yazar-2
Kafa karıştırıcı siyaset tarzı
‘Kafa karıştırıcı’ siyaset tarzı budur!
Oğlunu uşağını askere gönderen, vatandaşlık görevini bilfiil yerine getiren köylülerin 20 yıldır yolu yapılmazsa ne olur? Meclis’i basıp gazetelere manşet olurlar. Eskiden bütün sorunların çözüm yeri Ankara, yani TBMM idi. Geçen dönemde çıkarılan Yerel Yönetimler Yasası’yla elektriği, suyu, yolu olmayan köylülerin sıkıntıları illerden çözülür hale geldi. İl Genel Meclisi’nde bazen kavga-dövüş de olsa artık çözülmeyecek sorun kalmadı.
Önceki gün Meclis’te yaşananlar kafaları karıştırdı. Bozkır’a bağlı Kozağaç köylüleri, 20 yılda 7 Başbakan, 7 Hükümet eskiten yollarının yapılması için sabırlarını iyi zorlamışlar. Önceki gün çareyi, İl Genel Meclisimiz’i basmakta bulmuşlar. Kimin ne söylediğinin, tarafların ne demek istediğinin hiç önemi yok. Lafı uzatmayalım ‘iki köy arasındaki husumet’ bahanesiyle adamları yolsuz bırakmak İl Özel İdaresi’ne yakışmamış. Harikalar yaratan KÖYDES projesi bu köye gelince rafa kaldırılmış… Adamlar iyi ki Konya’nın meclisini basmış… Ankara’ya gidip Başbakan’a şikayet etselerdi, ne yapacaktınız? Ürün yetiştirmede çiftçiyi ‘köylülük’le suçlayabilirsiniz ama yol isterken de adam yerine koymalısınız…
Usta gazeteci Mehmet Altan’ın, köylülük ve tarım üzerine yazdığı makalelerini topladığı “Köylüler ne zaman manşet olur?” kitabında kafasına göre ekip diken sonra da eline avucuna bir şey geçmediği için ağlayıp sızlanan köylüyü eleştirir, çiftçinin ülke ihtiyacının üzerinde herhangi bir tahılı üretmemesi gerektiğini tartışır. Köylünün daha da ezilmemesi için devlet sübvansiyon yapar, köylünün elinde kalan buğdayı da ihtiyacı olmamasına rağmen satın alır, böylece vergiler de çarçur edilir… Araştırması, kafa yorması ve üretime bilinçli bir şekilde katılmasını isteyerek köylünün deyim yerindeyse köylülükten vazgeçmesi gerektiğini söyler. Bilinçsiz köylü, ülkenin gelişimine en büyük engeldir. Hatta o daha da ileri gidip “Köylülük yakamızdan düşmeli” der eserin bir yerinde…
Siyasetle ilgisine gelince, seçim öncesi “Mazotu 1 YTL’nin altına indirirsin, indiremezsin” yarışında en çok istismar edilenler de onlar oldu. Oylarını iktidar partisine verdikleri için kendilerine en çok sövülenler de köylülerdi... Yıllarca milletin efendisi olanlar, ‘milletin enayisi’ ilan edildi…
Siyaset, KÖYDES’iyle BELDES’iyle biriken sorunlara bazen çare olamıyorsa ‘kafa karıştıran’ başka bir durum olmalı… Daha olmadı köylüleri şehirlere taşıyıp, köylülüğe son versek… Bir KENTDES bakın nasıl çare olur!...
***
99’luk CHP yine bildiğini okuyor
Meclisin 11. Cumhurbaşkanını yani Abdullah Gül’ü herhangi bir kriz yaşanmadan rahatlıkla reisi cumhur olarak seçeceği için ‘referandumun yasal dayanağı olmadığı’nı söylüyor. YSK’nın cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören Anayasa değişikliği paketinin halkoyuna sunulması takvimini işletmeye başlaması üzerine harekete geçen CHP Konya Milletvekili Atilla Kart 21 Ekim’de 12. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi için yapılacak referandum sürecinin durdurulmasını istiyor.
Kart, partisinin birinci sıra milletvekili olması ve hukukçu kimliğiyle Baykal’ın bu dönemde kendisinden çok şey beklediğini göz önünde bulundurarak, ‘muhalefet’ adına elinden geleni/aklından geçeni 'çekinmeden' yine ortaya koyacak. 99 vekil kalan CHP yine bildiğini okuyacak…
YSK’ya başvurarak ‘geçerli olmayan’ bir Anayasa değişikliğini ‘uygulamaya sokmanın’ sakıncalarını, gerekçeleriyle birlikte anlatabilirler ama CHP’ye Baykal'ın kötü performansı nedeniyle ‘kerhen’ oy vermiş taban da ‘Cumhurbaşkanını halk seçmeli’ der. Kart’ın ortaya çıkardığı ‘kaotik durum’ ne CHP ne de AK Parti tabanının umurunda. Halk,‘kafasını karıştıran siyaset’e pirim vermiyor, ancak birileri yine bildiğini okuyor. Yargıtay’ın tekaüt başsavcısı Sabih Kanadoğlu’ndan bulaşan ‘367 sıtması’ sonrası yaptığı gibi CHP, her ‘sorun’un çaresini Meclis dışında görmekten vazgeçmeyecek, anlaşılan… Kriz siyasetinden çıkar sağlamayı düşünenler, tarihin tozlu sayfalarında kaldı… ‘Bürokrasinin adamları’na bir kez daha hatırlatırız…