Musul operasyonunun parçaladığı aileler
Eşini kaybeden Ummu Azra:"Sokağa çıktığımda gördüğüme inanamadım. Eşim kanlar içinde yerde yatıyordu. Ağlamaya ve feryat etmeye başladım sonra da bayılmışım, kendime ancak ertesi gün gelebildim."- Bir diğer kadın Rana:"Birkaç gün içinde yanıma gelecekti v
NİNOVA (AA) - İBRAHİM SALİH/AHMED KASIM - Irak'ın Musul kentinde 17 Ekim'de başlatılan DEAŞ operasyonunda eşini kaybeden kadınlar, militanlardan kaçarak yerleştikleri kamplarda hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Musul'un dış kesimlerine kurulan kamplarda hemen her çadırda eşini kaybetmiş bir kadına rastlamak mümkün.
Genç yaşta eşini kaybeden kadınların çoğu DEAŞ militanlarıyla evlenmeye zorlanmamak için yaşadıkları yerleri terk ederek çadır kentlere sığınıyor. Eşi Halid Muhammed'i DEAŞ mensubu bir keskin nişancının açtığı ateş sonucu kaybeden Ummu Azra, savaşın mağduru kadınlardan sadece biri. AA muhabirine konuşan Ummu Azra, eşinin su almak için evden çıktığını ve 10 dakika sonra başından vurulduğunu söyledi.
"Sokağa çıktığımda gördüğüme inanamadım. Eşim kanlar içinde yerde yatıyordu. Kan bütün yüzünü kaplamıştı. Ağlamaya ve feryat etmeye başladım sonra da bayılmışım, kendime ancak ertesi gün gelebildim." diyen Ummu Azra, eşini kaybettikten sonra iki küçük çocuğuna bakacak gücü olmaması ve DEAŞ militanlarıyla zorla evlendirilmemek için evini terk ederek Musul'un doğusundaki Hasan Şami Kampına sığındığını kaydetti.
Bir diğer çadırda yaşam mücadelesi veren Rana isimli kadın, operasyon başlamadan birkaç gün önce amcasının oğluyla evlendiğini ve El-Kuds Mahallesi'ne yerleştiklerini, çatışmaların şiddetlenmesiyle kendisinin Şikak el-Hadra Mahallesi'nde ailesinin yanına gittiğini, eşinin ise işlerini bitirmek için kentte kaldığını aktardı.
"Birkaç gün içinde yanıma gelecekti ve beraber kenti terk edecektik ama iki gün geçmeden eşim ve 6 kişilik ailesinin, uluslararası koalisyon güçlerine ait uçakların evin yakınında DEAŞ'a ait tuzaklanmış bir tankere düzenlediği saldırıda hayatlarını kaybettiklerini öğrendim." diyen Rana tek tesellisinin eşinin çocuğuna hamile olması olduğunu, doğacak çocuğuna kız ya da erkek olsun eşinin ismini koyacağını belirtti.
- Yerlerinden ve hayatlarından koparılan kadınlar
Musul'a kendisini bağlayan güzel hiçbir şey kalmadığı için kenti terk ettiğini ifade eden Rana, "Ömrüm boyunca çorak arazide yaşamak zorunda da kalsam Musul'a geri dönmeyeceğim." diye konuştu.
En büyüğü 9 yaşında 3 çocuk annesi Halide ise eşini Irak güçlerinin "yanlışlıkla" öldürdüğünü gözyaşları içinde anlattı. Gece karanlığından istifade ederek Ez-Zehra Mahallesi'ndeki evlerini terk ettiklerini belirten Halide, eşinin yolu kontrol ettiği sırada Irak güçlerinin onu DEAŞ militanı sanarak vurduğunu aktardı. Halide, eşini öldüren askerlerden birinin kendisi ve çocuklarını Erbil'de bir eve yerleştirerek 6 aylık kirasını karşıladığını vurguladı.
Musul'da 17 Ağustos'ta DEAŞ militanlarının En-Neccar Mahallesi'ndeki evlerini basarak eşini bilinmeyen bir yere götürdüklerini anlatan Z.M. de "Eşim kaçırıldıktan 2 gün sonra 3 militan eve geldi ve kayınpederime 'ertesi gün kent merkezindeki Bab et-Tub bölgesine gelerek oğlunu görmesini' söyledi. Kayınpederim ertesi gün söylenilen yere gitti ve 2 saat sonra döndüğünde oğlunun DEAŞ militanları tarafından öldürüldüğünü öğrendik" dedi. Z.M., en çok üzüldüğü şeyin eşinin cenazesinin kendisine verilmeyişi olduğuna işaret etti.
Hasan Şami Kampı yetkililerinden Adiy Yunus et-Tai, kampta eşini kaybetmiş 361 kadın olduğunu ve bunların yaş ortalamasının 18 ila 35 arasında değiştiğini kaydederek, bu durumun aile yapısının çökmesine neden olduğunu belirtti.
Tai, kamplardaki insani yardım ekiplerinin bu kadınların isimlerini bu alanda faaliyet gösteren kuruluşlara vererek onların gerekli maddi ve manevi desteği almasına çalıştıklarını sözlerine ekledi.
AA
Kaynak: