Zeki Oğuz
KÜLTÜR A.Ş HOMONADA VS.VS.
Günümüzde internetin tartışılmaz bir yeri var.
Özellikle sosyal paylaşım sayfaları iletişimin önderleri haline geldi. Bunun farkına varan birçok kurumlar, yerel yönetimler kendilerini daha iyi anlatabilmek için siteler oluşturup bu durumdan azami ölçüde yararlanma yoluna gidiyorlar. Sanırım doğrusu da bu.
Bu ay başında gerçekleştirdiğimiz ve Seydişehir’de başlayıp Akseki’de dört gün gerçekleştirdiğimiz Homonada, kral yolu yürüyüşümüzü de, sosyal paylaşım sitelerinde iletişim kuran arkadaşlarla gerçekleştirdik. Bu etkinliğin önderliğini aslında eğitimci olan ama amatör olarak tarihle de ilgilenen arkadaşımız Mehmet Gültekin yapmıştı. 6 Temmuz sabahı ülkemizin önde gelen dağcılık ve gezi guruplarının üyelerinin Seydişehir otogarında toplanmalarını sağlamıştı.
Kocaeli Dağcılık, Zirve Dağcılık, Turdak, Dedak, Kondak, Kardelya, Beldak, Poyraz Dağcılık, Dipi ve Bünyan dostlarıyla birlikte bağımsız katılan 52 dağcı ve gezgin otogarda tanışıp, Küpeli dağlarında ilk gün 22 km. yürümüştük. Tınastepe mağarasında biten harika bir yürüyüştü.
Mehmet arkadaşımız Seydişehir’in tanıtımı açısından bu etkinliğe ilçe kaymakamlığını ve belediye başkanlığına da katmak istemiş ama olumlu yanıt alamamıştı. Aynı şey Akseki yerel yönetimleri içinde geçerliydi. Adamlar o kadar çapsız ve vurdumduymaz davrandılar ki kendiliğinden toplanmış onca aydınımıza bir hoşgeldini bile çok gördüler. Oysa bu etkinlik yörenin tanıtımı için kaçırılmaz bir fırsattı. Düşünün, konusunda etkin, söz sahibi onlarca dağcı ve gezgin yöreye gelmiş, bu insanlar yörede hem yürüyüş yapacak hem fotoğraf çekecekler, kimi anılarını yazacak. Yani tanıtım için eşsiz bir fırsat. Sanırım bir kere gelir ayağa.
Şimdi bu etkinlikle ilgili binlerce fotoğraf dolaşıyor sosyal paylaşım sitelerinde. Yerel yönetimlerin başları mı yarılırdı bu etkinlikte bir çimdik tuzları olaydı.
Gelelim şehrimize.
Bizim turizmciler ağlaktır, hep ağlaşırlar, turist şehirde kalmıyor, diye. Ağlaşırlar da turistin bu şaehirde kalması için heçbir şey yapmazlar. Her şeyi devletten beklerler. Turistin bu şehirde konaklaması için çareler, Mevlana dışında yeni alternatifler aramazlar.
Yirmi yılı aşkındır yerel dergi ve gazetelerde, ülke çapında dergilerde, şehrimiz doğası ve tarihi ile ilgili binlerce makalem yayınlandı. Turizmcilerden bir Allahın kulu çıkıpda, ya Zeki Oğuz, bu anlattığın yerler neresi, diye sorma tenezzülünde bulunmadı.
Her zaman iddia ettim, yine ederim, şehrimizde bırakın bir günü, bir turisti günlerce kalmaya zorlayacak zenginliklerimiz var, görmesini bilene.
Gezi yazılarımdan oluşan “Bir Bozkır Türküsü Beldeleri Yaylalarıyla Konya” kitabımı 2003 yılında Konya Büyükşehir Belediyesi yayınlamıştı.
Aynı kitabın geniş bir baskısını Çizgi Kitabevi 2005 yılında “Taşra ve Gezgin Beldeleri, Yaylalarıyla Konya” adıyla yayınlamıştı.
Büyükşehir Belediyesi Kültür a.ş ye bu kitabın daha geniş bir baskısını yeni fotoğraflarla birlikte yayınlamayı önerdim geçtiğimiz yıl. Hatta kitabın basımını sema törenlerine yetiştirebilirseniz, şehrimiz dışından gelenlere armağan olarak verelim ki şehrimizi daha iyi tanısınlar, dedim.
Kültür A.Ş deki arkadaşlar kitabın gezi rehberi şeklinde yayınlanmasını önerdiler, kabul ettim. Onların dediği gibi böylece daha yararlı olur, diye düşündüm. Yazdıklarımı yeniden elden geçirip tarihi ve doğal güzelliklerimize nasıl gidilir, nerede kalınır, kamp yerleri vs. gibi bilgileri de ekledim.
Hala bekliyorum ve umudum yok bu kitap aralık ayına yine yetişmez.
Bu arada şunu gördüm, kamudaki bürokrasi bizim belediyelerin de iliklerine kadar işlemiş. Ben Kültür A.Ş deki arkadaşları karar verici mevkide sanıyordum. Meğer daha yukarlarda dığdının dığdığısı varmış ki onların çoğuna da kültürün K sı bulaşmaz...
Meraklısına not : Gezi yazılarım birkaç yıl ticaret odasının İpek Yolu dergisinde yayınlanmıştı. Telif olarak yazı başına üç makara film veriyorlardı. Sonra birileri bunun çok olduğunu, bu yazıların gereksiz olduğunu filan söylemişler, bende o dergiye yazı vermeyi kestim.
Bizdeki turizm ve tanıtım anlayışının bir aynası işte.