yazar-79
Başka bir sevgi bu..
Biliyorum biraz geç kalmış bir yazı bu..
Otogarın kalkış peronlarına bakar evimin balkonu.
Yazımın konusu, geçtiğimiz haftalarda otogarda yaşanan askere uğurlama coşkusu…
Her gece saat 8 den sonra telaşlı bir kalabalık birikmeye başlar otogara.
Ve o yıllardan beri hep aynı çalan zil sesi ile birlikte heyecan artar.
Memedimin anası, babası, eşinin dostunun kalabalığıdır bu.
Evet, yolcudur “Memet” bu gece askere.
Köylü Ayşe teyze ile İbrahim ağanın küçük oğludur “Memet.”
Bilmez onlar cumhurbaşkanlığı seçimi.
Zaten onların cumhurbaşkanı da yoktur.
Reis-i Cumhur der dedeleri.
Öyle general amiral de bilmezler.
Komutan bilir onlar, çocuklarını emanet ettikleri.
Seçim bilmez onlar, e-muhtıra hiç duymamışlardır.
Harmana borçlanıp “Memedin” cebine para koymuşlardır.
Ellerinde emeğin kokusu, ağızlarında “Memet sağ salim dönsün” duası vardır.
Yaşı on sekiz, on dokuz Memedin.
Yüzünde hala delikanlılığın kırmızılığı vardır.
Elleri nasırdır. Ayağındaki ayakkabı bayramlık, üzerindeki gömlek hacı hatırasıdır.
En güzel kıyafetlerini giyer o gün.
Damattır.
Canı vatana kurbandır.
“Ana” der Ayşe teyzeye.
“Anam” der ağlama, dönerim elbet.
Babayiğittir, yıkar vurursa.
Ama babasının yanında hep esas duruşta.
Omuzlarda geldi o gün Memet otogara.
Arkadaşları getirdi onu.
Bu coşku, bu heyecan..
Biraz ağlayacak gibi oldu, birden durdu.
Çünkü söz vermişti sevdiğine ağlamak yoktu.
Kalabalık İstiklal Marşı okudu, hep bir ağızdan.
Kimsenin umrunda değildi, ne bakan ne başbakan ne de komutan.
Bilmezdi onlar, rejim, istikrar, ekonomi.
Onların tek derdi o gece bizim Memet’ti.
En son anasına sarıldı Memet.
“Ana ağlama sakın dua et.”
Babası girdi hemen araya.
“Ben seni bugün için yetiştirdim sakın yüzümü kara çıkarma”
Bir başka sevgidir bu..
Gözünden sakınır baba-ana yıllarca,
Ve bir gece “vatan için ölsün diye” gönderir kışlaya.
Ve ağızlarda hep aynı dua; Memet sağ salim dönsün yuvaya…