Yücel Kemendi
Kaza mı? Terör mü?
Geçen hafta sıkıntılı günler yaşadık, sıkıntılar arka arkaya geldi, upuzun bitmek bilmeyen acılar, psikolojimizi bozdu, Millet olarak bu sıkıntılarla şaşkın tavuk gibi sürüklendik durduk.
Geçen hafta asla kaza diyemeyeceğimiz facialara tanık olduk. kutlamamız gereken, Cumhuriyetimizin 91. yaşını doğru düzgün kutlayamadık.
Öte yandan 9 maddelik Çözüm Süreci’nin Daha ortalarındayız, belkide başında, sona yaklaştıkça provokasyonların biçimini düşünmek bile istemiyorum, çünkü provokasyonlar iyice adileşti. Yüksekova’da alışveriş yapan sivil kıyafetli Askerlerimiz, Diyarbakır’da eşinin yanında pusuya düşürülen subayımız...
Bu ne alçakça, ne onursuz bir saldırıdır. Savaşın da bir onuru, bir ahlakı vardır. Beslendikleri kaynağın kurutulduğunu görenler, bütün kozlarını ortaya koymaya başladılar. Amaçları bir yıl içinde, seçimlere kadar yeni hükümetten, koparabilecekleri tavizin en fazlasını koparmak.
Çünkü bu işi (Çözüm sürecini) toplumun kabul ettiğini görüyorlar, toplumun açık ve net bir şekilde yeter artık dediğini biliyorlar.
HDP denilen partimi?, yoksa birilerinin sözcüsü mü? ne olduğu konusunda kuşkularımın olduğu oluşum. Cumhurbaşkanlığı seçimleri’ndeki çizgisiyle kendisine oy vermeyecek kesimlerden bile oy almıştı. Şimdi o ılımlı, kucaklayan eş başkan gitmiş, kışkırtıcı bölücü bir başka kadın vekil ağzındaki nefret ve kin köpüklerini sağa sola saçıyor
Oysa bu süreci baltalayan onlarca bölücü dış güç varken, bu ülkenin mağduru olduklarını ilan edenlerin bu işin baş tetikçisi olmasına hiç ama hiçbir anlam veremiyor ve samimiyetlerine de inanmıyorum.
Doğuda yaşadıklarımızı hazmetmeye çalışırken, önce Karaman Ermenek’ten, sonrada Isparta’dan gelen facia haberleri boğazımızı düğümledi. Daha dün somada onlarca can toprak olmuştu, ara ara Karadeniz den gelen maden kazalarına alışmak için uğraş verirken, bu defa hiç beklemediğimiz bir yerden Karamandan gelen acıyla sarsıldık
Gözünü kırpmadan oğlunun yolunu gözleyen eline aldığı çöple oğluna ulaşmak için toprağı kazan Ayşe ananın, “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” feryadı yüreğimize bir kor gibi düştü
Doğuda askerlerimizin öldürülmesine nasıl iş kazası diyemiyorsak, Yaşadığımız bu facialarda basit bir iş kazası olarak göremeyiz. Bu olaylar gözünü para hırsı bürümüş insanlıktan nasibini almamış patronların çalışana yönelen bir terörü haline gelmiştir.
Yeni Türkiye nin, baş belamız terör için ne pahasına olursa olsun çözüm diyen siyasi iradesine bu faciaları yaşamak hiç yakışmıyor.
Temennimiz bu tür adaletsizliklerin son bulması, temennimiz bunlar yaşanırsa da hesabının en sert şekilde sorulduğu bir ülke olmamız. Birde bunu bize hemen gösteren ve tüm topluma inandıran bir siyasi iktidar.
Çocuğunun 375 metre aşağıdan gelmesi umuduyla Ayşe ananın söylediği kulaklarımızda çınlamalı, başka anaların ağlamaması için her şey yapılmalıdır.
Bir dua ile, yazımı tamamlamak istiyorum.
Sürçmeden, düşmeden, kumardan, zinadan, yalandan, haram rızık yemeden, kötülerle beraber olmadan, boş zaman geçirmeden, sorumsuzca yaşamadan, israftan, savurganlıktan… Muhafaza eyle… Dertlerin sahibi ve çözücüsü Sensin. Çocuklarımla ilgili her sıkıntıyı ve derdi kapına getirdim. Çözecek te Sensin. Dertlerine dertyab ol… (Âmin)