Fahri Kubilay
Nasıl yaşadığınıza bakın...
Nasıl yaşadığına bakmadan nasıl gömüldüğüne bir bakalım..
En meşhur(!) imamı getirirler cenazesine, Sesi davudi, makamı ünlü, şöhreti yurt dışında tanınmış adamlar…Çiçekçilere de gün doğmuş ,Binlerce firmanın ve kuruluşun gelecekteki menfaatleri açısından büyük büyük çelenkler gönderilmiş ve bu çelenklerin üzerinde parti isimleri, holding isimleri, firma ve kuruluş isimleri yazılmıştı..Cenaze törenine gelip de cenaze namazına katılmayanlar büyük çoğunluk…
Bu adam toprağa karışık, yok olup gidecek miydi?Yaptıklarının karşılığı yok muydu?
Ölümle her şey bitiyor muydu? “Beyefendinin tabutun üzerindeki örtüde” Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın Resulüdür.” yazılı.
Cenaze namazı için hazırlıklar tamamlanmıştır. Namaz kılacaklar saflardaki yerlerini alırlar. Kılmayanlar ise en arkada sessiz bir bekleyişte.
“Er kişi niyetine...” dedi müezzin efendi!. Gür sesli imamın “Allâhuekber” tekbiri, en arkada duranlar, Allah'tan başka büyükler tanıyanlar ve kendilerinin büyük olduğuna inananlar tarafından da duyuldu.
“Allah büyüktür” tekbiri imamın gür sesiyle üç kez tekrarlandı. Namazı kılanlar da içinden tekrarladı bunu.
Ve imam döndü “Merhumu nasıl bilirsiniz? Hakkı hukuku olan helal etsin” dedi.Bütün ağızlar gayrihtiyari açıldı.“İyi biliriz,”“Helal olsun,”
“Allah rahmet etsin, “Ruhu için fatiha” denildi.
Milyar dolar sermayesi olan, binlerce dönüm araziye sahip mevta için iki metre uzunluğunda elli santim genişliğinde yani toplam bir metrekare olan bir çukur kazılmıştı. Mutad olduğu üzere cenaze defnedildi. Herkes son görevini yapmanın verdiği huzur ile kabirden yavaş yavaş ayrılıyordu.
Mezar imamından başka meyyitin kabri başında kimse bırakılmadı.
İmamın yalnız başına kabrin başında kalışı bazı meraklı gazetecilerin dikkatini çekmişti. Gazetecilerden birisi orada bulunan bir din görevlisine yanaşarak sormaya başladı;
“Kabrin başındaki imam ne yapıyor?”
“Telkin veriyor...”“Anlayamadım. Biraz açar mısınız?”“Efendim, ölüye bazı hatırlatmalarda bulunacak.”
“Neyi hatırlatacak?”“Allah'ı Peygamberi Kitabı, Dini...”“Bu hatırlatma ona ulaşıyor mu?”“Ümit ediyorum efendim.”“Yani diriden ölüye mesaj mı?”“Ey filan kadının oğlu falanca. Hatırla, zikret, şahadeti söyle. Hatırla, Allah'tan başka İlah yoktur. Allah'tan başka yaratıcı, rızk verici, öldürücü, diriltici yoktur.
Ey filan kadının oğlu, de ki.,
Ben yegane yaratıcı, rızık verici, öldürücü ve mutlak hakim olarak sadece Allah'ı tanıyorum. Allah'tan başka İlah yoktur.
De ki;Rabbim Allah, dinim İslam, peygamberim Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)..
De ki.,Bana rehberlik eden Kitab'ım, Kur'an'ı Kerim'dir.
Hatırla bunları ey ölü, ve de ki.
Terbiye edicim, koruyucum, kendisine itaat ettiğim, hüküm ve yetki sahibi bildiğim Sen'sin Rabbim.
Ey filan kadının oğlu de ki.
Ya Rabbi ben ancak Sana kulluk edileceğine, Sen' den yardım dileneceğine, Sana itaat edileceğine inanırım.Sen benim yegane Rabbimsin.
Hatırla ey ölü, hatırla bunları...
Verilen telkin ile bunlar hatırlatılır ölüye.
Ölülere açık tebliğ!.
Ölülere olduğu için bir sakıncası yok.
Ölülere olduğu için telkin veren imam efendi rahat.
Acaba bu efendi Sağlığında kimi Rab kabul etmişti?
İlahı kimdi?
Kime kulluk yapıyordu?
Hangi dine bağlıydı?
Hangi dini yaşıyordu?