Kasım Çakır
PKK ile birlikte yaşanılır mı?
HDP’nin eş başkanı Figen Yüksekdağ Kobani ziyareti dönüşünde Suruç’ta: ‘Partimiz için 'sırtını terör örgütüne dayayan HDP' diyorlar, anlamayanlara cevap veriyorum biz sırtımızı Rojava'ya, Kobani’ye yaslıyoruz. Biz sırtımızı YPJ'ye, YPG'ye ve PYD’ye yaslıyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca görmüyoruz."
Yüksekağ, İsviçre’den; "Kobani'de Irak'ta olduğu gibi tampon bir bölgede bağımsız Kürdistan'ı kuracağız. Ancak henüz zamanı gelmedi. Bağımsız Kürdistan'ın düzenli orduya ihtiyacı olacak. Silahlı kadrolar Suriye'ye geçerek, ordunun çekirdeğini oluşturacak. Kürt halkı gelişmelere hazırlıklı olmalı."
Selahattin demirtaş ve HDP’nin diğer sözcüleri son iki yıldır; ROJAVA’yı, Kobani, Suriye Kürdistan’ı, YPJ'yi, YPG'yi ve PYD’yi hiç dillerinden düşürmüyorlar. Suriye Kürdistan’ı yapısı üzerinden, dillerinin altında ki baklayı çıkartmadan zihinlerde bir algı oluşturuyorlar, çağrışım yapıyorlar. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.
Yine aynı Demirtaş:Alman gazetesine konuşan Selahattin Demirtaş, HDP'nin PKK ile ilişkisi olmadığını, örgütün hedef kitlesinin İran, Suriye ve Irak olduğunu söyledi. Buna kargalar bile güler. Külliyen yalan söylüyor.
PKK’ nın 1970 de kuruluşunda asıl amaçlarının; Kürtlerin Türklerden farklı bir halk olduğu ve Türk devletince sömürüldüğü (siyasal, ekonomik ve kültürel ). Sözde Kürdistan denilen bölgenin Kürt parçası olduğunu ve en büyük parçanın da Kuzey Kürdistan olarak nitelendirilen Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesi olduğu, amaçları bu parçaları birleştirerek Marksist-Leninist, Stalinist ilkeler doğrultusunda bağımsız birleşik Sosyalist Kürdistan kurmak olduğu bilinen bir gerçektir.
Bu mücadele için de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere silahsız ve masum bölge halkına karşı katliamlara giriştiği gibi, ekonomiyi zarara uğratmak, istismar noktası olarak gördükleri geri kalmışlığı kıracak yatırım ve hizmetleri engellemek için araç gereç, kuruluş ve tesislere sabotaj türü saldırılarda bulunmaktalar.
Ama gerekçe yine aynı olacak. Yani bu topraklarda yaşayan halklar değil, emperyalist ülkelerin çıkarları korunacak.
Türkiye’de 1970-1980 yılları arasında kurulan sol fraksiyonlar içerisinde Kürt gençler de çoğunluktaydı. İhtilalden sonra sağcı milliyetçi kesim ülkesinin askeri mahkemelerinde yargılanırken, sol fraksiyonların suçlu olanları bir yolunu bulup yurt dışına kaçtılar.
1980 yıllarının azılı solcuları PKK, DHKP-Ç, TİKKO gibi örgütlerde kendilerine yer buldular. 1980 öncesi ülke içerisinde ki terör eylemleriyle bizi zayıflatan Emperyalist güçler, 1980 sonrası da bu örgütlere bu elemanların katılımını ve finansını sağladılar.
PKK nın kuvvetlenmesi ve terör eylemlerine başlaması bundan sonra olmuştur. PKK ilk terör eylemini 15 Ağustos 1984 de yapmıştır. Eruh baskınında ilk şehit Süleyman Aydın oldu.
Türkiye’de PKK, DHKP-Ç, TİKKO, İran’da PJAK, Suriye’de PYD, ENKS, PDKS, YPG, YPJ bölgemizde görevlendirilmiş, misyon yüklenmiş örgütlerdir. DAEŞ-İŞİD ise, bunları ve bölgeyi dizayn etmek için kurulmuş üst örgüt dür.
. PKK örgütünün düz ovada siyasi sözcülüğünü yapan çevrelerle gün gelindi Oslo’da bir mutabakata varıldı. Mutabakatın en önemli maddesi, PKK silah bırakacak ve ülke dışına çıkacaktı. PKK ve destekçileri verdikleri sözü tutmadılar. Türk devletinin, Hükümetin, Güvenlik güçleri ve Mit yetkilileri söz verdikleri süreyi beklediler.
Geçmişte PKK çok defa tek taraflı ateşkes ilan etti. Bu ateşkesin başlangıcını, bitişini her defasında kendisi belirledi. Devlet hiç birinde de onunla muhatap olmamıştı. Günümüzde; ’PKK falan tarihlerde bitmişti!’ diyen kardeşlerimiz, PKK nın tek taraflı geçici silah bıraktığı o yılları hatırlıyorlar. Devletimizin üç ayda, PKK tarihinde hiç olmadığı kadar darbe indirdiği halde bugün PKK bitmediği gibi o yıllarda da bitmemişti.
Kandil’de ki PKK, KCK yetkilileri; ‘tahkim edilmiş ateşkes çerçevesinde arabulucular gözetiminde bir müzakere ve demokratik çözüme hazır olduklarını.’ söylüyorlar. Türk devleti ve yetkilileri tarihte olmayacak bir fırsatı size tanıdı ve sizin temsilcilerinizi muhatap aldı.
Müslüman aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz. Müslüman, Mümin olmamız hasebiyle ; insanlara ve söze çok değer verdiğimizden aynı konuda bir kez ısırılmayı her zaman göze almışızdır.
Türkiye ve bu ülkenin insanları (Türk ü- Kürt ü) 2015 yılında, PKK nın bitirilmesi gerektiğini ve onunla birlikte yaşanılamayacağının farkına bir kez daha varmıştır.