Oksijen tedavisi kapanmayan yaralara çare oluyor
Hastanın çelik bir kabin içinde, deniz seviyesinde atmosferik basınçtan daha fazla bir basınca maruz bırakılarak yüzde 100 oksijen solumasına dayanan "hiperbarik oksijen tedavisi", kapanmayan yaralar için adeta merhem oluyor- Gülhane Eğitim ve Araştırma H
ANKARA (AA) - DUYGU YENER - Hastanın çelik bir kabin içerisinde, deniz seviyesinde atmosferik basınçtan daha fazla bir basınca maruz bırakılarak yüzde 100 oksijen solumasına dayanan "hiperbarik oksijen tedavisi", kapanmayan yaralara çare oluyor.
Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Su Altı Hekimliğinde oluşturulan hiperbarik oksijen tedavisi ünitesi, Türkiye'nin dört bir yanından gelen hastaların umudu oluyor.
Özellikle diyabete bağlı kapanmayan ayak yaraları, iyileşmeyen yaralar, kemik iltihapları, yanık, ani işitme ve görme kaybı, damar tıkanıklığına bağlı yaralar, soba ve tüp gaz zehirlenmeleri, vurgun, hava gaz embolisi ve yumuşak doku enfeksiyonu yaşayan hasta grupları, hiperbarik oksijen tedavisinden yararlanabiliyor.
Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yöneticisi Prof. Dr. Mehmet Ali Gülçelik, 2001'de kurulan Su Altı Hekimliğinin, Türkiye'nin alanında ilk ve önde gelen kliniklerinden birisi olduğunu söyledi.
Merkezin, kurulduğunda 2 oda ve tek kişilik bir kabinde hizmet verdiğini aktaran Gülçelik, "Dünyanın en modern kliniklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda tek kişilik bir kabin ve 12 kişilik ayrı bir kabinde günde 8 saat hizmet veriyoruz. Merkezde kullanılan teknolojinin tamamı da yerli teknolojidir." dedi.
Türkiye'nin her yerinden hasta kabul ettiklerini belirten Prof. Dr. Gülçelik, "Hiperbarik oksijen tedavisi, kronik yaralar, diyabetik ayak yaraları ve iyileşmeyen yaraların yanında, işitme kayıplarında, vurgun tedavisinde oldukça etkin ve olumlu sonuçlar veriyor." ifadelerini kullandı.
- "Basınç operatörü yetiştiriyoruz"
Su Altı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kemal Şimşek ise oksijen tedavisini 17 hastalık grubu üzerinde uyguladıklarını bildirdi.
Özellikle kış aylarında karbonmonoksit zehirlenmelerine maruz kalanların kendilerine başvurduğunu ifade eden Şimşek, "Hastanemizin aynı zamanda akademik bir yönü de var. Basınç odası operatörü yetiştirme gibi Bakanlığın bize verdiği görevi de yerine getiriyoruz. Tek kişilik ve 12 kişilik kabinlerin olduğu makinelerimizle 24 saat hizmet veren bir merkeziz." diye konuştu.
Kemal Şimşek, her yaş grubundan hasta kabul ettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Bebekler, çocuklar, yaşlılar, hatta anne karnındaki bebeklerimize bile hizmet veriyoruz. Anne adayının yaşadığı bir zehirlenme, fetüsü de etkiliyor. Doğum sonrası nörolojik hasarların oluşmaması için anne karnında da tedavi gerekiyor. Biz her hastaya belli bir saatte randevu veriyoruz. Yarası varsa onun öncesinde pansumanını yapıyoruz. Tedavilerimiz genelde çok kişilik ünitelerde, 2 saate yakın sürüyor. Bütün hastalarımızın ayrı bir maskesi var. Her hastanın oksijeni de ayrı bir üniteden geliyor. Hastaların birbirlerine nefeslerinin bulaşması söz konusu değil."
Hiperbarik tedavisi için farklı branşlardan gelen hastaların 2 saat oksijen ünitesinde kaldıklarını belirten Doç. Dr. Şimşek, hastaların kapalı çelik kabinde kaldıkları sürede sıcak ve soğuk klimaların devreye girdiğini, sıkılmamaları için de hastalara film izlettiklerini kaydetti.
Şimşek, tedavi başladığı andan itibaren hastalarla birlikte bir uzmanın da kabinde yer aldığını aktararak, "Hastalarımız tedavi ünitesindeyken içeride uzman da bulunduruyoruz. Dalışları da dışarıda basınç operatörleri yapıyor. Kamera sistemiyle her hastanın yaptığı her hareketi hem iç yardımcı gözlemliyor hem de dışarıda basınç odası operatörü arkadaşlarımız kameradan gözlemliyor. Telekomünikasyon sistemimizle de iletişim sağlıyoruz. Oksijen seviyesini, sıcaklığı ölçüyoruz. Basınç odasının kontrolünü her zaman yapıyoruz. Çok nadir olabilecek tehlikeli durumlara karşı da gerekli bütün kontrol sistemlerimiz mevcut. Hastanın konforu için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz." şeklinde konuştu.
Kemal Şimşek, hastaların kabinde kaldıkları süre içerisinde tüm hareketleri ve basınç değerlerinin de kabin dışındaki basınç operatörü tarafından her saniye kontrol edildiğini belirtti.
- Hastalığa göre tedavi
Basınç operatörü Burçin Gül, hastaların tedavileri planlandıktan sonra 2 saat basınç odasında kaldıklarını anlatarak, "Hastalıklarına göre uzun ve kısa süreli tedavileri olabiliyor. Basınç odası operatörü olarak biz onları ekran başında gözlemliyoruz. Hava basıncı kullanarak içeriyi basınçlandırıyoruz. İçerisi basınçlandıktan sonra 2 saat süren tedavimizi belli aralıklarla oksijen ve dinlenme olarak tamamlıyoruz." dedi.
- Deniz altında 10-15 metre derinliğe eş basınç
Oksijen tedavisinde hastalar kabin içine alındıktan sonra koltuklarına yerleştiriliyor ve dalış denilen işleme başlanıyor. Basıncı artırmak anlamına gelen dalışta istenen seviyeye ulaşıldığında, hastalar içeride bulunan oksijen dağıtım sistemini maske yardımıyla yüzde 100 oksijen alarak soluyor.
Hiperbarik oksijen tedavisi uygulamalarında hastaların büyük çoğunluğu normalde atmosferik basıncın 2-2,5 katı, yani deniz altında 10-15 metre derinliğe eş basınç altında oksijen soluyor.
- 7 yaşındaki Nisan, hiperbariğin en küçük hastası
Hiperbarik oksijen ünitesinin en küçük hastalarından biri, ani işitme kaybı yaşayan 7 yaşındaki Nisan Demir.
Demir, 12 kişilik hiperbarik ünitesinde kendisinden yaşça büyük hastalarla birlikte tedavi görüyor. Annesi ile haftanın belirli günlerinde Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesine gelen ilkokul 2'nci sınıf öğrencisi Nisan Demir, 2 saatlik seansta sıkılmaması için film de izleyebiliyor.
25 yıldır diyabet hastası olan ve bir bacağını kaybeden Dudu Erikli, diğer bacağını da kaybetme tehlikesini ortadan kaldırabilmek için hiperbarik tedavisinden yararlanıyor.
Kızı Döndü Erikli, "Bir ayağında yara vardı, onu kurtaramadık geç kaldık. Annemin öbür ayağını kurtarmak için buraya tedaviye geldik. Hekimlerimizden ve personelden çok memnunuz. 9 gün tedavi aldık, çok olumlu gelişmeler gördük." sözleriyle uygulamadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
AA
Kaynak: