Kalp ritim bozukluğu inme riskini 5 kat artırıyor

Kalp ritim bozukluğu inme riskini 5 kat artırıyor

Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Aras:"En sık görülen kalp ritim bozukluğu olan atriyal fibrilasyon bulunan hastaların ölüm riski 2 kat, kalp yetersizliği riski 3 kat ve en önemlisi inme riski 5 kat fazladır"-"İleri yaşlarda

ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Dünya genelinde ölüm nedenleri arasında ilk sırada bulunan kalp-damar hastalıkları içerisinde yer alan kalp ritim bozukluğunda, ölüm riskinin 2 kat, kalp yetersizliği riskinin 3 kat ve inme riskinin 5 kat arttığı belirtildi.

Türk Kardiyoloji Derneği Aritmi Çalışma Grubu Başkanı ve Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dursun Aras, 29 Eylül Dünya Kalp Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını anımsattı.

Ritim bozukluğunun, kalp ve damar hastalıklarında en sık görülen sağlık sorunu olduğunu belirten Aras, hastalığın başta inme olmak üzere kalp yetersizliği gibi sağlık sorunlarına yol açabildiğini ve ölümle sonuçlanabildiğini vurguladı.

Aras, kalp hızının sağlıklı kişilerde dakikada 50-100 arasında ve düzenli attığını ancak tıbbi literatürde atriyal fibrilasyon olarak isimlendirilen durumda bu durumun bozulduğunu bildirdi.

Hastalığın özellikle ileri yaş grubunda daha sık görüldüğüne dikkati çeken Aras, şunları söyledi:

"Yaş ilerledikçe sıklığı belirgin olarak artar. Toplum genelinde görülme sıklığı yüzde 3'tür. Bu rakam 65 yaşından sonra yüzde 9 iken, 80 yaşından sonra yüzde 10-20'ye kadar yükselir. Gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda ortalama yaşın artması ile her geçen yıl atriyal fibrilasyonun sıklığı artmaktadır ve en önemli toplum sağlığı sorunlarından biri haline gelmiştir. En sık görülen kalp ritim bozukluğu olan atriyal fibrilasyon bulunan hastaların ölüm riski 2 kat, kalp yetersizliği riski 3 kat ve en önemlisi felç riski ise 5 kat fazladır."

Normal kasılma ve kanı ileriye atma fonksiyonunu kaybeden kalbin kulakçıklarının içerisinde kan pıhtıları oluştuğunu anlatan Aras, bu pıhtılardan kopan parçaların dolaşıma katılarak beyin damarlarının tıkanmasına ve inmeye neden olabileceği uyarısında bulundu.

Bu durumda oluşan inmelerin diğerlerine göre daha ölümcül ve sakat bırakıcı seyrettiğini dile getiren Aras, "İleri yaşlardaki inmelerin yaklaşık üçte birinden bu ritim bozukluğu sorumludur. Öte yandan araştırmalara rağmen sebebi bulunamayan inmelerin beşte birinin altından bu hastalık çıkmaktadır. Ayrıca hastaların önemli bir kısmında bu hastalık nedeni ile tekrarlayan hastaneye yatışlar olur, yaşam kalitesi kötüleşir ve zihinsel fonksiyonlar olumsuz etkilenir." ifadesini kullandı.

-"Obezite, sigara ve aşırı alkol kullanımı en sık nedenler arasında"

Aras, hipertansiyon, kalp yetersizliği, şeker hastalığı, koroner arter, kalp kapak ve akciğer hastalıklarının yanı sıra obezite, sigara ve aşırı alkol kullanımının ritim bozukluğuna yol açan nedenler arasında yer aldığını aktardı. Aras, bunun dışında tiroid bezi hastalıkları, uyku apnesi ve böbrek yetmezliği gibi durumların da önemli bir etken olduğunun altını çizdi. Aras, nadiren de hiçbir hastalık olmadan tek başına ritim bozukluğunun görülebildiğini söyledi.

Hastalığın en önemli bulgusunun çarpıntı olduğuna dikkati çeken Aras, "Kalp ritim bozukluğunda hastalar genellikle hızlı ve düzensiz kalp atışlarından şikayet etmektedir." dedi.

Prof. Dr. Aras, çarpıntıya, nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısının da eşlik edebildiğini belirterek, ritim bozukluğu hastalarının bir kısmında şikayetlerin birkaç saat veya birkaç gün devam ettikten sonra normale dönebildiğini ancak zaman zaman tekrarlayabildiğini belirtti.

Özellikle ileri yaştaki hastaların hiç rahatsızlık hissetmeyebildiğine de işaret eden Aras, "Ama ritim bozukluğunun oluşturduğu riskler şikayetsiz olan bu hastalarda da aynen söz konusudur. Bazen ilk bulgu beyin damarlarındaki tıkanıklığa bağlı olarak inme, kalıcı bir felç, geçici görme, konuşma bozukluğu veya kuvvet kaybı olabilir." bilgisini verdi.

Aras, şikayet hissedilmesi halinde vakit kaybetmeden hekime başvurulmasının hayati önem taşıdığının altını çizerek, hastanın hikayesi ve fizik muayenesi önemli ipuçları verdiğini, tanıda en önemli yöntemin elektrokardiyografi (EKG) olduğunu kaydetti.

Ritim bozukluğu varken EKG ile tanı koymanın çok kolay olduğunu ifaden eden Aras, "Ancak hastaların bir kısmında ritim bozukluğu dönem dönem olduğu için aradaki normal dönemlerde EKG de normal görünür. Bu durumlarda hastaların göğsüne yapıştırılan elektrodlar ile 24 saat veya daha uzun süre EKG kaydı yapabilen Holter gibi uzun süreli ritim takip yöntemleri kullanılabilir." diye konuştu.

Aras, ritim bozukluğuna neden olacak hastalıkların tanısı ve ritim bozukluğunun kalbe etkisinin değerlendirilmesi için ekokardiyografi kalp ultrasonografisi ile kan şekeri, böbrek, karaciğer, tiroid fonksiyonları için kan tetkikleri yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı