Mustafa Yiğit
Moslow’un ihtiyaç sıralamasında Kitap okumak neden yok?
Kitap okumak, benim için yemek, içmek kadar ihtiyaç duyduğum bir meşgale.
Özellikle çocukluktan gençliğe geçtiğim dönemde üst üste geçirdiğim ameliyatlar sırasında en yakın dostlarım hep kitaplar oldu.
Kitapsız bir dünyayı düşünemediğim o günler , aynı zamanda hayatımın en güzel en anlamlı günleriydi.
Jule Verne, Kemalettin Tuğcu, Fakir Baykurt derken, Tarık Buğra, Cemil Meriç, Alev Alatlı, Victor Hugo, Balzac, Dostoyevski, Tolstoy gibi edebiyatın zirvelerine birden bire yol alıvermiştim…
Kitapların dünyasındaki her yolculuğum beni her seferinde başka bir insana dönüştürüyordu.
Hani denir ya “Bir kitap okudum hayatım değişti”.
Bende bu durum tam anlamıyla şöyle oluyordu; “ yalnızca bir kitap değil, her okuduğum kitap hayatımı değiştiriyordu.”
Ben her kitabın sonunda insanlığın yeni bir yüzüyle karşılaşıyor, yeni bir ben oluyordum.
Dünyaya her kitap sonrasında başka bir gözle bakıyor, kimi zaman işçilerin feryadı oluyordum, kimi zaman modern zamanların “bigbrother”larıyla savaşıyor , kimi zaman acımasızca cezalandırılan kadınların sızılarını yüreğimin ta derinliklerinde hissediyor, kimi zaman bir aşkın girdabında divaneye dönüyor, kimi zaman bir tarihi kahraman olarak ülkeleri fetih ediyordum.
Böylesine insanı değiştiren kitap okumak ihtiyacı Moslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde neden ayrı bir başlık olarak yer almamış onu da anlamış değilim.
Daha önce bütün bu yazarları okuyorken tabii ki bir kaçı hariç hiçbiriyle tanışma şansım olmadı.
Ancak şimdilerde okuma listemdeki kitaplara bakıyorum, yazarların neredeyse çoğunu tanıyorum, çoğu arkadaşım. Bu ilginç ve güzel bir duygu.
Mesela şu an elimdeki kitaplardan biri, bu gazete sayfasında da yıllarca beraber yazdığımız Mehmet Ali Köseoğlu dostumun Çizgi Yayınlarından çıkan “Menteşe’deki Muğla” isimli kitabı.
Bugün okumaya başlayacağım, eminim o güzel diliyle, o güzel üslubuyla çok güzel bir şehir kitabı yazmıştır.
Yine diğer bir kitap, Ayarsız Dergisinde birlikte yazılarımızın yayınlandığı bir başka güzel adam Sergen Çirkin’in Yapı Kredi Yayınlarından çıkan “ Güney Sibirya Arkeolojisi ve Şamanizm” kitabı.
Bu iki kitap da benim çocukluğumdan gençliğe geçtiğim dönemlerin kitapları kadar heyecan verici şu an benim için.. Haydi bismillah…