İsmail DETSELİ

Bir gönül insanı, halk ozanı, yazar:

İsmail DETSELİ

 

“Meşhurdur hem çökelek bir de İnce Memet,

Bu dağlarda bu türkü bitmeden söylenecek,

Yaşamı hayat dolu taşağrı memleket,

Dört mevsimi yaşatan yüce Toros Dağları”.

 

Yukarıdaki dizeleri 2002’de Karaman Bucakkışla’da yazmış İsmail abi. Şiirin tamamı bir Ermenek güzellemesi. “Gönülden Dile, Dilden Kaleme” adlı kitabının güzel şiirlerinden biri bu güzelleme. Aslında bütün Türkiye var kitabın içinde. O da bir gezgin ve ayağını bastığı her toprak parçasının kokusu var şiirlerinde.

Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin düzenlediği gezileri kaçırmamaya çalışırım. Çünkü bu gezilerin sürekli müşterilerinden biri de İsmail Detseli’dir. Güleryüzü, hoşsohbeti, hemen diline dökülüveren dizeleri ile eşsiz bir yol arkadaşıdır. Beğendiğim bir yönüde kaleminin kıvraklığıdır. Bizim saatlerce düşünüp iki satır yazamadığımız bir yerde o birkaç sayfa şiiri oluşturuverir. Çoğunlukla gittiğimiz yerle ilgili bir güzelleme olur yazdıkları. Gezinin uygun bir anında bizi ağırlayan yetkililere okur şiirini.

“İyi ki tanımışım” dediğim insanlardan biri olan İsmail Desteli 1945 yılında Gökyurt’ta (Kilistra) doğmuş. Bütün köylüler gibi tam doğum tarihi belirsiz. Annesi, Ekim ayında patatesler sökülürken doğduğunu söylermiş. Benim annem de ekinler işlenirken doğduğumu söyler. Kilistra şehre 50 km. vasıta yok, imkân yok. Ancak iki yıl sonra samimi bir arkadaşına rica eder, benim oğlanı da nüfusa yazdırıver, diye. Babası hastalığı yüzünden çalışamıyor. Evin bütün yükünü annesi omuzluyor.

1952 yılında ilkokula başlar. Başöğretmen A. İhsan Demiralay yapar kaydını 1. ve 2. sınıfları Eğitmen Durmuş Başişçi okutur. 3. sınıfta öğretmeni Sevim Aykut adlı genç bir bayandır. Bu genç öğretmen ondaki okuma tutkusunu tetikler.

Babası hastalığı nedeniyle Eğirdir’de hastanede yatmaktadır. Dönüşte bir arkadaşının verdiği Kerem ile Aslı kitabını verir geleceğin ozanına. Ve bu kitap İsmail Detseli’nin yaşamında büyük değişiklikler yapar. Kitabı elinden düşürmez ozanımız. Şiirlerin büyük bölümünü ezberler. Hatta bu yüzden babası kızar ve annesine kitabı alıp saklamasını söyler. Babası oğlunun dellenmesinden, polisin Fikret gibi olmasından korkar. Bu polisin Fikret birgün ben aşık oldum, diye öküze bir eyer vurur ve ben Halep’e gidiyorum, diye tutturur. Köylüler zor ikna ederler adamı. Annesi kitabı elinden alır ama ozanımız gece kalkar, kandilin loş ışığında okumaya başlar, okurken uyuyakalır. Bütün halk aşıklarında bir dolu içme geleneği vardır. İsmail Detseli’de o gece içer doluyu. Bunu kendi dilinden dinleyelim.

“Babamgil uyuduktan sonra kalktım, sobanın arkasına gizlendim, kandilin ışığında yine Aşık Kerem’i okumaya başladım, okurken orada uyumuşum, sızıp kalmışım, bir rüya görüyorum, iki ak sakallı derviş birde uşak kılığında bir adam üç kişi binit yani hayvan, yalnız hayvanlar dünyada hiç benzerlerini bilmediğim şeylerdi. İhtiyarlar hayvanlara binmiş, uşak tipli olanda hayvanları çekiyordu. Beni de boş hayvana bindirdiler, yola revan olduk. Ben çok korktuğumdan hiçbir şey söylemiyordum. Onlar kendi aralarında konuşuyorlardı. Köyümüzün 5-6 km. uzağında suyu olmayan ardıç ve meşe ağaçlarının bol olduğu bir yere (oğlan koyağı) geldik ve burada mola verdik. Bana bir şey isteyip istemediğimi sordular, susadım, dedim. Ağaçtan oyma bir maşrapa ile dut veya vişne şurubu gibi bir şey verdiler içtim. Hadi gidiyoruz, dediler, benimde elimden tutup yerden kaldırdılar. Tam hayvana bineceğim sırada, ben anneme gideceğim, diye ağlamaya başladım. “Uyandığımda annemin kucağındaydım. Ağlama kuzum, diye beni teselli ediyordu.” 

İlkokulu birincilikle bitirir ama başka okuma şansı hiç yoktur. 5 kardeştirler ve aile alabildiğine yoksuldur. Bu yüzden köye çobanlık yapmaya başlar. Köyün sığırını gütmektedir. Sonra İzmir’de çalışan bir akrabalarının peşine takılıp İzmir’e gider. 1963 yılına kadar İzmir’de çalışır, aile bütçesine katkıda bulunur. Sonra İstanbul’a, Ankara’ya gider. Bu ara şiirler de yazıyor ama hiçbirini saklamıyor. İstanbul’da iyi bir iş kurar ama annesinin ısrarı ile köyüne döner 1971 yılında Kumrallı köyünden Esma Hanım ile evlenir. Bir süre köy katipliği yapar. 1979 yılında Konya’ya göçer. T.E.K de şöfor olarak çalışır, 1994 yılında bu kurumdan emekli olur. 1995 yılından bu yana da yerel gazetelerde, son aylarda Memleket’te yazı ve şiirlerini yayımlamaya başlar. Şiirlerini  “Gönülden Dile, Dilden Gönüle” adıyla kitaplaştırır.

Ozanımız İsmail Detseli’nin yeni kitaplarla karşımıza çıkacağına inanıyorum. Onun dizeleriyle bağlayalım sözü.

“Dadaloğlu Karacaoğlan Ferhat’ı sorar

Aşkın deryasında Yunus’u arar

Anadolumda yaşamış nice aşıklar

Hangisini sorarsan o benim işte.”

 

NE DEDİLER?

 

Uğur Özteke

Konya basınında son yıllarda parlayan bir ışık var. Yazıları ile onu MEMLEKET         Gazetesinde tanıdım. Ama anılarında satırlarında öyle bir ışık öyle bir ilham vardı ki “yazı öncesi neredeydin” diye merak edip soramadım. Utandım. Ama geç de olsa bana göre Konya basını müthiş bir kalem müthiş bir yüzle tanıştı. Elimizdeki kıymeti bilmeli ona iyi sahip çıkmalıyız.

Ahmet Kuş

İsmail Desteli, şair ve yazar, ama her şeyden önce bir gönül insanı. Özellikle Konya gazetelerinde son yıllarda yazı hayatına başlayan yazarlardan en ilginci, belki de en orijinali. Konya’mızda günlük olarak yayımlanan yedi tane gazete var. Bu gazetelerde her gün veya haftada birkaç gün yazı yazan elliye yakın köşe yazarı var. Yazarların çoğunluğu politika veya dini konular üzerine yazılar kaleme alıyor. Oysa yerel bir gazete, yayınlandığı şehir ve bölge ile ilgili yazılara çokça yer vermelidir. Ne yazık ki Konya gazetelerinde bu husus hep ihmal edildi. İsmail Detseli son yıllarda yazı yazmaya başlayan kalem erbabı içerisinde benim özellikle ilgiyle okuduğum birkaç yazardan birisidir.

Fahri Razi Ünver

Sayın İsmail Detseli geçmişten geleceğe olayları ve içimizden geçenleri güçlü ve samimi kalemi ile bizlere aktaran, kamuoyunun aydınlatılmasında hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan görevini hakkı ile yerine getiren değerli insan, içimizden biri.

Berber Mustafa (Bir okuru)

İsmail Detseli, Konya kültürü için dibi bulunmaz bir kuyudur. Bu kültürü akıcı dili ve doğaçlama şiirleri ile basına ve halka yansıtmaktadır. İsmail Detseli’nin kültür kuyusundan değil kova ile hortumla çekilse kültür bitmez.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.