Hümeyra Uslu
Kadına Şiddete Hayır!
Yazının başlığı belki bu dünya için fazla iyimser. Başlık belki de sıradan bir motto. Ya da herkesin söylediği ama kimsenin yeterince önemsemediği bir durum…
Neden böyle bir yazı yazıyorum derseniz dünyanın her yerinde kadın olmanın aslında ne kadar zor olduğuna dikkat çekmek istememden dolayı. Kadına şiddet meselesi sadece İzlanda’nın, Hindistan’ın, Türkiye’nin ya da sadece üçüncü dünya ülkelerine ait bir mesele değil. Dünyaca ünlü Amerikalı şarkıcı Rihanna’nın bile yine kendisi gibi ünlü birinden dayak yediği ve buna bir çözüm bulunamadığı bir dünyadan bahsediyoruz. Yani mesele eğitim, gelenek, görgü, kültür falan filanla açıklanabilir bir mesele değil. Mesele insan vasfında dünyaya adım atmış olanların adam olabilme meseleleri galiba biraz.
Bir kadını yolda rahatsız etmek, okuluna, işine, evine giden genç bir kızın yolunu kesmek, bir toplu taşıma aracında bir bayanı taciz etmek de şiddetten sayılıyor. Şiddet sadece dayak anlamına gelen bir şey değil. Dövmek bir kadını incitmek şiddet konusunun belki de en son geldiği nokta. Kadınlar, erkeklere oranla daha hassas, daha naif, daha ince, daha zayıf varlıklardır. Kadınların öyle olması bir seçim değil yaradılıştır. Seçim demişken erkekler de yaradılıştan erkektir ancak adam olabilme yetilerini geliştirecek olmaları bir seçimdir. Yani erkek nüfus oranındaki adamlık oranı arttıkça diyorum, kadına gösterilen şiddet oranı da azalır.
Bal bal demekle ağız nasıl tatlanmıyorsa, kadına şiddete hayır demekle de bu mesele çözüme kavuşmuyor. Bu konuda her ülke kendine göre belli yaptırımlar uygulamalı. Bu iş kanunla, kitapla istenildiği seviyede olmuyor ise daha şiddetli cezalar, daha ağır yaptırımlar getirilmeli. Tüm bunlardan önce çocuklarımıza, gençlerimize insan olma bilinci aşılanmalı. Belki o zaman belli bir yol kat edebiliriz.
Not: Herkes evinde annesine, kız kardeşine, ablasına nasıl saygı-sevgi çerçevesinde davranıyorsa sokakta arkadaşına da öyle davransın. Neyi değiştirebildiğimizi deneyerek görelim.