Hüseyin Altunbaş
Reklam ajanssız marka olamazsınız
İlla bir reklamcıya ihtiyacınız var yani. Öyle ben okur öğrenirim diyeceğiniz bir iş değil reklamcılık. Tamam bilgi kimsenin tekelinde değil. Bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Öğrenebilirsiniz. Bilgiyi arar oturur çalışır kafa patlatır ve öğrenmeyi becerebilirsiniz. Ancak bilginin maliyeti çok yükseldi. Bu öğrenme sürecini kısa sürede yapamazsınız. Her seçiş bir vazgeçiştir. Sıfırdan öğrenmeyi seçerseniz önünüzden geçen rakiplerin kaptığı fırsatları kaçırmış olursunuz. Haliyle gerilerde çok gerilerde kalırsınız.
Sadece reklamcılık için değil bütün konular için bu böyledir.
Avukat tutmaktansa ben öğreniyim, muhasebeciye para vermektense ben öğreniyim demek ne kadar mantık dışıysa reklamcılıkta aynı konumdadır.
Ancak henüz onlar kadar reşit olmadığı için ve önem kazanmadığı için nasılsa öğrenilebilecek bir iş olacak görülüyor herhalde.
Herhalde diyorum çünkü hala reklam ajansınız yoksa veya reklam ajansınızla sıkı bir işbirliği içinde değilseniz yani teslimiyetiniz yoksa sizden marka falan olmaz. Hatta bir arpa boyu yol da gidemezsiniz.
Gittiğinizi zannedersiniz ama bir yere ulaşamazsınız.
Ajansınıza güvenin ajansınıza iş yükleyin ajansınız size daha iyi reklam işleri üretsin. Yapamıyor mu? Daha iyi bilgi verin ajansınıza, ajansınız gitsin sizin için daha iyi ders çalışsın ve göreceksiniz daha iyi işler çıkartacaktır. Yeter ki ajansınıza güvenin ve ajansınıza reklam öğretmeye kalkmayın. Çünkü siz reklamdan anlayamazsınız. Hadsizlik yapmayın. Bu ağır oldu diyeceksiniz belki ama sizin ürettiğiniz ürünün nasıl üretileceğine reklamcınız karışıyorsa siz de onun reklamcılığına karışın ama o size öyle bir hadsizlik yapmıyorsa aynısını siz de ona yapmayın. Bu font olmamış, bir iki tane daha farklı değişik işler göreyim gibi yorumlarla kendinizi de rezil etmeyin reklam ajansınızın yaratıcılığını da öldürmeyin. Reklam ajansları duygusal yerlerdir. Hassas adamlardır. Kırılgan kişilerdir. Bir o kadar da güvenin karşılığını misliyle ve başarılı işlerle üreten yerlerdir. Siz kendi sektörünüzle ilgili doğru ve taze bilgileri aktarın ve reklamla yoğurmasını onlara bırakın.
Böyle yapınca göreceksiniz ki siz de gelişecek, büyüyecek ve işleriniz açılacak. Reklamcınızda kendine daha güvenli çalışacak ve size daha yaratıcı ve etkili reklam çözümleri sunacak.
Dünyada ve Türkiye’de geçmiş yıllardan hikayelere bakıldığında marka olmuş tüm firmaların tümünde reklamcı dokunuşu vardır. Reklamcıyla çalışmayan, reklamcıya teslim olmayan herhangi bir marka yoktur. Şu an marka değeri yüksek olan tüm markalar kesinlikle ve kesinlikle reklamcılarla oralara gelmiştir. İyi ürün üretme işine odaklanmışlar reklam işini reklamcılarına bırakmışlar. Herkes kendi işini iyi yapmış yani.
Reklamcının işi sizi rakiplerinizden ayırt ederek hedef müşterinizin satın almasını sağlayacak en kestirme yolu bulmaktır. Bunu siz asla ve asla yapamazsınız. O yolu siz bulamazsınız. Siz sadece kendi ürününüzü, rakiplerinizi ve müşterilerinizi dıştan görünüşle bilgi verirsiniz.
Yani bakarsınız göremezsiniz.
Görme eylemini reklam ajansı yapabilir. Reklamcılar bunun için eğitilmişlerdir. Bunun için okulları vardır. Bunun için sektör dergileri vardır. Bunun için konferansları vardır. Bunun için yarışmaları vardır. Reklamveren olarak bunları anlayamazsınız. Fikriniz vardır ancak bilginiz yoktur bu konularda.
Özellikle şu duraklama veya gerileme dönemlerinden çıkış için reklamcı doktorlarına gitmeniz ve teslim olmanız şarttır. İşlerinizdeki sıkışıklığı ancak reklam ajanslarından iş üretmesini bekleyerek giderebilirsiniz.
Reklam ajanslarına da tavsiyem müşterilerine daha yenilikçi reklam çözümlerini sunmalarıdır. Reklamcılığı mecra odaklı ve fiyat odaklı gören reklam ajansları kendilerini mesaj odaklı olarak yenilemelidirler. Yani açıkhavaya reklam vermenin yeterli olduğunu düşünen ve reklamda düşük fiyatı yazarak reklam yapılacağını düşünen reklamcıysanız hemen orayı terk edin. Orası doğru reklam fikri yeri değildir artık.
Reklam fikirleriyle reklam verenlerinizin işlerini daha etkili hale getirebilirsiniz. Tasarımlarınızı fikirle örtüştürerek reklamverenleri krizden çıkartabilirsiniz. Fikir olmayan işler her mecrada daha dikkat çekiyor artık özellikle sosyal medyada fikirsiz işler reklamvereni yerin dibine sokuyor. Krizler ancak bu şekilde fırsat olabilir hem firmalar hem de reklam ajansları için.
SunExpres SonExpress Olmuş!
Yavaş yavaş reklam işlerini mercek altına almaya da başlayalım. Reklam öğrencilerimden gelen bir iş ilk analizi hak ediyor. Bu meymenetsiz işi marka ismini görmeseniz kesin elektrik direği mecrası için yapılmış olarak nitelersiniz ve ciddiye bile almazsınız. Her tarafı dökülüyor, acemilik, fikirsizlik, tasarımsızlık vıcık vıcık…
Havayolu şirketi misin izci kulübü müsün? Havayolu şirketinin önermesi değil ki bu? İzcilik kulübü önerisi olabilir. Evde tek başına oturma gel deniz kenarında ateş yakalım diyen bir görselin neresine SunExpress’i koyabilirsiniz ki? Strateji yanlış tasarım facia. SunExpress bu kadar mı reklam aczi içerisinde acaba. Grafik eğitimine başlayan grafik öğrencisinin ilk ödevi gibi. Bu iş SONEXPRESS yapmış şirketin ismini. Hadi güle güle!
TEMAŞEHİR KARA ŞEHİR Mİ?
Temaşehir Projesi reklam kampanyasına çok mecralı olarak maruz kalıyoruz. Televizyonda, internette ve şehrimizin açık hava mecralarında bombardıman altındayız. TV reklamlarındaki ton ve vurgu güzel. İyi hissettiriyor ve büyük bir proje algısını veriyor. Ancak diğer basılı mecralardaki reklamlarla şehrin her yeri karanlık kapkaranlık. Temaşehir yaratıcılığına niye siyah hakim olmuş acaba. Bu reklama maruz kalma sıklaştıkça iç karartıcı oluyor. Tekrardaki algı hiç düşünülmemiş. Daha albenili ve tekrar algısı pozitif olacak renk seçilmeliydi. Ya da tasarım yaratıcılığına dikkat edilmeliydi. Konya en iyiye layık cümlesiyle karanlık şehir hiç örtüşmüş mü! Karanlıkta mı layığız iyiye şimdi? Temaşehir olmuş Karanlık şehir. Projeyi uçaktan gece karanlığında çekerek göstermek yerine Temaşehir ismi ve imajına uygun bir görselle sunmak gerekirdi. Yaratıcılık kapkara bir sıfır olmuş yani.