Derviş Argun
Ortaköy
Çok bilinen bir Kızılderili atasözüdür. "Bir suda iki balık kavga ediyorsa, oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir."
Ortaköy'de gerçekleştirilen patlamanın kim tarafından yapıldığı tabii ki cevaplandırılması gereken bir soru. Onca insanı öldüren birisinin bulunması ve cezalandırılması bu devletin ana görevidir. Devletler, yapılabilir iznini verdiği her bir organizasyona iştirak edenlerin canından da malından da sorumludur. Bireyler, devletin verdiği bu eman üzerinden o organizasyonlara iştirak ederler.
Esasında aynı şeyleri tekrar tekrar yazıp çizmenin de bir anlamı yok. ABD ve batı Türkiye üzerinde oynanan tüm oyunların senaristliğinde var. Türkiye, özellikle son yıllarda hatta son aylarda yaşadığı acıların tamamında ne sıradan ne de Suriye krizi üzerinden üretilmiş türedi örgütlerle savaşmıyor. İki dünya savaşı çıkarmış, iki kez dünya haritasını alt üst etmiş, on milyonlarca insanın ölümünden sorumlu, gözünü kırpmadan üç gün arayla Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası atarak 200 binden fazla masum insanı katleden bir küresel terör örgütüyle yüz yüzeyiz. Bakmayın onların saldırının ilk saatlerinde hemen başsağlığı mesajı ve yardım talebi ilettiğine. Bugün Türkiye'nin mücadele ettiği tüm terör grupları, ABD ve batının ürettiği dönemsel maşalardır. Hangi resmi oluşturduklarını bile bilmeyen puzzle parçacıklarıdır.
Onlarca yıldır terörden neler çektiğimizi hepimiz biliyoruz. Nice canlarımız bu vicdansız saldırılarda yitip gitti. Geride kalanların cenaze törenlerinde döktüğü göz yaşı ve çektiği acı her birimizi o ölenin abisi, kardeşi, bacısı, anası yaptı. Her bir patlama sonrası daha bir kucaklaştık, daha bir yakınlaştık. Türkiye toplumu Türküyle, Kürdüyle hiç tanımadığı polislerin, askerlerin, sivillerin cenazesi ardından televizyon başında göz yaşları döktü. Onlara, kendi çocukları merhametiyle dualar yaptı, hatimler indi.
Ortaköy patlamasına gelecek olursak bu patlama, orada bulunan kitlenin yaşadığı acıyı bir sosyal kaosa çevirme projesidir. O anlamda bu patlamayı, sadece bir yılbaşı eğlencesini cezalandırma ya da yılbaşı eğlencesi yapan bir grup üzerinden Türkiye'yi cezalandırma olarak değerlendiremeyiz. Anlaşılan o ki, birileri yeniden, 2013 yılında yaşanan Gezi eylemlerinin kitlesine dönük bir plan içinde. Harekete geçirmek istedikleri kitlenin canını acıtarak meydanlara inmelerini ve o acının hükümete ve Cumhurbaşkanına dönük bir öfkeye dönüşmesini istiyorlar. O yönüyle de Ortaköy saldırısının arkasında, Gezi'de gördüğümüz canlı yayın araçlarının sahibi olan ülkelerin olma ihtimali çok yüksek.
Prof. Dr. Berat Özipek, Türkiye'ye, İran'a ve yaşadığımız günlere dair isimli yazısında, "Bizi kesip kanatacak makasın iki bıçağa ihtiyacı var ve ikincisi biz olmamalıyız" diyor. Terörü tırmandırma çabası içinde olanlara verilecek en iyi cevap, bu makasın çalışmasına mani olmaktır. olur da ABD ve batı, makasın bir bıçağını harekete geçirmeyi becerirse, diğer bıçağın körelmesine çabalamak ve sorunu devletin formel güçleriyle çözmesini sağlamaktır.
ABD ve batı kırk yıldır besledikleri FETÖ' nün de PKK'nın da işlevsizleştiğini ve yerle yeksan olduğu görünce kudurmaya devam edecek. Türkiye'nin FETÖ ve PKK ile yaptığı mücadeleyi anlamsızlaştırmak için daha nice türedi örgütlerle üzerimize gelecekler. ABD için örgüt imal etmek elindeki uşaklara sadece üniforma değiştirmek demektir. Türkiye'nin 15 Temmuz sonrası ortaya koyduğu performans anlaşılan o ki, ABD'ye örgüt kamuflajlarının olduğu gardıropu açtırmış. FETÖ' nün cezaevindeki adamlarının tehdide devam etmeleri ve ABD'nin FETÖ ile ilgili herhangi bir süreç başlatmamasından da belli ki, ABD halen FETÖ üzerinden bir Türkiye umudu taşıyor.
Ne bu patlama, ne de yapmayı planladığınız diğer katliamlar size Türkiye'yi çekip çevirme ve köleleştirme gücünü vermeyecektir. Bilesiniz ki, Suriye'de oynadığınız alçak oyunu Türkiye'de oynayamayacaksınız.