Seyit Küçükbezirci

Seyit Küçükbezirci

Karatay'ın "Kadim" mahallelerinden türküler

Burada, Karatay ilçesi sınırları içinde kalan “Kadim Mahalleleri”nden, bundan altmış yıl önce (1955-1960) yerli halkımızdan derlediğim türkülerden örnekler veriyorum.

Türkülerimiz zaman içinde binlerceydi. Kuşaktan kuşağa söylene söylene aktarıldı; yaşam tarzının değişikliği oranında yıldan yıla unutularak azaldı.

1950’lerde, radyonun yüz evden bir evde olduğu, televizyonun hayalinin bile olmadığı yıllarda türkülerimiz sevincimizin, acımızın, duygumuzun, düşüncemizin tercümanıydı.

“Kadim Mahalleler” Araplar, Biçcimez, Sedirler, Topraklık, Tahtatepen’de özellikle kadınlarımız bu türküleri nesilden nesile taşıdılar. O yıllarda, o mahallelerde Çanakkale Gazileri’nin, Kurtuluş Savaşı Gazileri’nin çoğu sağdı. Yakılan türkülerin kahramanlarıydı onlar. Mahallelerde Çanakkale Yetimleri, dulları; Kurtuluş Savaşı yetimleri dulları yüzlerceydi. O yıllarda Birinci Dünya Savaşı’nın yangın yerleri henüz yeşermeye başlamıştı. Yetim kuşakların elleri ekmek tutmak üzereydi.

   Konya’da “Türkü söylemek” denmez; “Türkü çığırmak” denir. “Türkü yazmak” denmez; “Türkü yakmak” denir. Çoğu zaman, “türkü”nün adı “Hava”dır; bir “hava” söyle denir.

   Türkülerimiz çeşit çeşit. Savaşlar, cinayetler, kıtlıklar, sel baskınları, yangınlar; sevda, aşk, tutku; duygu, düşünce, hasret; eğlence, eleştiri; yaşamda ne varsa türkülerin konusu.

   Biz, burada, Karatay’ın “Kadim Mahalle” türkülerinin üç türünden örnekler vereceğiz: Seferberlik türküleri, Ağıtlar, mizahi türküler.

SEFERBERLİK TÜRKÜLERİ

   Birinci Dünya Savaşı’nın başında ilan edilen “Seferberlik”; arkasından girişilen “Kurtuluş Savaşı” Konya’nın eli silah tutan kuşaklarını, büyük çapta şehri elinden almıştır. Bu mahallelerden, söz gelişi, on kişi gitmişse biri geri gelebilmiştir.

   Araplar Akcami’den okunan “Çifte ezanlar”; minarelerden verilen “Çifte salâ”larla, mahallenin çocuklarını Araplar Çöllerine, Yemen’e, Çanakkale’ye, Balkanlar’a, Rusya’ya karşı uğurlanmıştır. Biççimez’de de, Sedirlerde de, Uluırmakta da; köylerde, kazalarda da bu böyle olmuştur.

      “Davullar çalınır, düğün mü sandın

      Al-yeşil bayrağı gelin mi sandın

      Yemen’e gideni gelir mi sandır”

   “Cihan Savaşı”nda olsun, Kurtuluş Savaşı’nda olsun, mahallelerde cenaze kaldırmak için bile erkek kalmamış; mahalle hocaları, ilkmektep çocukları ile cenaze kaldırmıştır.

SEFERBERLİK TÜRKÜSÜ

Her akşam her sabah atılır toplar

Gavgada bellidir garipler yadlar

Sahibini yitirmiş çağrışır atlar

Arşın arşın üleşmeye gideriz

Akdenizi dolaşmaya gideriz

Anneleri ağlatmaya gideriz

Ağşam oldu yine toplar atışır

Topun şiddetinden ay gün tutuşur

Ecel kumaşları gelmiş satılır

Arşın arşın üleşmeye gideriz

Akdenizi dolaşmaya gideriz

Anneleri ağlatmaya gideriz

İngiliz asgeri saman gafalı

İstikam içinde körü topalı

Binbaşı kakmış eli sopalı

 Önüne gatmış körü, topalı

Arşın arşın üleşmeye gideriz

Akdenizi dolaşmaya gideriz

Anneleri ağlatmaya gideriz

   AÇIKLAMALAR: Birinci Dünya Savaşı yıllarında ilân edilen seferberliğin türkülerinden biri. Konya’da “yakılan” birçok seferberlik türküsünden birisi.

   Derleme: S. Küçükbezirci/Konya-Araplar semti

   KELİMELER: Ağşam:Akşam/Acel:Ecel/Arşın:Osmanlı uzunluk ölçüsü

KIŞLANIN ÖNÜ TÜRKÜSÜ/ ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

Gışlanın önünde sıra söğütler

Oturmuş binbaşı asker öğütler

Vadeli, vadesiz ölen yiğitler

                   Of, genşliğim vah

Gışlanın önünde sıralı selvi

Kimimiz nişanlı, kimimiz evli

                Of, gençliğim vah

Çanakkale içinde aynalı bazar,

İngilizinen Fransız arayı bozar

                  Of, gençliğim vah

Çanakkale içinde aynalı çarşı

Anne ben gidiyom düşmana garşı

                Of, gençliğim vah

   AÇIKLAMALAR: “Kışlanın Önü Türküsü”nün bir adı da, meşhur “Çanakkale Türküsü” Birinci Dünya, Çanakkale Savaşları’ndan kalma. Yaygın, ülkenin birçok yerinde “varyantlar” söylenen bir türkü. Konya’da Birinci Dünya Savaşlarına, Çanakkale’ye binlerce çocuğunu veren, onların çoğunun geri dönüşünü göremeyen bir ilimiz. Çanakkale Savaşlarından Konya’nın etkilenmemesi mümkün değil. Onun için, çıkış yeri Konya olmasa da , “Konyalılaşmış” türkülerden birisi de bu. Diğer “Çanakkale Türküleri” ile benzer yerleri var, ayrı yerleri var. Yeni derlemelerle yeni mısralar bulup eklemek mümkün. Bizim derleme yaptığımız kişi okuma yazma bilmiyordu ve bu türküyü Çanakkale Savaşlarında bulunmuş, yedi yıl askerlik yapmış babasından öğrendiğini söylüyordu.

   KELİMELER: Gışla:Kışla/ Asger öğütlemek: Askere öğütler, dersler vermek/ Genşliğim:Gençliğim/ Selvi:Servi/ Bazar: Pazar, pazaryeri/ Gidiyom: Gidiyorum/ Gabire goydular: Kabire, mezara koydular.

ATLAR TÜRKÜSÜ

Gır at da dir ki, ben atların başıyım

Ağalar elinde gezer taviz guşuyum

Issız viranede can gurtaran kişiyim

               Topların sesini duyduktan giri

               Üzengi böğrüme değdikten giri

Yağız at da dir ki, bağlaman beni guruya

Üstüme binen yiğidi Allah goruya

Gidersem ileri dönmem geriye

Bir kere başımı goyduktan giri

                  Topların sesini duyduktan giri

                  Üzengi böğrüme değdikten giri

Dorat da dir ki, ben donumu satarım

Üstüme binen yiğidi alır atarım

Başım sıkıya gelirse Ezrehayı yıkarım

                  Topların sesini duyduktan giri

                  Üzengi böğrüme değdikten giri

Al at da dir ki, nece olur halimiz

Cinsimizden çatal olur dilimiz

Girersek gavgaya çıkar ölümüz

                   Topların sesini duyduktan giri

                  Üzengi böğrüme değdikten giri

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum