Doç. Dr. Murat Kayacan
Kur’an’da “(kadınların bekleme) süreleri” ifadesi
Kur’an’da “süreleri” (أجلهن) ifadesi, tamamı Medenî surelerde yer alan beş ayette ve doğrudan kadınları ilgilendiren konularda yer almaktadır. Bu yazıda, üçü Bakara suresinde, ikisi de Talak suresinde geçen bu ayetleri, nüzul sırasına göre ele alacağız.
Evlilik sonucu meydana gelen ve toplumun temeli olan aile, bazen sağlam temeller üzerine kurulamaz ya da eşlerin eğilimleri değişir ve hayatın üzücü gerçeklerinden birisi olan boşanma gündeme gelir. İslam’a göre boşanma birden bire gerçekleştirilemez. Bir içtihada göre -boşamayı izleyen- üç, diğer içtihada göre yine boşamayı izleyen iki âdet dönemi sona erinceye kadar beklemek gerekir: “Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah’ın ayetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini, size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab’ı ve hikmeti hatırlayın. Allah’tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir.” (Bakara, 2: 231). Boşanma süreci başladıktan sonra, evliliği sürdürme niyeti olmadığı halde kararın geri alındığı beyanıyla, kadına zulmedilmemelidir. Zulmederek hanımı nikâh altında tutmak, “onları iyilikle tutun” emrine aykırıdır. Allah’ın ayetlerini eğlenceye almayın uyarısı, boşanma konusunun bir şaka olmadığını ifade etmektedir. Evliliği bitirme konusunda bir kesinlik varsa eş “iyilikle” bırakılmalı; onunla yaşanan güzel günler hatırda tutulmalı, hakkında olumsuz sözler sarf edilmemeli ve başka biriyle tekrar evlenmesine engel olunmamalıdır. Çünkü toplumda evli olmayanların artması hayra alamet değildir.
Eşler önce boşanmaya karar vermiş, süreci başlatmış ancak daha sonra bu kararlarından vazgeçmişlerse, sürece tanıklık eden yakınlar, eşlerin evliliği sürdürme kararını sabote etmemelidirler: “Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte bununla içinizden, Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız kendiniz için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2: 232). Kurulu bir yuva, sarsıntı geçirdikten sonra tekrar hayatiyetini sürdürme emaresi gösterdiğinde, veliler boşanma kararlarından dönen eşlere maddi ve manevi olarak destek olmalıdırlar.
Kocası ölen kadınlar için de yeniden evlenmek için bir bekleme süresi söz konusudur: “Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden) dört ay on gün beklerler. Bekleme sürelerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara, 2: 234). Kocaları öldüğünden dolayı dul kalan hanımlar, bebek bekliyorlarsa bebeklerinin doğumunun ardından yeniden evlenmek için dört ay on gün beklemelerine gerek yoktur. Bununla birlikte bu süreyi “yas dönemi” olarak görenler ve doğumun ardından her hâlükârda dört ay on günden önce evlenemeyeceğini düşünenler de vardır.
Boşanmaktan vazgeçilmiş ve evliliğin devamına karar verilmiş ise de tüm çabalara rağmen boşanmak uygun görülmüşse de koca, boşanmayı eşine “dünyayı dar etme” gibi görüp haksızlığa ve zalimliğe meyletmemelidir: “İddet sürelerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah’a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.” (Talak, 65: 2). Ayetteki “meşru ölçülere göre ayrılın” emri, boşanılan eşe hakaret ve eziyet etmenin yasak olduğunu ifade etmektedir. Yine “İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun.” emri gereği; boşanma sürecine giren eşlerin, evliliğe devam ya da son verme kararına iki şahidin tanıklığı, kararın uygulanmasına bir ciddiyet getirecektir.
Boşanacak hanım, hayız göremeyecek kadar yaşlı veya genç ise bu hanımın bekleme süresi üç aydır: “Kadınlarınız içinden adetten kesilmiş olanlarla, adet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süreleri üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise doğum yapmaları ile biter. Kim Allah’tan korkarsa Allah ona işinde bir kolaylık verir.” (Talak, 65: 4). Bu üç aylık süre kamerî aylara göredir. Kadınların “süreleri” hayız dönemlerine göre belirlendiği için yaşlılıktan ya da hayız görmemekten dolayı bu hesap yapılamayacağından, Allahu Teala onların bekleme sürelerinin üç ay olduğunu belirtmiştir.
Görüldüğü gibi, Kur’an’da kadınların bekleme süreleri, boşanma konusunun işlendiği ayetlerde yer almaktadır.