Haşim Akın
Ramazan Ayından Beklentilerimiz
İnsanoğlu, ucuzu ve peşini sever. Çalışmadan kazanmak ve güzel şeyleri kolayca elde etmek herkesin hayalini süsler.
Bu nedenle Ramazan'la ilgili beklentilerimiz büyük ve umutlarımız da çoktur.
Ramazan'da bütün şeytanların bağlanılmış olmasını ümit ederiz. Düşünün bir an… Dünyadaki tüm şeytanlar bağlanmış ve kimse, yanlış bir şey yapamıyor. Çevremdeki insanlar da şeytanların bağlanmış olması nedeniyle bana yanlış yapmıyorlar. Ben de şeytansız bir dünyada yaşamanın rahatlığıyla günahsız hayatımı sürdürüyorum. Elbette bu konudaki hadisi şerifi biliyoruz. Ramazan ayında şeytanların bağlanacağına dair vaat gerçektir. Ama kullar “sinsi” ve “vesvas” olan şeytanı kendi ibadet ve iradeleriyle bağlar. Aksi halde ramazan ayında bunca günahın teşvikini kim yapıyor?
Ramazan'da olabildiğince asabi olmayı ve çevremizdeki herkesin bizim oruçlu olduğumuzu düşünerek o halimize katlanması bekleriz. Ben; bağıracağım, çağıracağım, kavga edeceğim. Karşımdaki adam da benim oruçlu olduğumu bilerek tüm bunlara katlanacak… Ama o şahıs da oruçsa… Olsun benim orucum daha önemli. Onun bana tahammül etmesi gerekli. Buhari’den rivayet edilen hadisi şerif şöyle buyurur: “Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum, ben oruçluyum, ben oruçluyum’ desin.” Bu hadisi şerif sadece okumak için olmamalı… Hayatımızda bir yer edinmeli…
Manisa’da hala hayırla yâd ettiğimiz Ali Abiniz vardı. Kendisi ve eşi de iyi sigara içerlerdi. Ramazanda öğle sonu sigarasızlık başlarına vururmuş ve Ali abi öğle sonu eve gelmezdi. Namazı camide kılar, en uzaktaki başka bir camiye ikindi namazı için yürür, şehrin yeni sokaklarını arşınlardı. Akşamüzeri hangi fırının önünde pide kuyruğu daha uzun olursa onda beklemeyi tercih ederdi. İftara yakın eve gelirdi. Anlayacağınız hadisi şerifi özümsemiş bir Müslümandı.
Bolca dua edip Allah'ın açları doyurmasını bekleyeceğiz. Öyle ya Allah on bir ay doyurmadı. Aç ve fakir bıraktı bu insanları… Bizim bu mübarek günde ki dualarımız sayesinde(!) onları duyuracak ve zenginleştirecek. Yemekten sonra dua edeceğiz “Ya Rabbi biz yedik, karnımızı doyurduk, Sen olmayanlara da ver!” Oysaki evinde yemeği olmayan, sofraya oturamamış garibanlara yardım etme görevinin bize ait olduğunu unutacağız. Her gün namazda okuduğumuz MAUN suresinde fakir ve miskinleri doyurma konusunda nasıl söz verdiğimizi unutacağız… Bizim omuzlarımızda olan bir görevi sadece yemekten sonra fakirleri söz ile hatırlayıp onlar için dua ederek görevi tamamlama kolaycılığı yapacağız… Çünkü bu daha masrafsız bir yöntem, çok da kolay…
Ramazan'da Cennet kapıları açılacak oruç tutanlar “Reyyan” kapısından cennete gidecekler. Bu durum, gerçekten çok harika bir müjde... Haşa ki Allah Resulü'nün bu müjdesine üzerine söz söyleyecek değiliz. Lakin aç ve susuz kalarak tutmayı planladığımız oruç, gerçekten bizi Reyyan kapısından cennete dâhil edecek mi? Yani gözümüz, kulağımız, kalbimiz ve diğer organlar bu oruca nasıl eşlik edecekler ve katkı sunacaklar? Günün sonunda açlık ve susuzluktan başka bir kazancı olmayan, sadece midesini aç bırakarak oruç tuttuğunu zanneden bir Müslüman olmayalım…
Ramazan ayında beklediğimiz rahmet, herkese eşit yağmayacak. Onu bizim kalbimiz ve ihlasımız celbedecek. Gayret bizden, rahmet rabbimizden...
Siz bu satırları okurken biz Uganda yolunda olacağız. Sizler adına kayıp bir bölgedeki kardeşlerimizle kucaklaşacağız… Dua bekler, dua ederiz.
Allah daha güzel amel ve ibadetlerle nice ramazanlarda buluştursun…