İslam ülkeleri arasında iş birliği ve dayanışmaya daha çok ihtiyaç var." diye konuştu.
- SESRIC'in sağlık alanındaki çalışmaları
Kulaklıkaya, SESRIC’in hazırladığı raporların yanı sıra İbni Sina Sağlık Kapasite Geliştirme Programı gibi çalışmalarla ülkeler arasında iş birliği ve eğitim faaliyetlerini desteklediğini, Gönüllü Tıbbi Çalışanlar Topluluğu (Medical Corps) iş birliği platformu ve İbni Sina Alliance gibi iş birliği araçlarıyla bu çalışmaları daha sistematik hale getirmeyi planladığını kaydetti.
SESRIC Genel Direktörü Kulaklıkaya ayrıca, aralık ayının ilk haftasından itibaren faaliyete geçen "İİT Sağlık Portal"ı (OIC Health Portal) ile teşkilatın çeşitli platformlarında sağlık alanında hazırlanan raporların, yürütülen sağlık hizmetlerinin, sağlık alanındaki istatistiklerin, göstergelerin ve bu alandaki diğer gerekli bilgilerin ulaşılabilir olacağını ve bu portalın bir tür bilgi paylaşımı ve elektronik iş birliği platformu fonksiyonu göreceğini söyledi.
SESRIC’in sunduğu istatistik bilgi bankası araçlarından biri olan OICStat İstatistik Veri Tabanı'nda ise 20 farklı kategoride 355 göstergenin 1985 yılından bu güne İslam ülkeleriyle ilgili ekonomik ve sosyal alandaki istatistikleri içerdiğini belirten Kulaklıkaya, "Bunlar içinde sağlıkla ilgili 30, tütün kontrolüyle ilgili 20 istatistiksel veri sunuyoruz.” dedi.
AA
Kaynak: