PKK tarafından nesneleştirilen İslamcı siyasiler

Bu ülkenin en temel sorunlarından birisi, aidiyet, mensubiyet kültürünün de eleştirme, itiraz etme, muhalif olma hatta karşı koyma anlayışının da ilkesiz olması. Düşünebiliyor musunuz, daha düne kadar İstanbul Sözleşmesinin ne hayırlı bir şey olduğunu savunanlar, bugün altında cumhurbaşkanının imzası bulunan bir kararla feshedilince, esasen ne melanet bir şey olduğunun ispatı için yarışa girdiler.

Aidiyet konusu bu kadar müptezel de, muhaliflik ve muarızlık konusu çok mu nitelikli? O da bir o kadar hatta ondan da öte yerlerde sürünüyor. İktidar açısından karşı taraf denilen kesim, her şeye kategorik olarak karşı. Öte yandan bu kesim, çoğu zaman karşı oldukları konunun ne olduğunu bile anlamaktan yoksun. Anlamadıkları için de saçma sapan bir tavırla muhalif ve muarızlık yaptıklarından iktidarın oyuncağı haline geliyorlar. Ekranlarda çokça gördüğümüz ve iktidara muhalif medyanın, mal bulmuş mağribi gibi sarılıp bağrına bastığı kimi bakanlık, başbakanlık yapmış olanlar da dahil, iktidar kopkunu ya da kaçkını kişilerin de kahir ekseriyeti, arzu ettiklerinin verilmemesi ya da imkanlarının elinden alınması üzerine kurguladıkları sığ bir savaşın içindeler. Yani hem kategorik, hem de rozetleri söküldüğü için paylaşım odaklı muhalif olanların neredeyse tamamı, akortlarını bozan, başka neyi eleştirebiliriz arayışına teslim olmuş durumdalar.

Bu günlerde adı sıkça konuşulan, Isparta Şarkikaraağaç doğumlu, HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'da bu sığ savaşın unsurlarından birisidir. 12 Haziran 2011 seçimlerinde Ak Parti Kocaeli milletvekili aday adayı olan, adaylık açıklamasında daha önce yapmış olduğu Mazlumder şube ve genel başkanlık görevlerine vurgu yapan, bu vurgu üzerinden zalime karşı mazlumun yanında olacağını ifade eden Gergerlioğlu, Ak Parti'den değil ama 24 Haziran 2018'de HDP'den milletvekili oldu. 6 Ocak 2017'de devlet memurluğundan ihraç edilmesinin HDP tercihindeki etkisini bilemem ama, muhtemelen zalim/zulüm vurguları üzerinden yaptığı adaylık sonucu Kocaeli'den meclise girdi.

İlkeler makasının bu kadar açık olduğu bir vasatta, ilkeler üzerinden mücadele verdiğini iddia etmek saçmalık olur. Bu gerçeklik sadece Gergerlioğlu için değil, Ak Parti içinde bulunan ya da ayrılan bir çok siyasi ve bürokrat için de geçerli. O sebeple de çok rahat diyebiliriz ki, ne iktidarı kuşatanlar ne de bu kuşatmayı yarma iddiasında olanlar, bulundukları yere canımız pahasına diyerek sahip oldukları ilkeler üzerinden gelmediler. Durum, bir çoğu için tesadüf denecek kadar sıradan bir içeriğe sahip. Tüm Ak Partililiği sahip olduğu AKP plakalı otosu ya da yakasına takılan makam rozeti kadar olanlarla, tüm adalet kavgası, kendisine rozet takanların ve sökenlerin çizdiği çerçeve kadar olanların gürültüsünü seyrediyoruz. Hem de yıllardır. Bir yönüyle köreltici, diğer yönüyle de kışkırtıcı bu duruş, toplumun kanını emmekte, özünü tüketmektedir.

Bugüne kadar temsil ettiklerini iddia ettikleri Kürt sosyolojisi için elle tutulur tek bir çaba bile ortaya koymayan HDP, dün olduğu gibi bugün de Kürtlerin hizmet ve sorunlarını ifade etme beklentisini PKK'nın kucağında yok etmiştir. Tüm Türkiye'nin partisi oldukları iddiasındaki HDP, bırakın tüm ülkeyi Kürtlerin bile partisi olamamış, PKK'nın şifreli talimatlarının taşeronu haline gelmiştir. HDP saflarında siyasete giren ve HDP'nin sahiplerince nesneleştirilen kimi İslamcı siyasiler ise, bu iğrenç çembere dönük tek bir cümle bile kuramadan harcanan ve varsa üç kuruşluk birikimi dibine kadar sömürülen kişiler olarak yok olup gidiyorlar.

Neticede HDP'nin kapatılma gerekçesi, Gergerlioğlu perdelemesinin çok fevkinde bir konudur. Kürt halkının partisi olmakla, PKK'nın şifreli talimatlarına teslim olmak arasındaki farkı çok iyi bilen bu beyler, şifreli talimatları getiren ve gönderenlere karşı bir direniş ya da bir cümle kursalardı, bugün kendilerini vekillikten indirme ve siyasetin dışına itme çabası içinde olanlara karşı kurdukları cümlenin de bir anlamı olurdu.

Dünyanın hiç bir yerinde hiç bir halk, kendi çocuklarını katleden bir örgütün siyasi ayağı ve uzantısı olarak bilinen bir partiye tahammül etmez. Bırakın hazineden yapılan 57 milyon TL yardımı, vekillere verilen maaşı bile kabul etmez. HDP ya da kapatma gerçekleşirse ondan sonra kurulması muhtemel parti, Türkiye halkının partisi olmak zorunda değil, sadece Kürt halkının siyasal, sosyal ve ekonomik haklarının mücadelesini verip takipçisi olsun o da yeter. Ama halkımıza, PKK'nın partisi olmakla, Kürt halkının hakları mücadelesini vermek arasındaki farkı bilmeyen aptallar sürüsü muamelesi yapmasın. Yapmasın ki tarih, yine ve yeniden tekrar etmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum