Düşünürdüm.
Ölen neden sevimli olur birdenbire diye.
Ona duyulan onca öfke, onca nefret hisleri nereye gider?
Hayatı boyunca düşmanlık beslenen insanlara ölünce mersiyeler düzülür.
İyi adamdı derler.
İyi tarafları görünür olur düşmanlarına bile birdenbire.
Düşmanlık, kin, nefret, sataşma biter.
Neden?
Çünkü ölmüştür.
Dedi.
Bumu dedim?
Bu mu sevimli yapan onu?
Bu dedi.
Sevilmek isteyen yığınla insanın bilmediği bu mu?
Bu dedi.
Ölmek.
Cenaze törenlerini, bu törenlerde yapılan konuşmaları hatırlıyorum. Kötü demez kimse kolay kolay.
Cenaze namazında sorar hoca. Nasıl bilirdiniz diye. Herkes rahmet diler.
Sağlığında dilenmeyen. Ölünce münasip görülür.
Öldü ve sevildi.
Öldü ve kurtuldu.
Garip.
Dedim.
Garip dedi.
Sanırım sevgiyi esirgeten şey haset duygusu değil mi dedim.
Onayladı.
Varlık gösterene, büyüyene, meyve verene, saldırmak için bekleyen haset orduları var. Büyüyememiş, bodur kalmış, olgunlaşmamış, ilkel yok ediciler.
Sözle, davranışla, gıybetle, dedikoduyla, kötü bakışla, su yerine zehir taşıyan köklere.
Korktum.
Nasıl ölünür dedim.
Ölü taklidi yaparak başla dedi.
Sonra yola çık. Kaf dağına doğru.
Bir rehber bul. Tek başına kaybolursun.
Gizlice ve gece yol al en çok.
Sonra dedim.
Aşk dedi. En hızlı yol aldıran.
Sonra da tazarru ve niyaz yolunu seç.
İstedim ki yürüdüm…
DÜŞ VE DUA
yağmura,nisana ve yaşıma aldanıp
uçurumları kıyı sanarak
ve dağlar erişilmeyince acı verir
sözünü unutarak
kaf dağına gitmek istedim
ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara
bir derviş olup yürüdüm uzaklara
yanıldı denektaşım geriye döndüm
Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp
ipeksi bir sessizliğe büründüm:
bir hayat, mahcup ve duru.
Tanrım, gülleri
ve sessiz harfleri koru. (İbrahim Tenekeci)
Faik Özdengül
[email protected]