Memleketi Kurtaran Adam
Ondan yerlerde çok var!
Önceki akşam kalktık, stadyuma gittik. Efendim Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü kutlamaları için hazırlanan etkinliği izlemekti maksadımız. Arabamızla daha stadın dışından park alanına 15 dakikada varacağımızı nereden bilebilirdik. Uzatmayalım, vardık giriş kapısının önüne. Çevik polisleri dikmişler omuz sırasında, içeriye kuş uçurtmuyorlar. Şöyle önümüze denk gelen genç polise, “Kardeşim şu protokol davetiyemiz, acaba nereden gireceğiz?” dedim. İstihza ile bakarken şu ibretlik cümleyi kurdu çevik kardeş, “o biletten yerlerde dolu, işe yaramaz. Başka kapıya!...”
Kılığımızdan bişeye benzetemedi zahir. Dedik ki içimizden, çok geç kalmışız. Buralar erkenden dolmuş, haydi gidelim gafur…
Genç polisin dediklerini de hiç önemsemeden döndük geldik evimize. Sabah gazeteleri açınca gördüm ki bizim programa giremememiz bişey mi, adamlar Kültür Bakanı’nı 5 dakikada ancak alabilmişler, vali yardımcıları, büyükelçiler falan başka kapılardan ne kadar sonra içeriye girebilmişler. Dahası, Meram Kaymakamı ve belediye reisi de bizim gibi girememiş…
“550 kişilik protokol tribünü için 2 bin 400, 900’er kişilik yeşil ve beyaz tribünler için de 4 bin davetiye dağıtılınca olacağı buydu” şeklinde yazan basın yayın organları haklı olmasına haklı da bu kargaşanın sorumluluğu da Marmara Depremi’ndeki Veli Göçer gibi birisinin sırtına yüklenilmemeli. Buradan hep beraber sorumluyuz. Bu bizim genlerimizden kolay çıkmayacak bir kültür haline gelmiş. Hiç başkasına kızmamalıyız. Fakat…
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nden Şube Müdürü Adnan Tanur, böylesi bir ilginin olacağını beklemediklerini söylemiş. Tamam, işte mesele burada düğümleniyor. Yani bizim ince hesap yerine ‘beklenti’ ile yaptığımız her iş gibi yani…
“Bize 3 bin kişiyi toplayamazsınız demişlerdi. Stadyumu doldurduk. Bu kadar ilgi olabileceğini beklemiyorduk” demiş şube müdürü bir de. Yani bir yandan da kendilerine pay çıkarıyor, “doldurduk” diyerek. Bu garip çelişkiyi de sizin yorumunuza bırakıyorum. “Yav hem beklemiyordunuz hem de doldurduk diye övünüyorsunuz.” Pes doğrusu…
“Vali Yardımcısı Mustafa Karabacak’ın bile uzun süre içeriye alınamadığını kaydederek, ‘Bu hepimize bir ders oldu’ diye konuştuğu söylenen şube müdürüne diyorum ki, vali yardımcısı da girmeyiversin. O ev sahibi. Esas biz giremedik kardeş…
Neticede;
Bir, genç polislerin elinde protokol bileti olan “birisine” lakayt cevap vermeleri…
İki, böyle büyük bir organizenin başındaki idarecinin 3 bin kişiyi bile beklememesi…
Üç, beklenmemesine karşın 50 bin kişinin stada hücum etmesi ve protokol rezaleti…
Dört, ayakkabısını çıkaran müdürü görevden alan zihniyet, bu rezaleti pas geçecek mi?
Beş, bir kez daha “Bu bize ders olsun” demeyin, asla ders almadığımızı hepimiz biliyoruz…