Kasım Çakır
Kime ‘yağcı!’ dedilerdi?
Artık birazda istikrarsızlığa ve belirsizliğe oy verenler düşünsün. Yıllardır, vatanını, ülkesini, halkını seven ve çok düşünen bir vatandaş olarak yaşananları, olanları, yapılanları anlattık. Bazı arkadaşlarımız, çevremiz, insanımız biz bunları anlatırken sadece propaganda olduğuna takıldı kaldılar. Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
Arkadaşlarımdan bir kısmı yüzüme, ‘yağcı olma, yağcılık yapma!’ demişlerdi. Onların kalbini kırmamak için defalarca kendimi zor tuttum, kalbini kırmadım. Bir gün anlar istikrara oy verir diye bunu yaptım. . Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
Yanlış bir şey yapmadım ve söylememiştim. 1960-2002 yılları arasında ülkemize yapılanları ve halkımıza yaşatılanları anlatıyordum. 2002 yılından sonra ülkemize yapılan hizmetleri ve istikrarı anlatıyordum. Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
2002 Yılı öncesini yaşamış, görmüş ve bilen birisi olarak o yıllarda başımı yastığa koyduğumda saatlerce uyuyamazdım. Uyutmayan yüzlerce neden vardı.
1960-2002 yılları arasında üç askeri darbe yapıldı, üç muhtıra verildi. Her biri yönetenlerin ve halkın başına balyoz gibi indirildi. Her bir darbenin etkisi onlarca yıl sürdü. Etkilenmeyen bir tek kişi yoktu. . Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
O yıllarda enflasyon ve faiz yüksek seyretti. Akşam yatmadan önce zam haberleriyle yatar, sabah zam haberleriyle uyanırdık. Zamsız geçen bir günümüz olmazdı. Anneler çocuklarına süt ve mama alamıyorlar, babalar evine ekmek almakda zorlanıyorlardı.
1960-2002 Yılları arasında yüksek enflasyon ve faiz altında inim inim inledik. Yat yatabilirsen, uyu uyuyabilirsen. Yüksek zam, enflasyondan etkilenmeyen kimse yoktu.
1960-2002 Yılları arsında yaşanan sağ-sol olaylarında beş bin vatan evladı yaşamını yitirdi. Ülke kamplara ayrılmıştı. Kurtarılmış bölgeler oluşturulmuştu. Şehirler, ilçeler, semtler, mahalleler kamplara ayrılmıştı. Sağın hakim olduğu yere solcu, solun hakim olduğu yere sağcı giremezdi. Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
1960-2002 yılları arasında kurulan 24 hükümetin 21 i koalisyon ve azınlık hükümetiydi. Bazı gayretler partilerin oy oranlarını ve kazanacağı sandalye sayısını belirliyorlardı. Bir partinin tek başına iktidar olmasını istemiyorlardı. Koalisyon hükümetleri dışarıdan ve içeriden yapılan müdahaleler sonucunda başarısız ve kısa ömürlü oldular.
Üç büyük ekonomik kriz yaşandı. Üç defa büyük devaluasyon yaşandı. Her krizde, halk ve devlet % 50 fakirleştik. Faizler % 100 leri, gecelik repolar % 7500 lere dayanmıştı. Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
O yıllar da, IMF Türkiye Masası Şefi Carlo COTTERELLİ' nin ismini bilmeyenimiz yoktu. IMF deyince aklımıza gelen ilk isim o olmuştu. İnanınız ben bu ülkenin bir ferdi olarak IMF nin son başkanının adını bilmiyorum.
Yurt dışında, Türkiye'nin ve Türk insanın itibarı düşüktü. Yurt dışında yaşayan gurbetciler ve yurt dışına çıkan kardeşlerimizin boynu büküktü. Kendilerine, 'Hangi ülkedensin, nerelisin?' sorusu sorulmaması için kenarda dururlardı, yere bakarlardı.
3 Kasım 2002 yılında iktidar olan Akparti girmiş olduğu seçimlerden oyunu yükselterek çıktı. 13 yıllık iktidarın da Türkiye ye yüzlerce alanda binlerce büyük hizmet kazandırdı. Eskiden küçük bir hizmet devlet töreniyle açılırdı. Akparti, hizmetlerin, eserlerin açılışını tek tek yetiştiremediğinden toplu açılış törenleriyle açtı.
Devlet adamı, liderlerler kolay yetişmez. Herkes de devlet adamı, lider olamaz. Kemal Atatürk, Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu bu ülkenin devlet adamı ve liderleridir. Yaşayan liderlerimizin değerini bilmeliyiz. Bu liderleri; batılılar ve Siyonistler hiç sevmedi ki. Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
7 Haziran dan önce bu yazıyı kaleme alamadım, köşe yazısı olarak yayınlayamadım. Yine ‘yağcılık, yağcı!’ eleştirisine maruz kalmaktan çekinmiştim. . Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
2002 den beri anlatmaya çalıştığımız, söylememek istediğimiz bunlardı. Başka bir şey yapmadık. Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı.
1960-2002 yılları arasında, her seçim öncesi verilen vaatler ve politik durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan popülizmden bu ülkenin insanları çok çekti, çok ağır bedel ödedi.
Amacımız, istikrarın bozulmaması için bir hatırlatmaydı. Herkesi seviyoruz, Ülkemize ve halkımıza hizmet edenleri biraz daha fazla seviyoruz.