Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Kadir Gecesini Anlamak ve İhya Etmek
Ramazan ayına anlam katan hususlardan birisi, bu ayda insanlara doğru yolu gösteren, doğruluğun belgelerini içinde taşıyan ve hakla batılı birbirinden ayıran Kur’an-ı Kerim’in inmeye başlamasıdır. Onun için Ramazan ayı ile Kur’an arasında çok yakın bir ilişki vardır.
Diğer taraftan, miladi 610 yılında Ramazan ayının bir kadir gecesinde Nûr dağında bulunan Hira mağarasında Hz. Peygambere (a.s) ilahi vahyin inmeye başlamasından bahseden müstakil bir sure vardır: Kadir Suresi.. İşte Kadir gecesini diğer gün ve aylardan ayıran bin aydan daha hayırlı bir gece olmasıdır. Çünkü bu gece, şeref, keramet, sayısız in’âm, inayet, lütuf ve azamet gecesidir.
Kur’an-ı Kerim, levh-i mahfuzdan dünya semasına topluca, oradan da vâkıalara uygun olarak Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla 23 senede parça parça Hz. Peygambere indirilmiştir.
Kadir gecesinde yapılan salih amel, kadir gecesi dışındaki aylarda yapılan bin amelden daha hayırlıdır. Onun için dünya Müslümanları kadir gecesinde hayır hasenat, namaz, oruç, Kur’an tilaveti, itikaf, zikir, tevbe, dua, sohbet vb. gibi amellerle daha çok yoğunlaşırlar. Çünkü bu gecede yapılacak ameller bin aydan daha hayırlı ve sevabı daha çoktur. Bu gecenin önemi ve nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kim kadir gecesini sevabına inanarak ve karşılığını da sadece Allah’tan bekleyerek ihlasla değerlendirirse, Allah onun bütün günahlarını bağışlar.”
Kadir gecesine anlam katan bir diğer olay da, o gece başta Cebrail olmak üzere diğer meleklerin rablerinin izniyle herbir iş için dünyaya inmeleri ve mü’minlerin arasına karışmalarıdır. Kur’an tilaveti esnasında indikleri gibi, melekler bu gecenin değerini bilerek güzel davranışlarda bulunan mü’minlerin arasına inerler. Onların günahlarının bağışlanması için istiğfarda bulunurlar. Gönül dünyası zengin mü’minler içlerinde duydukları ferah, mutluluk ve içsel bir coşku ile bu durumu idrak edebilirler. Ayrıca, o gecenin sabahına kadar selamet ve esenlik hâkim olur. Bu gecenin sâlim olması, şeytanın insanlara günah işletme konusunda güç yetirememesi şeklinde yorumlanır.
Kadir gecesinin hangi gece olduğu açık ve net olarak bildirilmemiş, ama muhtelif rivayetlerde ramazan ayının son on gününde aranması gerektiği tavsiye edilmiştir. Bu rivayetler arasında Ramazan ayının 27. gecesinin Kadir Gecesi olduğu yolundaki rivayet kuvvetle muhtemeldir. Bu gecenin hangi gece olduğunun bildirilmemesinin hikmeti, kulluğun hayatın büktün alanlarına yansıtılmasıdır. Hz. Peygamber Ramazan ayının son on gününde i’tikafa girer; gecelerini ibadetle ihya eder, dualarını daha çok artırırdı. Birgün Hz. Aişe Hz. Peygambere: “Ya Resulallah! Eğer kadir gecesine vakıf olursam nasıl dua edeyim” diye sormuş. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona şu duayı okumasını tavsiye etmişlerdir:
“Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin beni de bağışla.”
Her Müslüman için bu gece manevi ve zihni değişim konusunda bir milat olmalıdır.
Ünlü mütefekkir M. İkbal’in dediği gibi, Müslümanlar her geceyi kadir bilmeli ve Kur’an-ı yeniden kendisine iniyormuş gibi tilavet ve talim etmelidir. Bununla da yetinmemeli, mu’teber faziletli bir âlimin yazdığı bir tefsirden Kur’an’ı anlamaya ve hayatını onunla yeniden inşa etmeye çalışmalıdır.
Kur’an’la içli-dışlı olan bir Müslüman zaman içerisinde hem maneviyatını ve hem de bilgisini artırmak suretiyle fark etme bilincini yakalayacaktır. İslam âlemi içine düştüğü bu rezil durumdan ancak Allah’ın ipine tutunmak suretiyle kurtulacaktır.
Şerefi ve bereketi çok yüksek olan Kadir gecesi, mü’minin hayatında bir muhasebe, bir toparlanma, bir kendine gelme ve kendini bulma gecesi olursa anlam ifade eder. Bu nedenle her Müslüman bu geceyi gelişerek değişimi yolunda bir başlangıç yapmalıdır.
Unutmayalım ki, salim bir gönülle Kur’an’a yönelen kimselere bu Kur’an, esrârını ve envârını cömertçe açacaktır.