Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

Kur’ân’da İnanmayan Kadınlar

Önceki yazılarımızda da bahsettik. Kur’ân, mesajının bütün coğrafyalara, bütün çağlara ve bütün insanlara şamil olması için çok fazla yer, zaman ve şahıs isimleri üzerinde durmaz. Kur’ân kâfirlerden de genel olarak bahseder. Kur’ân öncesi dönemde yaşamış inkarcılardan Hz. İbrahim’in babası/yahut amcası Âzer, Mısır Azîz’i, Firavun, Hâman, Kârun, Sâmirî, Câlût’un adı geçer. Bunların bir kısmı da şahıs ismi değil lakap yahut künyedir. Kur’ân’ın indiği dönem inkarcılarından ise sade Ebû Leheb ifadesi geçer. Bu da onun asıl adı değil, Kur’ân’ın ona uygun gördüğü künyedir.

İnanmayan kadınlardan ise isim yahut künyeleri zikredilmeden bahseden ayetler vardır Kur’ân’da. Onların hiç birinin ismi geçmez. Ama şunu rahatlıkla söyleyelim ki Kur’ân’da bahsedilen inkarcı kadınlar, Kur’ân’da bahsedilen mümin kadınlardan çok daha azdır. Bu kadınlar şunlardır:

Kur’ân Öncesi Dönemin İnkarcı Kadınları

*Hz. Nuh’un Hanımı: Peygamber kocasına rağmen inanmayan kadın.

*Hz. Lut’un Hanımı: Peygamber kocasına rağmen inanmayan kadın.

Kur’ân her iki kadını da Tahrim suresinde (66/10) inanmayan peygamber hanımları olarak anlatır. Her ikisi de salih-peygamber kocalarına rağmen inanmamışlar, küfür ve inkarda ısrar etmişlerdir. Ama peygamber eşi olmaları onlara bir fayda sağlamamış, sonunda her ikisi de helak olmuştur. Nuh’un hanımı tufanda, Lut’un hanımı ise yerle bir edilen şehirde kahrolup gitmiştir. Onların hikayeleri, salih insanların yakını olmanın kişiyi kurtarmaya yetmeyeceği, önemli olanın falanın kızı, gelini, karısı olmak değil; Allah’a layıkıyla kul olmak olduğu mesajını sunmaktadır.

Kur’ân Sonrası Dönemin İnkarcı Kadınları

*Ebû Leheb’in Hanımı: Tevhide, Kur’ân’a ve Peygamberine düşmanlıkta kocasıyla yarışan kadın. Odun Taşıyıcısı

Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemil, İslam düşmanlığı konusunda kocasıyla adeta yarışmış, onunla beraber hareket etmiştir. Peygamberimizin yakın komşusu ve yakın akrabası olmasına rağmen, ona olmadık hakaret ve eziyetlerde bulunmuştur. Bu yüzden Yüce Allah, onu boynunda ip bağlarıyla odun taşıyan biri olarak kitabında anmıştır Bu unvan (!) onu hem bu dünyada küçültmüş, hem de ahirette rezil edecektir. Zira o, aslında cehenneme kendi yakıtını taşımakla ömrünü tüketmiştir.

Yazımızı şu özet cümlelerle bağlayalım:

*Dine muhatap olma, onu anlama ve gereklerini yerine getirme konusunda kadın erkek eşittir.

*Kulluk yarışında cinsler arasında bir fark yoktur.

*Hikmetin gereği olarak kadın olsun erkek olsun kişilere, farklı sınav soruları sorulabilir, kişilerin farklı yükümlülükleri olabilir.

*Ama sonuçta, her iki cinsin asıl hedefi de Allah'ın hoşnutluğunu kazanıp cennetine girebilmek olmalıdır.

*Bu yarışta kadın erkek herkes yarışmalı, çalışıp gayret etmelidir. Zira Ahiret yurdunda cennet ve cehennem/ödül ve ceza da kadın erkek herkes içindir.

*İnsan yetiştirme sanatı olan annelik, kadının ayakları altına cenneti seren büyük bir rütbedir.

*İslam'ın ilk döneminden itibaren bu kutlu yarışta erkekler kadar kadınlar da yerlerini almışlardır. Tarihin görünen sayfalarına kadın kahramanların isimleri çok fazla yazılmamış olsa bile, elde edilen başarı ve başarısızlıklarda erkekler kadar, görünmeyen ya da görmezden gelinen kahramanlar olarak kadınların da katkısı ve sorumluluğu vardır.

*İslam Kadını, dişiliğini değil, kişiliğini ön plana çıkarandır. Kur’ân, pek çok ayetinde inanan ve inanmayan kadınları söz konusu ederek şahsiyetli İslam kadınlarının yetişmesini hedeflemiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.