Yücel Kemendi
Mustafa Bülent Ecevit
Eski başbakanlardan Bülent Ecevit, ölümünün 6. yılında sevenleri tarafından anıldı.
Onun için ben de bugün Mustafa Bülent Ecevit'i yazmak istedim.
***
Ecevit için yazacaklarıma nasıl başlayayım diye düşünürken önce ilk aklıma geleni yazdım.
Ecevit “Demirel gibi siyasi hayatımızda ağırlığı olmuş, sosyal bünyemizde de büyük yaralar açmış bir lider” diye başlamak istedim.
***
1960 darbesinin ardından gelen seçimler den sonra, Adalet Partisi çoğunluğu kazanmış birinci parti olmuştu, teamül gereği hükümeti kurma görevi Adalet partisine verilmesi gerekirken sanki 28 şubatı hatırlatırcasına Milli Birlik Komitesi tüm parti liderlerini Çankaya'da topladı, ve ağzındaki baklayı çıkardı.
“Eğer seçimlerde ikinci parti olan CHP'nin lideri İsmet İnönü'nün başbakanlığında bir hükümete razı olmazsanız bu seçimler iptaldir” dedi.
***
Aynen 28 Şubat hükümet darbesi sonrasında görüldüğü gibi. Durumu silah gücüyle kabullenenler ünlü “Çankaya Protokolü”nü imzaladılar. Sonrada malum hükümet kuruldu, bu hükümette Çalışma Bakanı olarak 36 yaşında Mustafa Bülent Ecevit adında genç bir milletvekili siyaset sahnesine çıktı.
***
Yıllarca CHP’nin savunduğu sendikalar yasasını da bu dönemde çıkartan Ecevit işçi babası Ecevit olarak tanınmasında önemli bir rol oynadı. Ecevit sendika çıkışından sonra Çalışma Bakanı olarak girdiği siyaset sahnesinde ikinci hamlesini Genel Başkan İnönü'ye yaptı.
***
CHP genel başkanı İnönü’ye “Biz kapıkulları değil, bir siyasi partinin özgür üyeleriyiz!” diyerek bayrak açtı bu dik duruşundan sonra İnönü pes etti ve siyasi hayatını noktaladı.
Sonra 12 Mart 1971 darbesi geldi. Normal hayata geçildiğinde yani 1973 seçimlerinde Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurarak herkesi şaşırttı.
***
Bu koalisyon, Amerika'nın emri ile Türkiye'ye getirilen haşhaş ekim yasağını kaldırdı. Ardından da Kıbrıs'ta Barış Harekatı'nı gerçekleştirerek ABD'ye iki defa kafa tuttu. Bütün bunlar yaşanırken Ecevit, Karaoğlan olarak ünlendi. Yaptıklarında % 51 Erbakan’ın katkısı olduğunu unuttu, tek başına iktidar olabileceği hevesine kapılarak Erbakan'la ortaklığını bozdu
***
Ancak Ecevit istediğine kavuşamadı
Önce 1. MC (Milliyetçi Cephe) Hükümeti sonra ikinci MC hükümetleri kuruldu. Bu hükümetlerin devam etmesinden rahatsız olan Ecevit; Adalet Partisi'nden transfer ettiği 11 milletvekili ile “Güneş Motel” hükümetinin başbakanı oldu. Gümrükleri delik deşik eden Tuncay Mataracı'nın Gümrük Bakanlığı döneminde Ecevit “Çalmaz ama çalınmasına göz yumar” sözleriyle anılmaya başladı
***.
12 Eylül darbesinde diğer liderler gibi o da sürgüne gönderildi ardından siyaset yasağı getirildi. Ecevit bu dönemde asıl mesleği gazeteciliğe tekrar başladı önce Arayış dergisi, sonra Ulus Gazetesi'nde başyazarlık yaptı. Bir anda dergisi kapatıldı ve kendisini hapiste buldu
***
1992 yılında yapılan referandumla siyasi hakların yeniden verilmesi üzerine Rahşan Ecevit'in emanetçi olarak genel başkanlığını yürüttüğü Demokratik Sol Parti'ye genel başkan oldu ve böylelikle CHP ile yollarını ayırdı.
***
28 Şubat döneminde Mustafa Bülent Ecevit'e şans bir kez daha güldü.
Abdullah Öcalan'ı Amerika tarafından paketleyip teslim edilmesiyle, yıllar önce Kıbrıs Fatihi Karaoğlan olarak lanse edilen Ecevit bu defa da Apo'yu getiren kahraman başbakan oluverdi. Meclis'teki başörtülü kadın milletvekili Merve Kavakçı'nın üzerine yürüyüp: “Burası devlete meydan okuma yeri değildir, bu kadına haddini bildiriniz” haykırışını yaptı. Meclis'te bu kahramanlığı(!) yaparken bir yandan da seçimlerde Türkiye’den bir cemaati arkasına alarak “Din elden gidiyor” yaygaralarına çanak tutuyordu.
***
Bir zamanların ünlü Kıbrıs Fatihi(!) ve Apo'yu getiren(!) kahraman başbakan, maalesef güçten düşüyor başbakanlığı yapamaz hale geliyordu. Döneminde bankalar batıyor, ekonomi felç oluyor, yurt dışından getirilen Kemal Derviş’e bel bağlanıyor, İMF’nin en iyi müşterisi haline geliyorduk…
Görev yaptığı dönemdeki ekonomik hayat gibi, ayakta duramaz hale gelen Şair Gazeteci başbakanımız Mustafa Bülent Ecevit 5 Kasım 2006 günü bu hayattan göçüp gidiyordu.