Salih Sedat Ersöz
Memleket, 12 Eylül ve Hicret
Milli - Manevi değerlere bağlı olanlar için ve aziz milletimiz için; Memleketimiz ve Memleketimize hizmeti düstur edinmek bir sevda, bir aşk niteliğindedir.
Hani, “konu vatansa gerisi teferruattır” denir ya. Bizler için de konu vatana, ülkeye, memlekete, inancımıza, değerlerimize ve milletimize hizmet ise bundan daha büyük bir sevda olamaz.
Memleketimiz, vatanımız bizim her şeyimiz. Her zaman yazıyorum. Vatanımız yoksa hiçbir şeyimiz yok demektir. O sevdiğimiz mallarımızı ve paramızı gerekli olduğu bir gün vatanımız uğruna feda edemiyorsak, onlar zaten bizim olmayacak demektir.
Vatanımız uğruna feda edemediğimiz o dünyalıklar o gün geldiğinde hiçbir işimize yaramayacak. Bugün Suriye’de olduğu gibi… Allah muhafaza etsin.
Memleket gazetemiz de 15 yıldır Memleketimize, ülkemize, vatanımıza ve inancımıza hizmeti gaye edinmiş, 15 yıldır bu sevda uğruna yayın yapmakta, kalemini bu sevda uğruna kullananları bünyesinde barındırmaktadır.
15 yıl önce hangi niyet ve hangi aşkla yola çıkmışsa yine aynı aşk ve aynı sevda uğruna yayınını sürdürmekte olan Memleket gazetemizin, bu sevda uğruna nice yıllar yayın yapmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz eder, kuruluş yıldönümü vesilesiyle sahiplerini, yöneticilerini, çalışanlarını ve emeği geçen herkesi kutluyorum. Memlekete hizmet yolunda nice yıllara İnşaallah…
*** *** ***
Her darbenin kendince gerekçeleri vardır. Ortaya atılan gerekçelere pek inanmamak gerek. Zira bazı gerekçeler olmadığında, oluşturulur. Aynı 12 Eylül'de olduğu gibi. Yapmak isteyene gerekçe oluşturmak kolaydır.
70’li yılların ikinci yarısında Türkiye’de o yıllara kadar görülmemiş derecede anarşi ve terör olayları ortaya çıktı. Buna, bazı gizli mihraklar tarafından ortaya çıkarıldı desek daha doğru olur. Öyle ki her gün onlarca kişi hayatını kaybediyor, toplu katliamlar yaşanıyordu.
Bu gelişmeler gerekçe gösterilerek Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren ve Kuvvet Komutanları 12 Eylül 1980 Cuma gecesi ülke yönetimine el koydular.
O sabah tanklar ve askerler sokaklara emir komuta zincirinde çıktı. Darbe bildirisini Kenan Evren bizzat kendisi okudu. Televizyonda ve radyoda Harbiye Marşı çalarken, sokaklarda, evlerde gözaltılar çoktan başlamıştı.
Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit Hamzaköy’e gönderilirken, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş Uzunada’da gözlem altına alındılar.
Darbenin ardından 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi, 50 kişi idam edildi.
98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.
171 kişinin gözaltında işkenceden öldüğü belgelendi. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişi açlık grevinde öldü.
Gazeteler üzerinde büyük baskı ve sansür uygulandı, kapatıldı. 13 büyük gazete için 303 dava açıldı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi. 31 gazeteci cezaevine girdi, 300 gazeteci saldırıya uğradı. Üç gazeteci silahlı saldırıda öldürüldü.
Kenan Evren’in o tarihlerde söylediği “asmayalım da besleyelim mi?” ve yıllar sonra söylediği, “bir sağdan bir soldan astık” sözleri meşhurdur.
Bugün dahi kendisinden kurtulamadığımız 1982 Darbe Anayasası, hukuksuz tutuklamalar, 34 kişinin işkence altında can verdiği Diyarbakır Zindanları…
Ve bir not daha… 12 Eylül gecesi asker harekete geçmeden dakikalar önce, dönemin ABD Ankara Büyükelçiliği, darbeyi CIA Türkiye Masası Şefi Paul Henze'e "Bizim çocuklar başardı" sözüyle duyurmuştu.
İşte bir darbenin üzerinden geçen 38 yıl sonra hatırladıklarımız bunlar. Allah bu ülkeye bir daha hiçbir darbe yaşatmasın.
*** *** ***
Hicret, Efendimizin Mekke’nin zulüm devletinden uzaklaşıp, Medine’de kurduğu Saadet devletine adım atışıdır.
Allah Rasûlünün; Mekke’nin inkâr bataklığından ayrılarak, iman filizini yeşertmek için Medine’ye yaptığı kutsal yürüyüşün adı Hicret’tir.
Karanlıklardan aydınlığa, zulümden saadet ve mutluluğa, çilelerden huzur ve refaha atılan adımın adıdır Hicret…
Hicret; vahşet, küfür ve zulüm düzeninin yerle yeksan edildiği ve asr-ı saâdet nizamının kurulduğu tarihi olayların başlangıcıdır.
Hicret; kötülüklerden iyiliklere, yanlışlıklardan doğruluğa, düşmanlıktan dostluğa ve kardeşliğe, inkârdan imana, Allah’a isyandan sadâkate, zulümden adalete, haksızlıktan Hak’ka yürüyüşün adıdır.
Hicret; Mekke’de 13 yıl süren ve ancak belli sayıda kişinin iman ettiği ferdi faaliyetten sıyrılıp, Medine İslâm devletinin kuruluşunun adıdır.
Ve Hicret; vefasızlık, ihanet, inkâr, boykot ve zulüm düzenini terk ederek, Ahde Vefa’ya yönelişin adıdır.
Yeni hicri yılın hayırlara vesile olmasını ve dünya Müslümanlarının içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtuluş yılı olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyor, Hicret şiirimle sizleri baş başa bırakıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.
HİCRET
Yeni Hicri yılımız, mübarek olsun,
Tüm İslâm âlemi, huzurla dolsun.
Hicret, ferdiyetten devlete gitmektir,
İyiliğe yönelip, kötülüğü terketmektir.
Mekke’de İslâm’ı boğmak istediler,
Peygamberi öldürmeye niyetlendiler.
Kuşattı müşrikler, Efendimizin evini,
Ötelerden haber geldi: Başlat hicretini.
Efendimize emir verince, Hak Teala,
1440 yıl önce, Mekke'den çıktı yola.
Yanında, Ebubekir Sıddık vardı,
O, Rasûl’ün en büyük yaranıydı.
Sevr mağarası onları bağrında gizledi,
Müşrikler, adım adım izlerini gözledi.
Mağaranın girişine kadar geldiler,
Gözleri mühürlenmişti, göremediler.
Ebubekir Sıddık, çok endişelidir,
Üzülme dedi Rasûl, Allah bizimledir,
Müşriklerin akılları ermedi gizemlerine,
Rabbimiz, emniyet indirdi üzerlerine.
8 günde çölü aşarak, geldiler Medine’ye,
Karşılandılar, Ay doğdu üzerimize diye.
Peygamber olarak, gönderildin Sen bize,
Boyun eğmemiz gerekir, şükür halimize.
Mekke’deki 13 yıllık işkence sona erdi,
Hicretle kuruldu, Medine İslâm devleti.
Bitti zulüm dönemi, başladı Asrı Saadet,
Yarab, bizi Efendimizle beraber haşret.
Yeni hicri yılımız bize hayırlar getirsin,
İslâm âleminin sıkıntılarını alıp götürsün,
Artık bitsin tüm zulümler yüzümüz gülsün,
Müslüman unutma sen en güzel bir gülsün.
Dünyaya huzur getirecek olan sensin sen,
Zalimleri alt ederek yerle bir ediversen.
Tüm zulüm düzenleri kahrı perişan olsun,
İnsanlık huzur, güven, mutlulukla dolsun.
Salih Sedat Ersöz