Salih Sedat Ersöz
Maddi ve mânevi Vuslat hediyesi
Hz. Mevlâna’nın 741. Vuslat yıldönümü etkinlikleri, dün yapılan Şeb-i Arus töreni ile sona erdi. Şeb-i Arus törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katılması ve bu vesile ile Konya-İstanbul arası yüksek hızlı tren seferlerinin de başlatılmış olması ayrı bir güzellik oluşturdu, böylece şehrimize yeni bir hizmet gerçekleşmiş oldu.
Konya-Ankara arası YHT seferlerinin başlamasından itibaren beklenmekte olan, Konya-İstanbul arası YHT seferlerinin de, 741. Vuslat yıldönümünde başlatılmış olması, Mevlâna diyarı Konya’mıza en güzel Vuslat hediyesi oldu. Konya’nın kazandığı maddi anlamdaki bu büyük hediyeden ayrı olarak, Hz. Mevlâna’yı yakından tanımak isteyenler, mânevi anlamda bir Vuslat hediyesine daha kavuştular.
Hz. Mevlâna ve Mevlevilik alanında ülkemizde en büyük uzman şahsiyetlerden biri olan, Mevlâna düşüncesinin büyük üstadı Ömer Tuğrul İnançer ve ekibi her yıl olduğu gibi bu yıl da, Vuslat törenlerine iştirak ettiler. Değerli Tuğrul İnançer hocamız, kendisine yaptığım TV programı teklifimi kırmadı ve Kanal 42’de yayınlanan Hasbihal programımın konuğu oldu.
Kendisine yönelttiğim sorulara doyurucu cevaplar veren Tuğrul İnançer üstadımız, Hz. Mevlâna hakkındaki yanlış kanaatleri ortadan kaldıran güzide açıklamalar yaptı. Her cümlesi altı çizilecek ve önemle üzerinde durulmaya değer olan üstadın açıklamalarının içinde öyle bir bilgi vardı ki, Hz. Mevlâna’yı araştıranlar için tam anlamıyla bir Vuslat hediyesi idi.
Kendisine şöyle bir soru yönelttim. “Efendim bizler biliyoruz ki Hz. Mevlâna kendi söylemiyle, yaşadığı müddetçe Kur’ân’ın kölesi, Hz. Peygamber’in yolunun toprağıdır. Ayrıca Hz. Mevlana “ben kul oldum, ben kul oldum. Her köle azad edildiği zaman sevinir, İlahi ben sana tam köle olduğum zaman sevinirim” diyor. Vasiyetinde de, “Allah’tan korkmayı, namaza ve oruca devam etmeyi, şehvetten kaçınmayı” vasiyet ediyor. Buna rağmen bazı çevrelerce Hz. Mevlâna İslâm’dan ayrı, dinler üstü bir anlayış içinde veya farklı bir dinin temsilcisi gibi gösteriliyor. Sizi tenzih ediyorum ama, mesela Namaz kılan bir Mevlâna’nın gündeme getirildiğini hiç duymadık. Bu konuda ne dersiniz?”
Üstadın bu soruya verdiği Vuslat hediyesi niteliğindeki cevabı şöyleydi: “Ortada bir kabahat varsa, bir de kabahatli var demektir. Biz ne öğrettik ki, ne isteyelim? Kabahatliyi ararken ilk yapacağımız şey aynaya bakmaktır. Hz. Mevlâna’nın namazı ile ilgili Menâkıbü’l-Ârifîn’de şöyle bir bilgi var. Hz. Mevlâna’nın Şems’ten sonraki yâri Selahattin Zerkubi Konevi anlatıyor: Malum medresede bir oda var, bir de odanın dışında eyvan var. Eyvanın bir tarafı açıktır, avluya çıkar. Selahattin Zerkubi efendimiz diyor ki; Hüdâvendigâr hazretleri ile odada sohbet ediyorduk. Sohbetin tesiri ile kendisine ateş bastı, yüzünün rengi değişti, gözlerinde yaşlar belirdi. Ben namaz kılacağım diyerek dışarıya, eyvana çıktı. Dışarısı eski Konya soğuğu. 40 sene evvel bile bir başkaydı Konya soğuğu. Damlardan kol gibi buzlar sarkardı. Eyvanda namaza durdu. Evliyaullah Hazerâtı’nın belirgin vasıflarından biridir. Bazen Allah’a sığınmak için, bazen Allah ile vuslat için, mükellefiyet dışında vakitli vakitsiz namaz kılarlar. Namaza durdu ama gitti gelmez, uçtu konmaz misali namaz bir türlü bitmedi. Dışarısı kar, buz. Kapıyı araladım baktım secdede idi. Demek ki bitmek üzere diye düşündüm, kapıyı kapattım. Uzun süre geçti hâlâ yok. Bir daha baktım, hâlâ secdede. Eyvah bir hâl oldu zannettim, yanına gittim, eğildim baktım. Nefes alıyor ama ağlamış, gözünden akan yaşlar tahta ile arasında buz olmuş. Kendinde değil. Dudakları kıpırdıyor ama ne dediği duyulmuyor. Belki zikirde, belki duada… Gözünün kenarındaki ince deri rencide olmasın diye hohlaya hohlaya buzu erittim. Secdesinin şeklini bozamadım, kucakladım. Selahattin Zerkubi efendimiz güçlü kuvvetli bir zattır. Secde hali ile kucakladım, içeriye öyle aldım diyor. Hz. Mevlâna böyle namaz kılardı. Ben uydurmuyorum. 600 sene önce yazılmış kitapta yazıyor. Ama bugün bundan bahsetmek yobazlık oluyorsa onların modernliği onların olsun. Ben Elhamdülillah onlardan değilim.”
Bu cevap, Hz. Mevlâna’yı İslâm’dan uzak gösterme çabası içinde olanlara bir tokat, gerçek Hz. Mevlâna’yı anlamak isteyenlere de bir hediye niteliğindedir.
Tuğrul İnançer üstadın, programda baştan sona verdiği çok değerli bilgileri gönlümüze kaydetmek, mânevi Vuslat hediyesinden yararlanmak veya tekrar izlemek için 20 Aralık Cumartesi günü saat 11.00 de Kanal 42 TV başında olmanız gerekmektedir. Ayrıca, çok değerli Yakup Şafak hocamız da, 21 Aralık Pazar günü Hasbihal programımın konuğu olacaktır. Mesnevi uzmanı olan Yakup Şafak hocamızla, “Mevlâna ve Mesnevi” konulu bir hasbihal yapacağız İnşaallah… Dualarınızla birlikte sizleri de bekliyoruz.
Konya deyince hemen Hz. Mevlâna’nın akla geldiği güzel şehrimize, Konyalılara ve Konya’da yaşayanlara maddi anlamda büyük bir Vuslat hediyesi veren Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza, ayrıca manevi anlamda güzel bir hediye bırakan Ömer Tuğrul İnançer üstada şükranlarımı sunuyorum. Sağlıklı ve mutlu kalınız efendim.