Adem Alemdar
Memleket’ten mektup var...
Duanın gücü!
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya endirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler, bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
“Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaat!”
...
Gülüyorsunuz, ama yıllarca bu şehirde niye bir genelev yok diye zırvalayanlar siyaset yaptı. Başörtülülerin devlette ne işi var, gitsinler başka kapıya diyenler köylerde, kahvelerde, cami önlerinde cemaate ‘oyunuza talibiz’ dediler...
Abdest almayı bilmediği halde cenaze namazlarını kaçırmayan vekiller seçtik, ardından da, “Ya Rabbi yardım et bize” diye dualar…
Ağzımızla Allah’tan yardım istedik, oylarımızla bizimle alay edenleri seçtik. Sonra da dualarımız niye kabul olmuyor diye birbirimize baktık…
Oysa dua, başımız sıkışınca Allah’tan bişeyler isteyivermek değil, bilakis istenilen şeyin gereğini yapmaktır. Ardından da Allah’tan karşılığını beklemek…
…
Bundan böyle Pazartesi günleri sizlerle birlikte olacağız nasip olursa; Memleket’ten mektup var köşemizle…
Memleket’ten mektuplar alacağız ve birlikte okuyacağız. Kimi zaman kızıp kimi zaman sevineceğiz. Bazen sizden de gelecek, ama ilk mektup bizden…
...
Değerli okurlar,
Geçtiğimiz ay “Goca Gonya gazeteye sığar mı?” diyerek başlattığımız abone kampanyasını bu hafta bitiriyoruz. Adnan Özkafa abimin yıllarını vererek bir araya getirdiği eşsiz eser Gonya Kitabı, eline alan herkes tarafından beğenildi... Sağ olun, var olun, maksadımız hâsıl oldu; bu kampanya ile Memleket’e yüzlerce yeni abone geldi. Artık şehrin en çok satan gazetesiyiz. Web sitemizden sonra şimdi gazetemiz de birincilik unvanını aldı.
Bildiğiniz gibi www.memleket.com.tr sitemiz zaten üç yıldır Konya’nın açık ara birinci sitesiydi. Günlük 100 binden fazla hitiyle sadece Konya’nın değil, bölgenin de önemli haber kaynaklarından birisi olan sitemiz, fark etmişsinizdir bir taraftan yenileniyor; yakında yeni özellikleriyle de hizmetinizde olacak.
Birkaç gün sonra 39. sayısı çıkacak Memleket DERGİ ise alanında tek olmaya devam ediyor…
Geçen hafta tüm bu iyi haberlere bir yenisi daha eklendi. Memleket, MÜSİAD tarafından yılın gazetesi seçildi. Gazetemiz adına ödülü bizzat ben aldım. İlgililere buradan teşekkür ederim...
Gördüğünüz gibi emeklerimiz boşa gitmiyor, kısa zamanda karşılık buluyor...
Geçtiğimiz yıllarda da kalite ödülleri, en iyi sayfa, en iyi spor sayfası ödülleri almıştık...
Sizin için en iyiyi yapmaya çalışıyor, karşılığını da alıyoruz. Sizlerle geldik bugünlere; ne kadar teşekkür etsek azdır sizlere.
Haftaya görüşmek dileğiyle…