M. Faik Özdengül
Köprüler yeniden kuruluyor
Geçtiğimiz çarşambadan beri Konya bayram yeri.
İlk günlerde eyvah dedirten hava kirliliği de kar yağışıyla beraber yerini pırıl pırıl bir havaya bırakınca korkulan olmadı. Konya konuklarını keyifle ağırladı ve ağırlamaya da devam ediyor.
Gündüzleri iş güç derken çok meşgul olamasam da ben de akşamları katılıyorum coşkuya. Her gün Mevlana Kültür Merkezinde buluşuyoruz dostlarla. Kültür merkezinin alt katı özellikle dünyanın buluşma merkezi nerdeyse her gün. Programlar 18 45 de başlıyor burada. Önce Sultan Veled Salonunda müzik resitali sonra Yakup Şafak Hocamızın konuşmaları ardından da ben. Kendi adıma olgunlaşmanın yöntemlerini Mesnevi ve Hz Mevlana eşliğinde anlatmaya çalışıyorum ve ardından da katılımcılarla birlikte niyaz ediyoruz. Sonra da saat 20 de diğer salonda gösteriler devam ediyor.
Biz program arasında ve kendi programımız sonrası katılımcılarla birlikte oluyor çay içip sohbet ediyoruz. Dışarıdan gelenlerle halleşiyoruz. Kitaplarımızı imzalıyoruz. Günün tüm sıkıntısı o coşku yerinde yerini muhabbete bırakıyor.
Ebru yapıyorlar misafirler, ney çalıyorlar, kitaplar, hediyelik eşyalar alıyor, resim ve fotoğraf sergileri geziyorlar. Herkes gülümsüyor.
Peki aralık ayındaki bu coşku Konya’da yeterince yankı buluyor mu?
Zannımca hayır. Daha çok dışarıdan gelenler ve bu misafirlerle doğrudan ilgili yerli sektörler arasında bir hareketlilik söz konusu. Onun dışında Konya halkı çok fazla bu coşkuya ortak görünmüyor.
Neden diye düşününce, kutlamaların biçimiyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu sadece düşünceden de ibaret değil. Sorduğum insanlar da benzer şeyler söylüyor. Yıllardır Hz Mevlana’yı anma biçimi, spor salonlarında klasik Türk Müziği dinletisi ve semazenlerin sema gösterisinden ibaret kalmış. Konunun bilgi ve içeriğinden işin doğrusu kimseler de haberdar edilmemiş. İnsanlar merak saikiyle birkaç defa gitmişler ve doymuşlar. İnsanlara aralık ayı geldi törenler var deyince, biliyoruz biz gittik daha önce diyorlar. Son birkaç yıldır daha içerikli programlar oluşturulmaya çalışılıyor ancak yeterli değil. Hz Mevlana ve onun düşüncesi sadece 10 güne sığdırılacak bir çalışma olmamalı ve bu da artık iyice fark edilip anlaşılmaya başlandı.
Yıllarca üzerinde uyuduğumuz hazineyi fark ettiğimize göre artık bunu hayatımıza yaymanın zamanı geldi diye düşünüyorum. Eğer yılın bütününe yayabilir ve Hz Mevlana düşüncesini bugünün diline çevirip insanlara sunabilirsek, o zaman unuttuğumuz geçmişimizle de bağımız yeniden güçlenecek, yıkılmış köprüler yeniden onarılacağı için eksik kalan yanlarımız tamamlanacak ve bir özgüven tazelenmesi oluşacağından temel güven duygumuz yeniden sağlamlaşacaktır.
Biz neden daha güçlüydük, neden zayıfladık, neden kavgalıyız kendi içimizde, neden dingin değiliz soruları cevabını bulacak.
Aslında işin özü şu:
Hafızamızı yitirmiştik.
Sanki bir şeyler hatırlar gibiyiz yeni yeni.
Köprüler kuruluyor görebiliyorum.
Niyazım muhabbet.
Yeniden muhabbet istiyorum hepsi bu.