yazar-62
Ne varsa Konya’da var
Türkiye zaman kaybetmek konusunda kararlı davranıyor. Klasik Soğuk Savaş zihinsel kalıplarını terk edemeyenler yüzünden önümüzdeki fırsatları yakalayamıyoruz. Ülkemizde bireyselleşme, birey kalitesine inanç artıyor. Sivil toplum güçleniyor ve yerel liderler gelişiyor Anadolu’da.
Bu sevindirici lider kimliklerden birine de Konya’da rastladım. Ülkemizin en önemli konusu olan tarım alanında ufuk açan teorik ve pratik bilgileriyle Recep Konuk konuyu hükümetlerin meselesi olarak görmediğinden sahiplenmiş sorunu. Şeker pancarı ondan sorulur halde kısacası. Toprak insanına prestij kazandıran Recep Bey Türkmen kökenli. Dünyayı gezen ve izleyen biri. Gelişmiş tarifinin kendi gelenek göreneğiyle inancını koruyarak modernleşme olduğunun altının çiziyor. Avrupa’da arazileri birleştirmeden organik tarımı teşvik ederek insanları köylerde tuttuklarını anlatıyor. Gelenek taşıyıcı çiftçilerle konuşarak onlardaki derinliği sanayiye taşımayı başaran Recep Bey Çumra’da pancar ekenin değerli olmasını sağlamış. Toprak insanındaki birikimi, kültürü bilgiyle sentezleyerek günlük hayata aktarmak en büyük başarısı bence. Bugün Çumra Şeker dünyanın en modern fabrikası ve Japonlar dahil dünyanın önemli merkezleri bu modeli görmeye geliyor. 307 milyon dolar değer üreten Çumra Şeker bir yıl gibi kısa sürede hayata başlamış. İstenince neler oluyor ülkemizde... Çalışanlar çok değerli bu modelde. En yeni teknolojileri birbiriyle kaynaştıran bu entegre tesis Türk mühendislerin harikası. “Akuple teknolojisi” deyimini bulan da onlar.
“Dünya ile yarışmanın yolu onun önünde olmaktır.” diyen Recep Bey, Almanlardan önce biobenzin tesisi kurmuş. Tarım sanayiinde enerji tarımına geçişi temsil eden bio benzin için Almanların ayırdığı kaynak 70 milyon dolar. Enerji tarımı (bitkilerden enerji elde etme, biomas) dünyada tüm dengeyi bitkilerin ayarlamasına dayanan bir yöntem. Çevrecilik açısından çok değerli. Bu daha az petrol ihtiyacı demek. Çiftçiyle birlikte yapılan stratejik bir yapılanma aslında. Gıda stratejisi ve güvenliği Avrupa’nın temel yapılanmasıdır tarımda. Şeker, hububat, yağ dağları var Avrupa’da. Türkiye de tarımla ilgili sorunlarını çözmelidir. Birey bu alanda da devreye girmeli. Recep Bey gibi liderlik yaparak ya da çiftçi olmanın anlamını bilerek... Tarımda çalışanlar, STK’lar teknolojiye ve sermayeye erişimde zorluk yaşıyor ülkemizde. Almanya’da devlet STK’lara ciddi sermaye dağıtımı yapmakta, yasal koşulları kolaylaştırmakta. Türkiye’de bireyin gücüyle zorluklar aşılıyor. Bu büyük bir değişimin habercisi. Yine de politik iradelere ihtiyaç var. Örneğin: Almanya 2 milyon ton şeker tüketir, 4 milyon üretir. Bizden ucuza Suriye’ye satar. Oysa maliyetler her iki ülkede de aynı. Adam neden bunu yapıyor? Çünkü stratejik olarak önemli.
Tarım ve sanayisinin önemi aşikar. Herkesin birlikte kazandığı modellere ihtiyacımız var. Bu mümkün. Konya gibi tahıl ambarı stratejik bir bölgede Recep Bey gibi bir liderin varlığı çok değerli elbette. Konya’yı, kentini seven, sahip çıkan bu anlayış Anadolu’nun kurtuluşudur. Konya ovasının sulanması projesini ve damla sulama yöntemini hayata geçirecek olan Recep Bey çevre ağaçlandırmasına da dikkat ediyor. Uğraşıyor.
Dürüst, yenilikçi fikirlere açık, komplekssiz, eleştiriden korkmayan, dünyayı izleyen ve kendi kültürünün değerleriyle yoğrulmuş liderlere ihtiyacımız var. Kentlere göçü durdurmak ve yerinde sorunlarına sahip çıkan çiftçiler ve aileleri hedeflenmeli stratejik bir gelecek için.
Frankfurt Kitap Fuarı açıldı
Bu sene konuk ülke Hindistan. Önümüzdeki yıl Türkiye.
Çok sayıda yazarla katılan Hindistan best-seller yazarları kitap piyasasına girmeye hazırlanıyor. Orada da kitap satış sayıları yüksek değil. 2000-3000 tiraj çok iyi sayılıyor. 5000 sayısı best-seller kabul ediliyor. “Bir yazar düşündüğünü yazabilmeli. Batı’da bir yazarın başına gelebilecek en kötü şey kötü eleştiri, bizde öyle değil.” diyen Hindli popüler kadın muhalif yazar Arundhati, Günter Grass’la bir söyleşi teklifini de geri çevirmiş.