Cemaat, onun destekçisi emniyet ve yargı cuntası. Ben onlara “kalkışmacılar” diyorum. “Milli İrade”yi yıkmaya kalkışanlar…

Demokrasilerde ne zamandan beri atanmışların seçilmişlerin karşısına geçip açık ve aleni bir mücadele içerisine girmesi meşru sayılır olmuştur.

Bunlara olsa olsa komitacılar en hafif deyimiyle kalkışmacılar denir.

*.*.*

Her seçim öncesi olduğu gibi yine bir seçim öncesi ortaya çıktılar.

Ancak kabul etmek gerekir ki; bu sefer çok güçlüydüler.

Dış destekli mükemmel bir koordinasyon ve gizlilik, mükemmel bir altyapı.

Hedefleri Başbakan Erdoğan’dı.

Ancak bu süreç başarısız oldu.

Önce Milletin iradesinin arkasında durması,  sonra da hükümetin de soğukkanlı tutumu ve akabinde harekete geçerek kirli yapıya yönelik operasyonlar bu planlarını suya düşürdü.

Ama burada altını çizelim ki, millet iradesinin arkasında durması, “Bizim seçtiğimizi siz indirmezseniz, indirilmesi gerekirse biz sandıkta indiririz” mesajını güçlü biçimde vermesi, operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasının temel sebebidir.

*.*.*

Şu ana kadar ki süreçte şu sonuç ortaya çıkmıştır.

30 Mart seçimlerine Erdoğansız girme planları çökmüştür.

Türkiye 30 Mart seçimlerine Erdoğan’ın Başbakanlığında girecektir.

Bu durumda “Kalkışmacıların” B Planı seçim sonrasına yöneliktir.

Seçimlerin sonuçlarına göre strateji geliştirmektedirler.

Olası ciddi bir oy düşmesi durumunda şiddetli bir kampanyaya başlayacaklar, “Halkın yolsuzluk ve rüşvete prim vermediğini ve Erdoğan’a desteğin azaldığı” temasını işleyeceklerdir. Ancak sandıklardan onların istediği bir sonucun çıkmasının çok zor olduğunu biliyorlar.

*.*.*

A planı başarısız oldu. Farklı planlarla operasyonlar devam edecek. Mesela son olarak İsrail aşırı sağına ve Neocon ırkçılara çalışan Morton Abramowitz, Eric Edelman ve Blaise Misztal, Erdoğan'a karşı bir kampanya başlattı. The Washington Post gazetesinde açıkça “Türkiye'de rejim değişikliği” çağrısı yaptılar. Bu ve akla gelmedik kampanyalar, artarak sürecek.

*.*.*

Kalkışmacıların asıl planları Erdoğan’ı Çankaya Köşkü’ne çıkartmamak olacaktır.

Bu, muhtar bile olamaz dedikleri Erdoğan’ın zirve yaptığı nokta olacaktır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde mecburen el bağlamak zorunda kalacaklardır.

 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, “Adı yolsuzluklarla kirlenmiş bir insan Çankaya Köşkü’ne oturamaz” diyerek saldırıya başlayacaklardır.

El altından da,“Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasın AK Parti’nin başında kalsın. Cumhurbaşkanlığı pasif bir görev” gibi guya olumlu gibi bir anlayışı pompalamaya başlayacaklardır.

Kısacası;

“Erdoğansız AK Parti” planı tutmayan “kalkışmacıların” seçimlerden sonraki B planı;

“Erdoğansız Çankaya Köşkü” dür.