Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Kolombiya Üniversitesi’nde Lisansüstü Dersler nasıl işleniyor?
Kalkınma bütünlükçü bir olay. Bunun motorunu ateşleyen ise, eğitim-öğretim modelleridir. ABD, Newyork Kolombiya Üniversitesi’nde doktora yapan bir öğrencimize orada kendilerine nasıl bir lisansüstü programın uygulandığını sordum. Noktasına, virgülüne dokunmadan bizim için ufuk açıcı olur diye göndermiş olduğu metni aynan yayınlıyorum.
Değerli Hocam! Bizim üniversitede Lisans sonrası master ve doktora düzeyinde işlenen derslerle ilgili bize uygulanan yöntemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Lisansüstü derslerde öğrenmeyi sağlamak için beş-altı temel araç kullanılıyor.
Eğitim-Öğretim yılının başında ders notları ve ilgili kaynakları temin etmek için Kolombiya Üniversitesi’nin kitapevi olan kitapçıya gidiyoruz. Bize verilen dersimizin kodunu söylüyoruz. İşlemlerimiz başlatılması için bu yeterlidir. Üçüncü katta rafların içine bizim alanla ilgili derslerin tüm materyallerini yerleştirmişler. Örneğin, “eğitim felsefeleri” dersini alıyorsunuz. Bu dönemle ilgili o dönem içinde okunacak kitap ve makaleler, dersi alan öğrenci sayısı kadar raflarda yer alıyor.
Dersin hocası dönemin başında yapacağı dersin tüm planını ayrıntılı bir şekilde paylaşıyor. Böylece Yüksek Lisans ya da Doktora öğrencileri, her derste hangi konunun işleneceğini, dersin işleme yönteminin nasıl olacağını, metinleri okuma yönteminin nasıl olacağını, hangi okumaların hangi haftada yapılacağını biliyor. Önceden kitaptan okunacak bölümü ve makaleleri okuyarak derse katılan öğrenciler, hocanın sunumunu izlerken makaleler ve kitaplar hakkındaki tartışmalara aktif olarak katılıyor.
Kolombiya üniversitesinde bir öğretim üyesi bütün öğrencilere ismiyle hitap edebiliyor. Hocanın kürsüsünde herkesin vesikalık resminin ve isminin olduğu bir tablo var. Hoca önceden öğrencilerin isimlerini çalışıyor. Söz verirken, doğrudan öğrencinin ismiyle hitap ediyor. Ayrıca hoca derse girdiğinde sözlüye kaldırır gibi, birinin ismini söyleyerek doğrudan okumalar ya da vakalar hakkında yorum sorabiliyor. Aynı zamanda başka bir asistan, sınıftaki öğrencilerin katılımını takip ediyor.
Haftalık ders saatlerinin haricinde sınıfın tamamı ya da sınıfın büyüklüğüne göre sınıftan gruplar hocanın asistanının liderliğinde özel bir ders saati aralığında buluşarak haftanın konu başlıklarını tartışıyorlar.
Sınıftaki tüm öğrenciler, belirli bir bloga (derse özel internet sitesi) her hafta en az iki yazı yazmak ve arkadaşlarının yazılarına en az üç yorum yazmak zorundadırlar. Derse katılmadan, okumaları yapmadan, vakaları çözmeden bloga bir şey yazmak imkansız ve kendi yazdıklarınızın yanı sıra arkadaşlarınızın yazdıklarının hepsini okumanız gerekiyor.Ayrıca hoca, en beğendiği blog yazılarını sınıfta projeksiyondan yansıtarak öğrenciyi onurlandırırken sınıfta o yazıyı tartışmaya açıyor.
Bunlarla birlikte öğrenciler, beş-altı kişilik gruplar halinde grup sunumu yapmaları gerekiyor. İşin en çatallı yanlarından biri de bu. Sunumlar grup olarak yapıldığı için sunum başarısız olursa herkes kalıyor. Takım çalışması yapmayı zor yoldan öğreniyorsunuz.
Diğer taraftan, dersin hocası her hafta sınıfta farklı bir tartışma yöntemini ve pedagojik yaklaşımı uyguluyor. Öğrenci merkezli eğitimin her yolu çok aktif bir şekilde kullanılarak denenmiş oluyor. Dersten hem hoca, hem hocanın en az iki asistanı hem de öğrenciler büyük zevk alıyor. Ayrıca ayda bir öğrenciler, o vakte kadar işlenen konularla ilgili en az bir tane 8-10 sayfalık makale yazmaları zorunlu. Bu uygulama, öğrencilerin bütün okumaları tekrar gözden geçirmelerine ve konuyu içselleştirmelerine yardımcı oluyor.
Bütün bunlara ek olarak vize sınavınız, ödevleriniz ve final sınavınız var. Tabii bu kadar çok öğrencilik faaliyeti için, çok az uyuyup çok çalışmanız gerekiyor. Üniversitenin kütüphanesi de 7 gün 24 saat açık kalmaktadır. Örneğin gece 01’de gittiğinizde çok kalabalık oluyor, çoğu zaman. Bu çabaların hepse de öğrenciyi yetiştirmek için planlanmıştır.