Hümeyra Uslu
Kumdan Kale Bile Yapacaksak…
Şimdi ben; “Zengin daha çok zengin ve fakir daha çok fakir” desem herkes kızar.
Madem 1 Mayıs, madem İşçi ve Emekçiler Bayramı o zaman sakince yerinize oturun ve biraz gerçeklerden bahsedelim.
Dünyada sömürü düzeninin hâkim olduğu, kapitalizmin alıp başını gittiği, modern kölelik dediğimiz meselenin pek yaygın olduğu dönemlerdeyiz. Sanmam ki bu gerçek, reddedilebilecek anti tezlere sahip olsun.
Bir dönemin köle diye adlandırılan insanlarının bile, bugün bizim asgari ücretle çalışan insanımızdan daha üst seviyede olduğunu biliyor muydunuz? O dönem köleler, efendileriyle aynı sofrada yemek yiyor. Bizim dinimiz de bunu söyler zaten.
Bugün efendilerinizle aynı masaya oturun da yemek yiyin de göreyim?
Adam Patron. “P”yi büyük yazdım ki, herhangi bir Patron (!) okursa kendini kötü hissetmesin alınıp kırılmasın. Bu malum patronların yanından geçemiyorsun ne aynı masada yemek yemesi? İstisnaların kaideyi bozmadığı yerde ben bunu söylerim.
Hatırlatalım, iman etmeyen müşrikler de; “Biz onlarla aynı seviyede mi olacağız?” demişlerdi.
Neyse neyse…
Ben daha önce de yazdım bunları. işçinin hakkını da yazdım, asgari ücretlinin yaşadıklarını da yazdım, geçim darlığını da yazdım, işverenin beklentisini de yazdım. 1 Mayıs’mış, emekmiş, oymuş buymuş bu kalıplardan sıyrılmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz artık. İsimler etrafında tur atmaya gerek yok.
Şunu sormak lazım mesela; işçi kesimi parlamentoda ne kadar temsil ediliyor? Türkiye’de geçmişten bu güne bakın bakalım işçinin yararına faydasına olacak kaç tane politika göreceksiniz? Kimsenin zahmetsiz rahmet beklediği yok, yazdıklarım başka bir yere çekilmesin. Diyorum ki hak edene hakkını ne kadar veriyoruz? Ya da veriyor muyuz?
Toprağı işleyecek, ancak mahsulün yüzde 80’ini Patronlara verecek,
Çok az para karşılığında çalıştırılacak, sonra ödeyecek de ödeyecek,
Hiç alamayacak ama hep vermek zorunda kalacak…
Oldu mu şimdi?
Şu var; kimisi tulum giyiyor, kimisi de kravat takıyor veya başka bir şey. Üzgünüm ama burada eşit değilsek de en nihayetinde hepimiz kefenlik bedenleriz.
İşçinin de işverenin de her birimizin de…
Her ne yaptıysak doğru yapacağımız üzerine kurmalıyız düşüncelerimizi. Ya hu kumdan kale bile yapacaksak, adam gibi yapalım diyorum.
Filan branşta doktora yapıyor olabiliriz lakin biz o yapacağımız işte ehil miyiz? Koltuklar akrabalar getirilsin diye değil dostlar.
Dünyanın bizi kullanmasına, ayağımızın kaydırılmasına izin vermeyelim.
İşçisi de emeklisi de memuru da… Ehliyetli ve güvenilir insanlar yetiştirmek gerek.
Bu dünyada para kazanmak bir yana, ahireti kazanabilmek duasıyla…