Salih Sedat Ersöz
Rektör’ün yaptığına bak!
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü’nün, sosyal medya hesabından yabancı bir kadınla tokalaşmanın haram olduğunu söylemesi ile fincancı katırlar ürktü ve İslâm düşmanlığı bir kere daha gün yüzüne çıktı.
Sosyal medya hesabından, “nikâhsız kadınla erkeğin el ele tutuşması caiz mi?” diye soran Prof. Dr. M. Talha Gönüllü, sorusunu yine kendisi cevaplandırdı ve “bir erkek ile kadının, nikâhsız olarak ellerinin birbirine değmesi ve yalnız kalmaları caiz değildir” dedi.
Rektör Gönüllü, gerekçesini Halil Gönenç hoca efendinin yayınladığı şu fetvalara dayandırdı: “İslâm dini, kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını tezyif etmiyor; bilakis şerefini kurtarıyor. Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor. (Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 170)
Bir kadının eli, yabancı bir erkeğin eline değmesi zaruret yokken haramdır. Bu itibarla, hiçbir ihtiyaca dayanmayan tokalaşmada bu haramlık bahis mevzu olur. Yabancı bir erkek yabancı kadınla tokalaşamaz, elini namahremin eline süremez. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (sav), yabancı bir kadının elini tokalaşmak için tutmanın, ateş tutmaktan daha korkunç olduğunu haber vermiş, namahremin elini tutanın cehennem ateşi avuçlayacağına işarette bulunmuştur.
Bu mahzur, bilhassa genç kadın ve erkekler için daha büyük çapta variddir. Hissî tarafları yok olmuş yaşlılar hakkında ise mahzur daha az nisbette variddir. Hatta iki yaşlı kadın ve erkeğin (hislerinin yokluğu halinde) tokalaşmalarında beis olmayacağı ifade edilmiştir. Bu sebeple, yaşlı kadınların elleri öpülebilir. Yaşlılıkları, yani hissi bakımdan ölmüş oluşları, böyle bir ruhsata sebep olur.
Bir erkeğin yabancı bir kadınla tokalaşması anında cinsî hislerin ayaklanması halinde, aralarında haramlık bahis mevzu olur, sıhriyet akrabalığı meydana gelebilir. Bu bakımdan kadın-erkek münasebetlerinde çok titiz olmak gerekir. Zira böyle lüzumsuz bir tokalaşma yahut el öpme anlarında doğabilecek hissî heyecan, karşı cinse duyulabilecek süflî duygu, haramlığa sebep olabilir. Böyle şüpheli halden uzak kalmak ise en sıhhatli bir tedbirdir. Mümkün olduğu kadarıyla uzak kalmaya gayret edilmeli, süflî bir his doğduydu, doğmadıydı gibi vesveseye mahal vermemelidir.
Hepimizin bildiği gibi bir kızla evlenmeyi düşünmek ve nişanlanmak, evlenmek mânâsında değildir. Bunun için kişinin nişanlısıyla gezip dolaşması ve onunla yalnız kalması kesinlikle haram ve büyük bir vebaldir. Peygamber (asm): 'Herhangi bir kimse, bir kadınla yalnız kaldığı takdirde mutlaka onların üçüncüsü şeytandır.' buyurmuşlardır.
Birçok nişanlılar, tenha yerde yalnız kaldıklarında istenmeyen ve meşru olmayan bir takım menfi neticeler meydana gelmekte ve sonunda herhangi bir nedenle nişan da bozulmaktadır. Geride kalan şey vebal ve iffetsizliktir. Bunun için dinini, dünyasını ve şerefini düşünen kimseler, meşru olmayan bu gibi şeylere dikkat etmeleri gerekir. (el-Fıkh'ul-İslâmî ve Edilletuha c. 7, s. 25; Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 112)
Bu paylaşımdan sonra yer yerinden oynadı ve Rektöre adeta linç kampanyası başlatıldı.
Sen müftü müsün dendi, kendi işine bak dendi, fetva vermek senin neyine dendi. Bununla da kalınmadı bakın arkasından neler geldi?
Avukat Zeynep Kaya adında bir kadın, Prof. Dr. M. Talha Gönüllü’ye yazdığı tepki yazısında şunları söylüyor:
“Artık yeter susun! Adıyaman Üniversitesi Rektörünün kadınlara ilişkin yaptığı açıklamalar akademisyen etik ve ahlakına ihanettir! Rektörün zihniyeti, elimizden ve bedenimizden elini artık çeksin! Biz barışa uzanan elimizi bu zihniyete zaten uzatmayız. Çünkü bu kötü ve çirkin zihniyet biz kadınların asırlardır sadece elimizi yakmakla kalmadı, yüreğimizi yaktı ve katilimiz oldu. Biz kadınlar eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam istiyoruz. Ülkemizde itaat ve biat etmeyen, haksızlığa direnen, hesap soran, sadece seçen değil seçilen kadınlara ihtiyacı var! Rektörün bu açıklaması yozlaşmanın dibe vurmuş halidir. Her insan kendine yakışanı yapar, rektör kendi kumaşının niteliğini ortaya koymuştur. Rektörün bu talihsiz açıklaması eğitim sistemimizde geldiğimiz noktayı gözler önüne sermektedir. Artık biz kadınların emeğimiz, kimliğimiz ve bedenimiz üzerindeki kirli ellerinizi çekiniz!”
Rektör bey ne yapmış? Halil Gönenç hocanın fetvasını sosyal medya hesabından paylaşmış. Bu suç mu? Elbette değil. Rektörlüğü bu paylaşımı yapmasına engel mi? O da değil… Peki, Böyle bir paylaşım yapmak için illa müftü olmak mı gerekir? Tabii ki değil…
Her Müslüman, İslâm dininin bir hükmünü, bir kaynağa dayandırarak paylaşıp bunu diğer Müslümanların duymasını sağlayabilir. Bunun için müftü veya hoca olmaya gerek yoktur.
Hatta bu, Müslümanın görevidir. Her Müslüman emr-i bil maruf, nehy-i anil münker yapmakla yükümlüdür. Yani iyiliği yayma, kötülüğü engelleme vazifesi her Müslüman üzerinde bir sorumluluktur. Rektör de bunu yapmıştır. Bu görevin yerine getirilmesini sadece müftülerle sınırlamaya çalışmak ya cahillik ya da İslâm karşıtlığından başka bir şey değildir.
Şu kadının yazdıkları İslâm karşıtlığı değil de nedir?
“Çünkü bu kötü ve çirkin zihniyet biz kadınların asırlardır sadece elimizi yakmakla kalmadı, yüreğimizi yaktı ve katilimiz oldu.” Cümlesinden başka bir anlam çıkar mı?
“Her insan kendine yakışanı yapar, rektör kendi kumaşının niteliğini ortaya koymuştur.” Sözleri ile ifade etmek istediği kumaş hangi kumaştır acaba?
Rektörün paylaşımını bahane ederek inancımıza saldıran bu kadına; bizim kumaşımız İslâm ile dokunmuştur. Ya senin kumaşın nedir? Diye sorma hakkımız doğmuştur.
“Kötü ve çirkin zihniyet” diyerek İslâm’a hakaret eden bu kadına; bizin inancımız fertleri ve toplumları, huzur ve mutluluğa götüren en iyi, en güzel, en şerefli bir sistemdir. Senin zihniyetin nedir? Diye cevap hakkımız doğmuştur.
“Bu zihniyet, biz kadınların asırlardır sadece elimizi yakmakla kalmadı, yüreğimizi yaktı ve katilimiz oldu.” Diyen bu kadına, cahiliye döneminde mal gibi alınıp satılan ve canlı canlı gömülen kadını, şeref, haysiyet ve onur da zirveye çıkaran ve cenneti ayaklarının altına seren İslâm olmuştur. Sen; elini, yüreğini yakan ve asıl katiliniz olan cahiliye zihniyetinin bir kalıntısısın deme hakkımız doğmuştur. Kirli olan eller kimin eli acaba? Kendi ellerine iyi bak be kadın…
Daha sonra yaptığı açıklama ile “lüzumsuz bir meşguliyete sebep oldum” diyerek çark eden Rektör beye de bir sözümüz var: Hocam, ne olursa olsun ya paylaşımının arkasında dur, haklı olduğuna ve doğru yaptığına inandığın konuda sonuna kadar diren, ya da iyi düşün ve arkasında duramayacağın bir paylaşım yapma! Sağlıklı ve mutlu günler efendim.