Doç. Dr. Murat Kayacan
Kur’an’da “Allah hakkında yalan uyduranlar” ifadesi
“Allah hakkında yalan uyduranlar (elleżîne yefterûne ‘alallâhi'l-keżibe)” ifadesi, iki Mekki surenin toplam üç ayetinde geçmektedir. Bu yazıda söz konusu ifadenin yer aldığı ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Allah insanlara nice rızıklar indirmiştir. Ne var ki bazı kimseler, herhangi bir vahye dayalı veriyi esas almaksızın verilen nimetlerin bir kısmını haram, bir kısmını helal kabul etmişlerdir. Hâlbuki Allah, onlara bu izni vermemiştir. Dolayısıyla yaptıkları şey, Allah'a iftiradır (Yunus, 10: 59): “Allah hakkında yalan uyduranlar kıyamet gününü ne zannettiler? Şüphesiz Allah insanlara karşı bol lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmez.” (Yunus, 10: 60). Ayetteki“Allah hakkında yalan uyduranlar” şeklindeki kınama ifadesinin muhatabı, müminler de dâhil vahyin ulaştığı herkestir. Dolayısıyla vahiyden ve Peygamber’den (s) uzaklaşanlar, Allah hakkında olmayacak şeyler söylemekten kendilerini uzak tutacak iki büyük nimetten yoksun kalmışlar demektir. İnsanların haram ya da helal belirleme yetkisi yoktur. Allah’ın verdiği rızkı vahye dayanmaksızın haram kılanlar, ahirette hesaba çekileceklerini unutmamalıdır. Allah kullarına karşı cömerttir; ancak kullar nankörlük ederler. İnsanların çoğu “üstün ve bilen hikmet sahibi” bir varlığa –ki O, Allah’tır.- inanırlar. Problem bu kısımdan ziyade, Allah’ın elçileri aracılığıyla ulaştırdığı emir ve yasaklarının ihlalinde yaşanmaktadır. Şeytana benzer şekilde insanların bir kısmı, dünya hayatında dini bir kenara koymaya, onu kalp temizliğine indirgemeye yönelirler. Hâlbuki dinin rehberliği olmadan öznel ilkeler belirleyerek kalp temizliği sağlanamaz. Dinî değerleri bir kenara koyup özgür olduğunu sananlar, asıl özgürlüğün Allah’a itaatte olduğunu aksi takdirde sanal birçok ilaha kulluk etmek zorunda kalacaklarını ve ahirette de cezalandırılacaklarını bilmelidirler.
Allah’a şirk koşanlar, O’nun kızları, ortakları vs. olduğunu ileri sürüyorlardı. Bu iddialar, delilsizdir. Allah’ın bir çocuğa ihtiyacı yoktur; olsaydı ilah olmazdı. Müşrikler bu iddialarından vazgeçmezlerse cezalandırılacaklardır: “De ki: Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.” (Yunus, 10: 69). Söz konusu kimseler, dünyada cahili değerlere sarılır ve doğru yolu bulamazlar. Ahirette de Allah’a iftiranın sonuçları ağır olacaktır. Onlar değil, müminler kurtuluşa erecektir (Müminun, 23: 1). Müşriklerin niyeti, Allah’ın azabından korunmak için birtakım aracılar edinmek olabilir; ancak kurtuluş yolunu o delilsiz iddia sahipleri ya da onlar hakkında zanlarıyla hareket edenler değil, Allah gösterir. Allah’ın uyarılarını dikkate almayanların niyeti ne olursa olsun yaptıkları iş, onların hayrına değildir.
Allah; sadece leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanların etini yemeyi yasaklamıştır. Mecbur kalan kimse zorunluluk sınırını aşmaksızın bu yasak etlerden yerse o kimseyi Allah’ın affetmesi umulur; çünkü O, pek merhametlidir (Nahl, 16: 115). Allah hakkında yalan uyduranların ve O’nun haram kılmadığını haram kılanların akıbeti hayırlı olmayacaktır: “Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü ‘Şu helaldir şu haramdır.’ demeyin, sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz, Allah hakkında yalan uyduranlar kurtuluşa eremez.” (Nahl, 16: 116). İlahi emir ve yasaklar üzerinde tahrif yapma ve bu yolla dinin toplumdaki etkisini azaltma çabaları, kişiye birtakım dünyevi kazançlar sağlasa da elde ettiği şeyler, onu bu dünyada kurtaramadığı gibi ahirette de kaybedenlerden olmasına vesile olacaktır. O kimseler için vahiyle uyumlu ilkeler değil, çıkarlar ve alışkanlıklar merkezdedir. Yaratıcı olan Allah, neyin yarattıklarının iyiliğine neyin de kötülüğüne olduğunu bilir; O, kullarının iyiliğini ister. Buna rağmen, Allah’ın kendine özel kıldığı haram ve helal belirleme yetkisini kendisinde gören kişiler olursa onlar tağut olmaya karar vermiş demektir. Toplumun faydasına olan durumlarda getirilen birtakım yasaklara gelince (Ehl-i Kitap’tan hanımlarla evlenmeme, kalbi İslam’a ısındırılacak kimselere zekâttan pay vermeme vs.) onlar geçicidir ve “helali haram kılma” düzleminde değerlendirilmemelidir.
Görüldüğü gibi “Allah hakkında yalan uyduranlar” ifadesinin yer aldığı ayetlerde helal ve haram belirleme yetkisinin Allah’a ait olduğuna, kulların bir kısmının Allah’ın verdiği nimetlere şükretmediğine ve Allah hakkında yalan uyduranların kurtuluşa eremeyeceğine dikkat çekilmektedir.