yazar-11
Mart ayı hep hareketli mi geçer?
Mart ayı dert ayı derler. Kış mevsiminin bitip ilkbaharın başladığı, toprağın yeniden uyandığı, bağların bahçelerin yavaş yavaş şenlenmeye başladığı bir mevsimin habercisidir Mart ayı. Toprakla uğraşanları bir telaş sarar. Fidanlar toprakla buluşturulur.
Öte yandan Mart ayı ticaret erbabı için önemlidir. Gerçek usulde vergi veren mükellefler, bu ayda vergi beyanında bulunurlar. Bir yıl önceden büyük bir kısmını peşin olarak ödedikleri vergilerin ilk taksitini de ödemeleri gerekmektedir. Velhasıl hesap kitap ayıdır Mart ayı.
Ancak bu rutin telaşenin dışında bu Mart, çok daha fazla hareketli geçmektedir. Özellikle son aylarda meydana gelen olaylar, Türkiye'nin Avrupa Birliği yolundaki çalışmalarında yoğunlaştırılması gereken dikkatleri başka yöne çekmektedir. Son terör olayları ve bu olayların yansımaları, gündemde çok önemli yerler işgal etmektedir. Bunu yanı sıra, büyük illerimizde polisin yaptığı operasyonlarda yakalanan çeteler, akıllarda birçok soru işareti oluşturmaya başlamıştır.
Birey olarak hepimizin, bu ülkenin daha ileriye gitmesi için çalışıp çabalamamız gerekmektedir. Türkiye henüz gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmış değildir. Son otuz yıl içerisindeki kişi başına düşen milli gelir karşılaştırılması yapıldığında, çok önemli mesafeler kaydedilebilmiş değildir. 1970’lerde 500 dolar civarında gerçekleşen kişi başı milli gelirimiz, 2000 yılında 3100 dolar seviyelerine ancak ulaşmıştır. Oysa geçmişte bizden daha düşük gelire sahip olan Güney Kore, şimdilerde birkaç katımız kadar gelir elde edebilmiştir. Bunda durup dinlenmeden çalışmanın çok büyük bir önemi vardır. Geçmişte kısır siyasi çekişmelerle çokça vakit geçiren Türkiye’nin artık daha başka kaybedecek vakti yoktur.
Mart ayında gün geçmiyor ki bir çete haberi, medyaya yansımasın. Özellikle İstanbul’da polisin yaptığı operasyonlarda, metropollerin çete cenneti haline geldiğini gösteriyor. Bu tablo üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Bu tür oluşumların ardında yatan etkenlerin enine boyuna araştırılması gerekmektedir. Toplumda özellikle gençleri çeteleşmeye iten, onları suça teşvik eden nedenlerin irdelenmesi gereklidir. Ancak şunu hemen belirtmek gerekir ki, televizyonların neredeyse günlük yayınlanan dizileri haline gelen mafya dizileri, genç dimağları olumsuz yönde etkilemekte, hatta bir özenti haline getirmektedir. Bundan seneler önce mesai saatlerinin sonunda yayınlanan diziler vardı. Bu diziler yayına girdiği anda, şehirde el ayak çekilirdi. Şimdi mafya dizileri başladığında aynı görüntüler meydana geliyor. İşte bizi bu kadar çok etkileyen medyanın, günlük yaşamdaki yansımalarını mutlaka incelemek gereklidir.
Avrupa Birliği’ne giriş için müzakerelerin başladığı 2006 yılında, bizi bekleyen birçok konu vardır. Bizim aslında bu konuları gündeme taşımamız gerekmektedir. Ancak iktidarının son 20 ayında, biraz da seçimi öne almak için yapıldığını düşündüğüm yeni yeni gündemlerle, kamuoyu oldukça meşgul edilmektedir. Bize düşen; iyi yapılan her icraatı yüreklendirmek, yanlış yapılan her işi de eleştirerek düzeltilmesi için çaba harcamaktır. Örneğin Mart ayında çok önemli bir konu olan vergi politikalarını daha fazla gündeme getirerek, gerekli iyileştirmeleri tartışmamız gerekmektedir. Öyle değil mi?