İstikrar ve Hükümet

Son bir hafta içerisinde olanlar, istikrar dediğimiz kavramın Türkiye’de ne kadar hızlı bir şekilde bozulabileceğini göstermesi bakımından önemlidir.

2002 Kasım’ından bu yana Mecliste sayıca üstünlüğe sahip, tek partili bir Hükümet iktidarda. Son yapılan seçimlerden bu yana geçen 3,5 yılda çok önemli adımlar atıldı. Dövizde günlük olarak büyük değişimlerin yaşandığı, para piyasalarının Tahtakale’nin dar sokaklarından yönlendirildiği, kardeşin kardeşe dolarla borç verdiği, batık bankalara para kaptıranların üzerlerine benzin dökerek yaktığı günlerden bu günlere gelindi.

Hafızamız toplum olarak biraz zayıf olduğu için, geçmişte yaşadığımız birçok zorluğu kolayca unutuveriyoruz. Çok değil on yıl kadar geriye gittiğimizde, mecliste çok çalkantılı dönemler geçirilmişti. Azınlık hükümetleri ile yönetilen, kimsenin sesini bile çıkarmaya cesaret edemediği zamanları hiç hatırlamıyoruz bile. Bugün Başbakanlık yapan zatın, o günlerde bir şiir okuduğu için hapis yattığı günleri yaşadık. Bir gecede güya masaya fırlatılan Anayasa kitabı yüzünden çıkarıldığı bahane edilen 2001 krizlerini çok çabuk unuttuk.

Derken bunalan milletin önüne sandık konuldu ve daha bir yıllık mazisi bulunan bir parti, Meclisin üçte iki çoğunluğunda milletvekili çıkararak iktidara geliverdi. Seçimin hemen ardından yapılan bir televizyon mülakatını dün gibi hatırlarım. Konuşmacı “Bu meclis Cumhurbaşkanını seçemez ve seçmemelidir. Türkiye’de yasaya göre seçimler her beş yılda bir yapılır, ama hiçbir zaman bir seçim dönemi beş yılda tamamlanamamıştır. Bu hükümet de mutlaka dört yıl sonra seçime gitmelidir” şeklinde bir yorum yapmıştı.

Geçen Çarşamba Danıştay gibi Kızılay’ın en işlek caddesinde bulunan bir yere, biri elini kolunu sallaya sallaya giriyor, toplantı halindeki yargıçlara kurşun yağdırıyor, hatta bir gün önce de yine aynı binada keşif yapıyor, binanın güvenlik sistemiyse haberlere göre, bir gün öncesinden arızalanıyor ve katilin hiçbir görüntüsü alınamıyor. Daha sonra ortalık toz duman oluyor. Ardı ardına açıklamalar, yorumlar yapılıyor. Hayatını kaybeden yargıç için yapılan cenaze törenine katılmak için Kocatepe’ye gelen Başbakan Yardımcısı’na, İçişleri Bakanı’na ve Adalet Bakanı’na, orada bulunan bir grup saldırıyor, hatta pet şişe fırlatıyor.

Danıştay’a yapılan menfur saldırı, en hafifinden lanetlenecek bir olaydır. Bu saldırı Devlete ve Hükümete karşı yapılmış bir saldırıdır. İstikrarı bozmaya yönelik bu saldırının aydınlığa kavuşturulması, kamuoyuna sağlıklı bilgilerin ulaştırılması büyük önem taşımaktadır.

Erken seçimle ilgili talepler, yakın gelecekte daha da artacağa benziyor. Ancak şunu hemen söylemek gerekir ki, şu anda ülkenin yeni bir erken seçime değil, istikrarlı politikalara ihtiyacı var. Henüz bütün sorunların üstesinden gelinmiş değildir. Tek partili hükümetler, Türkiye için çok önemlidir. Zira Avrupa Birliği’ne girmek için, müzakerelerin başlayacağı yakın gelecekte bizi zorlu dönemler bekliyor. Türkiye, zamanını kısır çekişmelerle geçirmek yerine, var olan sorunları çözmek için el ele vermelidir. Önümüzdeki dönem için altın bir zaman vardır. Bu zamanın çok verimli bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.