Yücel Kemendi
Kaderdaş Başbakana ihtiyaç var
Bundan sonra neler olacak? Çankaya tepelerinden esecek sert siyaset rüzgârları aşağıları nasıl etkileyecek? Birilerinin dediği gibi, bu rüzgar siyaseti devleti ve her şeyi “planlayıp”; siyasetçilerin önüne sunacak mı? Yoksa Çankaya ya çıkınca hızı kesilecek öncekilere benzeyip kaybolup gidecek mi?
Aslında, dünün Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı, Çankaya’daki yapacaklarının ipuçlarını verdi.
Yeni Cumhurbaşkanımız, Anayasanın kendisine verdiği yetkilerini mutlaka kullanacaktır, hatta ben birazda anayasal yetkilerini aşabileceğini düşünenlerdenim.
Gerçek olan şimdiye kadar alışmadığımız bir Cumhurbaşkanına alışmamız gerektiğidir. Çünkü yeni cumhurbaşkanımız, yeni hükümeti, bizzat fiili olarak yönetmeye soyunacaktır. Durum böyle olursa da, Recep Tayyip Erdoğan”a benzeyen bir başbakanın işi oldukça zor görünüyor.
Yeni dönem de, tahriklere kapılmayan, dolduruşa gelmeyen, bugünkü dış politikayı aynen devam ettirecek, özellikle paralelle mücadelede eskiyi aratmayacak birine ihtiyaç vardır.
Cumhurbaşkanının Bağımsız çalışacak bir başbakandan daha çok kaderdaşa ihtiyacı vardır.
Böyle bir başbakan göreve gelince de, Yeni dönemde muhalefetin tartışacağı konuların sayısı oldukça artmış görünüyor,
Efendim bu yaptığınız Anayasaya aykırıdır. Cumhurbaşkanı hukuku çiğnemiştir haykırışlarını şimdiden duyar gibiyim. Birde bundan sonra başbakan olacak kişinin vay haline. Emanetçi başbakan, Noterlik yapan başbakan vs. Kısacası yeni dönem anayasa, hukuk, emanetçi tartışmalarıyla geçecek gibi görünüyor.
Sonra herkes yeni bir bekleyiş içerisine girecek. 2015 Haziranı’nda yapılacak olan genel seçimler.
Devlet Bahçeli son konuşmasında bugünkü yanlışını ve mağlubiyetini örtmek için umudunu bu seçimlere bağlamış görünüyor.
Beklenti, AKP içinde kıyamet, seçimlerde kopar mı kopmaz mı? yani muhalefetin bir şey üretme gibi bir çalışması ufukta görülmüyor. Tek çare AKP nin kendi içinde dağılması insanların birbirine düşmesi.
CHP içinde de sert rüzgârlar mutlaka esecektir. Ben bu mağlubiyetten sonra parti yönetiminde mutlaka bir değişim olacağını düşünüyorum.
Hani ağızlarda bir sakız vardı ya, CHP için “milletin diniyle barışmadığı için” oy alamıyor derlerdi, oda bu seçimde çıkardığı adayla iflas etmiştir, CHP nin sadece milletin diniyle değil, milletin kendisiyle de barışık olmadığı ortaya çıkmıştır.
Şüphesiz, CHP ve MHP içinde tartışmalar başlayacaktır, çünkü iki partide bu seçimde başarısızlığa imza attılar.
CHP seçmenine, tıpış tıpış oy vermeye gideceksiniz denmesine rağmen 2 milyonu aşan seçmenini sandığa götürememiş ve Önceki seçimlere kıyasla 4 puan kaybetmiştir.
Seçmenlerini sandık başına götürebilseydi %52 oy alan Recep Tayyip Erdoğan belkide yüzde 50’nin altında kalacaktı. Bizde bugün ikinci turu konuşuyor olacaktık.
Selahattin Demirtaş yüzde 9 civarındaki oyunu nerelerden aldı? Onu da iyi tahlil etmek lazım, Bu oy oranından sonra Kürt siyasal hareketi 2015 seçimlerinde bağımsız adaylarla değil de parti olarak katılırsa, kimse yadırgamasın.
Türkiye’nin sanayileşme oranı düştü, ekonomi bıçak sırtında, bundan sonra Türkiye’yi yeniden zora sokacak koşullar geri dönmeye başlarsa bu hepimiz için kötü sonuçlar doğuracaktır
Muhalefetten umudumuzu kestiğimize göre, temennimiz AKP nin, bugünkü ekonomik süreci devam ettirmesi kazasız belasız 2015 seçimlerine ulaşmamızdır.
Yüksek gerilimli canlı bir siyasal döneme giriyoruz. bir yıla yakın zaman var. AKP de hedef 2015 seçimlerinde anayasayı değiştirebilecek sayıya ulaşmak olmalıdır.
Onun için de, tahriklere kapılmayan, dolduruşa gelmeyen, bugünkü dış politikayı aynen devam ettirecek, özellikle paralelle mücadelede eskiyi aratmayacak birine ihtiyaç vardır. Cumhurbaşkanının Bağımsız bir başbakandan daha çok kaderdaşa ihtiyacı vardır.
Buda Ahmet Davutoğlu ismini öne çıkarmaktadır…