Zeki Oğuz
Kızılören
Kızılören ve yaylaları sık sık gezmeye gittiğim beldelerimizden biri. Kasaba halkının Kale dedikleri Ballı Kayalar, Beypınarı çevresi, Çamlık severek kamp yaptığımız bölgeler.
20 Kasım’da yine Kızılören’deydim. Köyün hemen altında üç büyük mağara var. Kızılören’liler ve çevre köyler yazın ürettikleri tulum peynirlerini bu mağaralarda saklıyor, Kasım’ın ilk haftasında da kapışıyorlar. O gün bir peynir pazarı oluşuyor orada. İsteyen peynirini orada satıyor, isteyen alıp gidiyor. Biz de, orada on sekiz yıldır peynir bekçiliği yapan Kamil amcadan aldık peynirimizi. Kamil amca konuksever, neşeli bir insan. En büyük tutkusu ise avcılık.
Tarihi bir yol üzerinde kurulmuş Kızılören. Bir Cuma mescidi ile iki tane imam var beldenin kuzeyinden geçen Konya-Antalya yolunun kenarında. Kızılören Hanı ve Hanönü Hanı.
İlginç bir belde Kızılören. Her partinin ayrı bir kahvehanesi var. Hangisine oturursanız oturun, güler yüzle konur çay önünüze. Köylüler hemen çevrenizi sararlar, sohbet için. Sürekli kale yaylasında kalan ve doksan yaşına rağmen at üzerinde gezen Murad dedenin bir fotoğrafını çekmiş, Tarım İl Müdürlüğü’nün girişine asmıştım. Murad dede bir gün müdürlüğe geçmiş, hem fotoğrafına bakıyor, hem ağlıyordu. At üzerinde çektiğim bir başka fotoğrafında, yaramaz bir çocuk gibi dil çıkarmıştı.
Her beldenin olduğu gibi Kızılören’in de sıkıntıları var. Ortak dertlerinden biri belde kütüphanesinin kapalı olması. Epeyce kitap varmış kütüphanede. Görevli memur 7-8 yıl önce emekli olunca kitapların bir kısmını İl Halk Kütüphanesi’ne getirmişler ve kapısına kilit vurmuşlar. Bilmem Abdüssettar Bey ne der bu işe? Kızılörenliler kütüphanelerini geri istiyorlar.
Kamp yapmayı seviyorsanız Kızılören ve yaylalarının en güzel zamanı Mayıs’ın sonu ve Haziran’ın ilk haftaları. Bugünlerde papatyalar, gelincikler diz boyu olur. Gecenin türküsünü dinleyerek yıldızları seyredebilirsiniz.