Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Milletvekili Seçilme Yaşı 18’e İniyor
Türkiye 16 Nisan’da anayasa değişikliğini onaylamak için referanduma gidiyor. Cumhurbaşkanlığı sistemini düzenleyen anayasa değişikliği kanununda milletvekili seçilme yaşı 25’ten 18’e indiriliyor. Dolayısıyla bu maddede halk tarafından onaylanacaktır. Referandumdan evet çıkması halinde -ki büyük oranda evet çıkacağı bekleniyor- 18 yaşındaki gençlerimiz de önümüzdeki seçimlerden itibaren milletvekilliği için aday olabileceklerdir. Bu yaş, biyolojik ve psikolojik manada gençliğin baharını yaşadığı bir dönemdir. Tarihsel süreçte sosyolojik değişimler toplumlar tarafından hep dirençle karşılanmıştır. Görebildiğimiz kadarıyla içinde bulunduğumuz toplumsal kesitte bu yaştaki gençler hâlâ çocuk muamelesine tabi tutulmakta ve müstehzi bir edayla yapılan işin yanlışlığı vurgulanmak istenmektedir.
Gerçekten toplumsal algıda 18 yaş çocukluk mu, gençlik mi yoksa yetişkinlik çağına mı tekabül etmektedir? Bu yaştaki insanlara sorumluluk yüklenebilir mi? Şayet yüklenirse, bu yaştaki insanlar sorumluluklarının şuuruna varabilirler mi? Sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilirler mi? Bu sorulara cevap verme sadedinde biz İslam tarihine kısa bir yolculuk yapmayı düşünüyoruz.
Bilindiği gibi Hz. Peygamber İslam’ı kitlelere duyurma görevini yerine getirirken daima yeniliklere açık olmuştur. Özellikle idealist ve enerjik bir kesimi oluşturan gençlerden istifade etmiş ve çok yakın destek görmüştür. Onlara görev vermek suretiyle büyük değer vermiştir. Çünkü İslam’ın yeni jenerasyona ihtiyacı vardı.
İslam’a büyük destek veren Mekke’deki gençlerin yaş ortalamaları 10 ila 30 arasındadır. Örneğin Hz. Ali, İslam’a girdiğinde 10 yaşındadır. Her türlü tehdit ve tehlikeye rağmen Mekke’de ilk Müslümanlara evini açarak İslam’ın bir karargâhı mahiyetini taşıyan dâru’l-erkâm sahibi Erkam b. Erkâm 17 yaşındadır. Câfer b. Ebî Talip, Habeşistan kralı Necâşi’ye ve bir grup seçkin önünde İslam’ı anlattığı zaman 25 yaşındadır.
Bir hatırlayalım. Mekke’de ilk Müslümanlara akıl almaz işkence ve hak ihlalleri yapılmaktadır. Hukuk ayaklar altına alınmıştır. Hukukun üstünlüğü değil, üstünün hukuku uygulanmaktadır. Bunun üzerine Hz. Peygamber inanç ve fikir hürriyetinin, dahası yaşama hakkının olmadığı bu toplumdan Cafer b. Tayyar başkanlığında bir grup Müslümana Ehl-i Kitap bir kavim olan ve hukukun üstünlüğünü hayata hâkim kılan Necâşî’nin ülkesine hicret etmelerini emretmişti. Bunu haber alan Mekke zorbaları, hicret eden Müslümanları Mekke’ye geri getirmek için Habeşistan’a bir heyet göndermişlerdi. Kral’a bunları geri ver. Bu anarşistlerin (!) dini ne sizin ve ne de bizim dinimize benziyor, dediklerinde Necâşî, muhacirleri teslim etmek yerine dinlemeyi tercih etmiştir.
Medine’nin hicret yurdu haline gelmesinde Yesrib’den Aydınlanmış Şehir’e dönüşmesinde, İslam’ın girmediği ev kalmadı dedikleri bu şehre muallim olarak gönderilen Mus’ab b. Umeyr 25 yaşındaydı. Bütün bu hizmetler onun önderliğinde gerçekleşmişti.
Zeyd b. Sâbit Hz. Peygamberin emriyle iyi derecede İbranice ve Süryanice dillerini öğrendiği ve Kur’an’ın toplanmasında komisyon başkanlığı yaptığında 22 yaşında idi. Düşünelim, Allah Resûlü onu hem elçilik göreviyle görevlendirmek için yabancı diller öğrenmesini tavsiye ettiği yaş ve hem de Kur’an gibi ilahî bir kelamın bir Mushaf haline getirilmesi noktasında kendisini önemli göreve getirdiği bu gencin yaşı 22’dir. Tarihte de görüldüğü gibi genç sahabe Zeyd b. Sâbit elçilik başta olmak üzere bütün bu görevleri başarılı bir şekilde yerine getirmiştir.
Hangi sahabeyi anlatalım. Muaz b. Cebel (r.a)… İlk defa Yemen’e Allah Resul’ünün emriyle İslam davetçisi ve hukukçusu olarak gönderildiği zaman 26 yaşındadır. Yemen’in İslam’la aydınlanmasında büyük rolü olmuş bir sahabedir, Muaz.
Suriye seferinde ordu komutanı olarak görevlendirilen Usame b. Zeyd hazretleri 18 yaşındadır.
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber’in din hizmetleri alanında istihdam ettiği bu gençler ve adını bilmediğimiz nice meçhul kahraman sahabe gençleri İslam’ın cihanı aydınlatmasında büyük rol oynamışlardır. O halde eğer biz gençlerimizi kendi medeniyet ve kültür köklerimize bağlı olarak iyi yetiştirir ve dünyaya açık, yenilikçi bir fikir ve ruhla donatırsak, inanıyorum ki medeniyet alanında İslam dünyasını ileri, daha ileri noktalara taşıyacaklardır. Yeter ki biz gençlerimize güvenelim ve değer verelim.