Prof. Dr. Ali Akpınar
Muazzam Ka’be’nin söyledikleri
Bir çekim ve dolum Merkezi Muazzam Ka’be. Asırlardır dünyanın dört bir yanından insanları bir mıknatıs gibi çekiyor, kendine cezbediyor. Hz. Âdem’den beri de kendisini ziyaret eden insanları manevî füyuzatından doyurmaya devam ediyor. İnsanlar O’nun yanında Şu Beytin Rabbine ibadet etsinler ilahî emrinin gereğini yerine getiriyorlar. Zahiri estâr ve ahcar, batını envar ve esrarla dopdoluolan Ka’be. Görünüşte örtü ve taşlardan ibaret,ama arka planında nice sırlar ve nurlarla dopdolu olan Ka’be.
Milyonlarca Tevhid erinin, Ka’be’yi ziyaret ve tavafları, O’nun Rabbine kulluk göstergesidir. Yoksa Ka’be, dört mütevazı taş duvardan oluşur. Tarih boyunca da O’nun taşları değişmiştir. Ka’be,ibadet disiplinini sağlayan bir şiar, bir göstergedir. O, müslümanların kıblesidir. Dünyanın dört bir yanında insanlar O’na dönerek namaz kılarlar. Hac ibadetini ifa ederken de O’nun etrafında dönerler. Yine bir disiplin içerisinde.
Ka’be sol tarafa alınarak tavaf edilir ve hep aynı yönde tavaf edilir. Ka’be, bir dolum, bir manevi enerji merkezi olarak sola alınır. Zira solda kalp vardır. Ka’be’nin füyuzatı doğrudan kalbe akmalıdır, bunun için kalp O’na açılmalıdır. Tavfta kalp O’na bağlanır, beden O’nun etrafında çırpınır, döner; göz O’na bakar, akıl O’na odaklanır. Artık namaz kılarken bile Ka’be’ye nazar edilir. Ka’be, mekandan münezzeh olan Yüce Allah’ın evi/Beytullahtır,O’nu ziyarete geleniseYüce Allah’ın misafiridir. Nitekim Tavaf duasındaki şu acümle nemuhteşemdir: İlahî emrin üzere Evini/Seni ziyarete geldim. Her ziyaretçininin ev sahibinden bir ikram beklentisi vardır.Ben de Senden bağışlamanı dilerim…
Tavafa katılan ve tavaf seline kapılan müslümanlar, değişik bölgelerden gelmiş farklı renklerdeki ümmet temsilcisi kardeşleriyle bir ve beraber olmanın mutluluğunu yaşarlar. Her mevsim sıcaktır Ka’be şehri. Mevlânâmızın dediği gibi: Tekbaşına br insan, bir damla su gibi kalır, kenarda tek başına durursa o yakıcı sıcakta buharlaşır, kaybolur gider. Ama insan seline karışırsa, bir deryanın parçası olur ve çağlar durur. Zira deryayı da su damlacıkları oluşturur.
Tavaf yedi şavttır, yani Ka’be’nin çevresinde yedi kere dönmekten ibarettir. Göklerin ve yerin sayısı kadar. Haftanın günleri kadar. Bu bir taraftan Kâinattaki düzene uymanın göstergesi, diğer taraftan da haftanın yedi günü, tüm zamanlar boyunca kesintisiz Yüce Rabbe bağlı kalacağının ifadesidir. Nitekim hadiste, Ka’be’nin köşesindeki Hacerü’l-Esved taşının Yüce Allah’ın insanlara uzatılmış eli olduğu belirtilir. Buna göre Hacerü’l-Esvedi öpen yahut uzaktan selamlayan mümin, adeta Yüce Rab ile tokalaşarak akdini tazelemiş olur. Bundan sonra bu ziyareti yapan kimseye bu sözünde durmak kalır.
Hacerü’l-Esved karşısında müminler iki ellerini kaldırmış vaziyette o mübarek taşı selamlarlar. Bu, Rabbim her konuda itirazsız ve pazarlıksız Sana teslim oldum demenin göstergesidir.
Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmeden ibaret olan sa’y ise tedirginligin bir göstergesidir. Çocuğu ve kendisi için su arayan Hz. Hacer Ana gibi, bir tedirginlik, bir şaşkınlık ifadesidir. Bir o tepeye bir bu tepeye, bir sağa bir sola. Bir taraftan analık şefkati ile koşuşturmak, öbür taraftan bir endişe içerisinde olmak. Acaba ben makbul bir kul muyum, kitabı sağ tarafından verilecek cennetliklerden mi, yoksa sol tarafından verilecek cehennemliklerden miyim? Tavaf yaptım, acaba oldu mu, kabul edildi mi, endişesi. Aslında bütün ibadetlerde bu tedirginlik olmalıdır. O’na yaraşır kulluk ve ibadet yapamamanın verdiği tedirginlik.
Daha neler söyler Ka’be ziyaretçilerine kim bilir! Muazzam Kabe şehri Mükerrem Mekke Şehrinden selam ve duaile.