Ramazan ayı ve İslam Coğrafyası….

Bu sayfalarda sanırım onuncu Ramazan yazımı yazıyorum.

Yani tam on yıldır her sene Ramazan ayı hakkında yazı yazmayı Allah bize nasip etmiş. Bu yazdıklarımda genelde İslam dünyasının içinde bulunduğu duruma dikkat çekmiş, memleketimizde yaşanan ve Müslüman’a yakışmayan olumsuzlukları dile getirmişim.

Kimi zaman Ramazan ayı içinde yer alan televizyon programlarındaki dini yayınların giderek düşen kalitesinden bahsetmişim.

Kimi zaman, yardım anlayışımızın giderek bir şova dönüşmesindeki rahatsızlığımı dile getirmişim. En çok da İslam dünyasında yaşananları, Müslümanların birbirlerine dönük husumetlerini, İslam coğrafyasının kan ve gözyaşıyla anılmasını ele almışım.

 Ancak şöyle dönüp baktığımda geçen Ramazan aylarından farklı bir şey yazamamak, söyleyememek gerçekten üzüntü verici bir durum.

Maalesef Bu Ramazan’da İslam Coğrafyasında değişen bir şey yok

 İnsan isterdi ki,  bu Ramazan’da  şu cümleleri sarf edebilelim; İslam dünyası huzur ve mutluluk içinde kardeşlik içinde orucunu tutuyor, ibadetlerini yerine getiriyor, tüm dünyaya huzurun, kardeşliğim İslam’ın güzelliklerinin  resmini çiziyor.

Maalesef böyle bir yazı yazmak bize yine nasip olmadı. İslam dünyası yine gözyaşı, kan, kardeş kavgasının adresi oldu.

Suriye, Irak, Mısır, Libya, Afganistan, Pakistan, Somali…

Hiçbirinden hayırlı bir haber gelmiyor. Hatta Ramazan ayının mübarekliğine sığınarak yaşanan şiddet ve kaosun önüne geçebilecek adımlar bile atılmıyor.

İslam dünyası hergün bir yerinden kanıyor.

Bizlerse maalesef sadece seyrediyoruz. Müslümanların her geçen gün yeryüzünde prestij kaybetmesine, yanlış algılanmasına göz yumuyoruz. Bunun sorumluluğu sadece İslam’ı böyle kaos ve kargaşa ile anılmasını sağlayanlar da değil, buna tepki göstermeyenlerdedir.

Bunca akan kan, akan gözyaşı “Müminler kardeştir” sözünü unuttuğumuzu gösteriyor.

İnsanlığa rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti böyle mi olmalıydı? Kavga, husumet, kargaşayla mı anılmalıydı? Müslümanların herşeyden önce “birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” diyen  Peygamberine karşı  büyük  bir sorumluluğu vardır.

Böyle paramparça, böyle birbirinin boğazına sarılan bir görüntüyü İslam dünyası hak etmiyor.

İslam dünyası, Müslümanlar oturup ellerini başlarının arasına alıp iyice düşünmelidirler. Biz neyi temsil ediyoruz, temsil ettiğimiz değerlerle yaşadığımız, yaşattıklarımız arasında niye bu kadar uçurum var? Biz nerede yanlış yaptık?  diye düşünmelidirler…

Allah (CC)’in  Kur’an-ı Kerim’de sürekli tekrar ettiği “Hiç akletmez misiniz, hiç düşünmez misiniz” uyarıları bugünlerde Müslümanlar için İslam dünyası için çok daha önemli bir hale gelmiştir.

İslam’la Müslüman aynı şeydir. Müslüman İslam’ın hoşgörüsünü, muhabbetini, şefkatini  kendi şahsında tüm dünyaya  göstermek durumundadır.

İşte Ramazan ayı bütün ibadetler, dualarla birlikte bizi kendimize getirecek, İslam dünyasını yeniden rahmet ve merhamet coğrafyası haline getirecek bir güzelliğe vesile olmalıdır diye düşünüyorum. Yoksa barışın, selametin, merhametin olmadığı bir yerde Ramazan ayının,  Orucun kıymeti nasıl anlaşılacaktır? Ramazan ayının rahmet, bereket ve merhamet ayı olduğunu unutmayalım…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar