Fahri Kubilay
‘O’, ‘E’li gıdalar var ya!
Geçtiğimiz gün bir kanalda dört Tıp Profesörünün tartışmasına takılı kaldım. Konu Uzun süredir gündemi meşgul eden kolesterol için ilaç kullanma olunca İlgimi çekti; kolesterol tehlikelimi, yoksa faydalımı tartışması yapılıyordu.
Tartışmacı hocalarımızdan bir kısmı her türlü hayvani tereyağı ve zeytin yağını tüketebilirsiniz derken, diğeri kesinlikle asla yağ ( çok az olacak )tüketmeyeceksiniz diyordu… Programı kesintisiz izledim ancak kafam karıştı. Bu ilaç faydalı mıydı, faydasız mı?
Dünyada kolesterol ilacı kullananın sayısı her yıl katlanarak artıyormuş. Kolesterol, tansiyon , kalp damar, diyabet gibi konular tartışmak uzmanlık gerektiren şeyler olsa da direk bizi ilgilendiren şeyler.
Ne tesadüf ki ertesi gün annemin rahatsızlığı için hastaneye gitmem gerekti.
Hastaneler her zamanki gibi… O bildik görüntüler… İnsan kaynıyor geçecek yer yok ve akşamki yapılan tartışmaların etkisi altında bir daha olayı zihnimden geçirdim.
Şimdiye kadar modern tıp ile kapitalizmin çok yakın ilişkiler içinde olduğu şüphesi bende fazlası ile vardı ve bu her geçen gün biraz daha güçlendi.
Nasıl mı?
Vahşi kapitalizmin dayattığı yaşam şekli bizleri hasta ediyor… Hastalığı kapitalizmin ürettikleri ile zerk edip ürettiği ilaçla tedavi ettirdiği intibaı veriyor… Kan kusturup çanak tutuyor…
Eskiden İlaçların farelerde denendiğini herkes bilir. Şimdilerde insan artık direkt kobay olarak kullanılıyor demekten de kendimi alamadım… Öğrendiğime göre dünyada fert başına en çok antibiyotik tüketen ikinci ülkeymişiz…
Eski tıbbın birincil amacı; hastaları tedavi etmek değil, insanların hastalanmalarını engellemekti.
Oysa bugün öylemi dersiniz? Tedavi hizmetleri esasları da, insanlığı sömüren, meşruiyet kazandırılmış karanlık güçler haline gelmiş…
Aynı karanlık güçler ilaca sahip oldukları kadar, enerjinin, gıdanın, silahların da sahipleri. Sağlıksız gıdalar olmalı ki, sağlığımızdan olalım. Savaşlar ve terör faaliyetleri olmalı ki, silah, ilaç satsınlar.
***
Yapmamız gereken ne diye soracak olursanız ben kendi kendime şu soruyu sordum insanları bu kadar çok hasta eden ne?
Belli bir yaştan sonra Kolesterol, tansiyon, kalp damar, diyabet ilacı kullanmayan insan kalmamış.
O zaman ne yapacağız nasıl bu ilaç kullanmayacak şekilde bir yaşam sürdüreceğiz? sorusu herhalde final sorusu olur.
Bu soruya şu şekilde cevap verebilirim… Her insanın yakınında mahallesinde köyünde tanıdığı ileri yaşta ilaç kullanmayan sağlıklı insanlar mutlaka vardır. Ben derim ki onlara gidip sormalıyız.
bu kadar sağlıklı olmanızın sırrı nedir?
Verecekleri cevap şu olsa gerek.
“Kesinlikle endüstriyel (yani katkı maddesi kullanılan, işlem gören) gıda maddelerinden uzak dururum. Yiyeceklerimizin büyük bir kısmını kendimiz yapıyoruz, en lezzetlisi de o, en sağlıklıda o.”
İnsanlığı bu kadar hasta yapan nedir biliyor musunuz ne yağ, ne şeker, ne süt, ne et nede un.
İnsanları hasta yapan yağa, şekere, süte, ete, una karıştırılan ne olduğu belirsiz olan o maddeler… Raf ömrünü uzatsın, lezzeti artsın ve çok tüketilsin diye karıştırılan ‘o’ ‘e’ ile başlayan maddeler var ya…
Bunları yapmasak bizi kobay olarak kullanan karanlık güçlerinin oyuncağı olmaya devam ederiz şimdi ileri yaşların kullandığı ilaçlara yeni ilaçlar eklemeleri kaçınılmaz.